Geçtiğimiz günlerde Türkiye Bodrum’da bir trajedi yaşandı. Ve bu trajedinin uzantısı KKTC’ye yansıtılmak istendi.

Rusya’dan turist getirebilmek amacıyla tur operatörleri Bodrum’a getirtildi. 70 kişiye bir yat gezisi düzenlendi. İşte ne olduysa bu geziden sonra oldu.

Operatörleri memnun edebilmek adına yedirdiler, içirdiler. Operatörler aldıkları metil alkol yüzünden rahatsızlık geçirdiler. Alkolü fazla alanlardan üç Rus hayatını kaybetti.

Tabii bu olay tüm ülkede infial yarattı. Rusya ayağa kalktı. KKTC ayağa kalktı. Soruşturmalar devam ediyor.

Olayın KKTC ile ilgisi nedir diyeceksiniz? İlgisi çok büyük. Ruslara verilen içklerden bazıları sahte çıktı. Sonra yapılan araştırmalara göre Mister Burdon marka içkide yüksek oranda metil alkol tespit edilmiş. Tabii bulunan içkilerin yanında KKTC’de üretilen Eagle Blow marka içki de var.

Peki böyle önemli bir durumda bu sahte içkiler nereden çıktı? Bodrum gibi turistik bir beldede kaçak içkiler nasıl kol geziyor? Denetim önceden yapılmıyor mu? İçkiler nereden alınıyor? Güvenli olmayan içkiler gelenlere nasıl veriliyor? Hiç mi araştırma, inceleme yapılmıyor?...

Türkiye basını ne üzücüdür ki daha neyin ne olduğu anlaşılmadan, doğruların, yanlışların ayrımı yapılmadan, herhangi bir araştırmaya gitmeden bu içkilerin KKTC’den geldiğini ve burada imal edildiğini yazmıştır.

Tabii bunun sonucunda KKTC’ye dünya basınında oldukça geniş yer verildi. Rusya basını günlerce sayfalarına taşıdı. Rumların arayıp da bulamadıkları fırsat ellerine geçti. Hemen manşeti dayadılar: “Sahte devletin sahte içkileri öldürüyor.”

Rumlar, günlerce gazetelerde, televizyonlarda bunu kullandılar. KKTC’ye olmadık lekeler sürdüler, çamurlar attılar.

Tabii bunları okuyan insanlar KKTC’ye gelmeye cesaret edemiyorlar. Bir korkuya kapılıyorlar. Bırakın dünyayı, Türkiye’den dahi bu olumsuz haber üzerine kim bilir kaç kişi tatilini iptal etti. Günler öncesinden, haftalar öncesinden yerlerini KKTC’nin en güzide otellerinde ayırtmışlardı bile. Ama bu olumsuz haber tuzu biberi oldu. Üstelik Türkiye’de bu sene “2011 KKTC Yılı” ilan edilmişti. Ve tüm Kıbrıs Türkü turizmde bu sene patlama bekliyordu.

KKTC insanı şok yaşadı. Çünkü KKTC’de böyle durumlar olmazdı, yaşanmazdı. KKTC’de insanın sağlığı ile oyanmazdı. İnsanın yaşamı değerliydi. Üç beş kuruş uğruna insanın canına kast edilmezdi.

KKTC’de insana ve insan hayatına saygı vardır. Yaşam bir daha ele geçmez. Kıbrıs Türkü bunun bilincindedir. Hiç bir işinde sahteciliğe kaçmaz Kıbrıs Türkü. Özü gibi sözü de doğrudur. Kendisi gibi işi de doğrudur.

Yapılan araştırma sonucunda içkilerin Bulgaristan’da yapıldığı anlaşıldı. Ama bir sefer ok yaydan çıktı. Şimdi siz istediğiniz kadar KKTC temiz deyin. KKTC’de böyle şeyler yapılmaz deyin. Silahı ellerine alanlar onu çoktan kullandılar bile.

Yazıktır. Günahtır. Bir halkın geleceği ile böyle oynanmaz. Bir toplumun ekmeği ile nasıl oynarsınız? Amaç ne? Kime hizmet ediliyor?

Türkiye Basınının KKTC halkından özür dilemesi gerekiyor. Gerçi bu özür de bu saatten sonra neyi değiştirecek? Rumlar karşıdan kıs kıs gülüyor. Onların yapamadıklarını maalesef biz kendi kendimize yapıyoruz.

Olmuyor. Böyle olmuyor. Artık Türkiye basınının da titreyip kendine gelmesi gerekiyor. KKTC’nin üzerine bu kadar gelmemesi gerekiyor.

Araştırmadan, soruşturmadan, belgelere dayandırılmadan yapılan habercilik, habercilik değildir. Bunun farkında ve bilincinde olmaları gerekiyor.