Değişim dışında hiçbir şey sürekli değildir. -Heraklitos |
|
||||||||||
|
- Zihnim pek suskun bu aralar… - Huzurlusun demek ki, kafanı kurcalayan problemin yok. Şanslısın. - Pek sayılmaz, öykülerim de kayboldu zihnimden, içimdeki ses silindi sanki. - Ne sesi? Ne öyküsü, insanın aklında çözemediği dertlerinin dışında ne olabilir ki? - Olmaz mı? Sustum başım önümde. Niyeyse kendimi normal biriyle kıyaslıyorum, haddime mi? Bak, hiç ses duymuyormuş. Ben de öykülerim kayboldu diye dert yanıyorum. Adamın hiç hikayesi olmamış bile, içi hep boş. Deliyim ben ve başka bir deliye sormalıyım bu durumu. Çeviriyorum numarasını, kesin bana yardım edecek, bu işleri bilecek kadar delidir o çünkü. Yanıt veriyor çağrıma, konuya doğrudan giriyorum, dolanmak yok etrafında. - Hımm, boş sayfa sendromu olmasın, hani korkarsın beyaz sayfadan? Bir de şöyle düşün, sonsuzluktur aslında karşındaki, binlerce yazılası şey arasında ne zamanki seçersin birisini, o zaman sınırlanır kağıdın. Ve artık o sınırlar içinde sonsuzsundur. Ve onlar seni özgür kılar, o zaman sesin sana anlatmaya başlar. - Ne kağıdı ya, yazı yazmam ki ben. Hem, hiç ses yok diyorum, kağıttaki o boşluk değil sorun. Çünkü ortada boş sayfa falan yok, sadece içim sustu. - Yazmıyor musun? Küstürmüş olmayasın sakın Gevezeni? - Küser mi? - Küser tabi, dinlemeyi bırakırsan anlatmaz olur doğal olarak. Sen hiç seni takmayan bir arkadaşınla dertleşir misin? - Yok, yapmam. Demek o yüzden, demek yeterince dinlemediğim için. Ah, keşke … - Keşkeleme, yolunu bulursun sen onu geri kazanmanın, düşün bir… - Sağol arkadaşım, tanıdığım en deli adamsın. - Rica ederim ne demek, gurur duydum. Belki de sorun budur, zavallı Gevezem anlattı, anlattı, baktı ki, bende tık yok, dinleyip geçiyorum, hatta bazen oralı bile olmuyorum, pes edip sustu. Madem dedi, öykülerimi dinlemeye, saklayıp başkalarına anlatmaya değer bulmuyorsun, o zaman susarım, daha da kötüsü çeker giderim. Eyvah, başka birinin başına musallat olmasın şimdi bu? Halbuki her lafı aklımda, her sözcük, noktası virgülüne. Gevezem hatırlar mısın şu kaçak kadını? Hani kızını arıyordu, sonra peşinde adamlar vardı. En son yerin altında bir laboratuardan kaçıyordu, hamileydi daha , orada kısıldı kaldı şimdi. Daha bir ad bile koyamamıştık. Sen gidince yarım kaldı. Tıpkı Hayrettin Bey ile kedisi Sürmegöz İhsan gibi. Sürmegöz’ün katli ve Hayrettin Bey’in intikamı bence bitirilmeyi hak ediyorlar. Ayrıca her gece başımın etini yiyor adam, ne halta onu yaratıp bu musubet kadını da komşu diye koymuşuz yanına. Ya beni silin ya da bu kadını ortadan kaldırın diyor, artık dayanamıyormuş. Şimdilik gönlünü alıp her şeyin düzeleceğini söylüyorum ona, ama senden halen bir ses yok. Geri dön de kurtaralım Hayrettin Bey’i komşusu Beyhude Hanımdan. Hem sadece o mu? Ölü eski sevgilisiyle her gece sohbet edip hayatı sorgulayan zavallı kadıncağız da çalışma odasında kalakaldı. Öğrencileri derse bekler, kocası salona. Bir de ona aşık öğrencisi vardı hani, işte o gelip soruyor öğretmenini. Çok merak ediyormuş, beni kandıracak aklınca, bilmiyor muyum neden sorduğunu hocasını. Ama çaktırmadım, gelecek yavrum bekleyin dedim. Geleceksin değil mi, dönüp tüm bu yarımları bütünleyeceksin. Hadi ama naz yapma, söz veriyorum yazacağım artık. Boşuna çene yormamış olacaksın. İtiraf et iyi bir ikiliydik. Sadece tembeldim, kabul. Ama düzeleceğim söz, ne olur?.... Bir şey mi dedin? Efendim? Zeytinağacıaltı Cumhuriyeti mi olsun öykünün adı? Tamam tabiî ki olsun, yakışır. O zaman sahile dikelim bir zeytin ağacı. Artık Hayrettin Bey’in dikili bir ağacı var. Altında güneşlensinler sonra, peki Beyhude Hanım? Dur bir dakika hemen kağıt alıp geleyim, dönüşünü kutlayalım beraber, hoş geldin Gevezem yuvana, hayat getrdin… Zeytin Ağacı Altı Cumhuriyeti Hayrettin Bey, güneşli ve berrak bir öğle vakti, deniz manzaralı terasında, ayaklarını uzatmış, az bir peyniri meze yaptığı rakısını yudumluyordu. Görünüşte her ne kadar……………………………………………
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © zumrut sarikartal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |