"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
bu gün seninle konuştuk uzun zamandan sonra sesinden anlamıştım bir şeyler... güzel bir şeyler olduğunu ama bir kırıklık vardı hasan abi sesin cam gibiydi ve bir çocuk taş atmıştı sanki sanki o çocuk bendim hasan abi, inkar etme, belliydi... unuttum sanma hasan abi seni asla unutmam sen benim kardeşim, çocuğum, anam, babam... unutmam hasan abi unutmam... bilirsin hasan abi ben biraz uçarı biraz akılsız, hercai... kaç pusuya düşmek üzreyken sen elimden tutup beni..... sana hep inandım hasan abi... ben halen senin çocuğunum, değişmedim yandım hasan abi yandım, piştim, çiğ kalmadım ama değişmedim... sesim halen yankılanır dağlarda halen bir şahan kanadıdır gölgem sarp kayalıklarda , uçurum boylarında seyiren bir küheylanım halen, halen kıyısında beklediğin sularda balıklarla yarış ederim, ıslığım martı sesidir... yağmurum ben, şimşek, yıldırım ve bir gök kuşağı ve en çokta yarınıyım karanlık gecelerin aydınlık ve sıcak... uzun zaman geçti değil mi? sen ne sandın? bana sen öğrettin dik durmayı, eğilmemeyi, bükülmemeyi ve dahi vurulup ama ölmemeyi sen öğrettin hasan abi ki öğrencinsem ben senin inanıyorsan adıma, andıma, ahdıma inanıyorsan hasan abi hiç bir gölge düşürmeyeceğim o ak alnına inanki... ama ben yalnız kaldığımda savunmasız, ap açıkta bir av gibi tüm gezlerin, gözlerin, arpacıkların hedefiyken hayatı seke seke yürüyen bu aptal kalbim nişangahken hasan abi, yani vurulduğumda yaralandığımda, topal kaldığımda, kaçamayıp yakalandığımda sen yoktun hasan abi gitmiştin akıp giden kanım gibi, kan kaybımdın hasan abi... haşa! ihanet değildi bu terkediş yanlış anlama ama bana kavgayı öğreten sen, birden kaybolman bilemiyorum ama sana küsmediğimi bil hasan abi, kırılmak dersen, kırılan bir dal sesi duydum hafiften ama tuttum hayatı, kavgayı, sevdayı tuttum abi kırılmaları unuttum... ... bu gün bir mum alevi gibiydi sesin ve üşümüştü benim militan yüreğim ısından değil hasan abi ışığından, o ışıklı yolundan hasan abi ısındım... bir çocuk, daha dünki o küçük kız kavgayı kazanmıştı benim bebek sevgilim... ... sesinden anlamıştım bir şeyler... güzel bir şeyler olduğunu... ... ey benim koca çınarım kovuğunu boş tut hep ne zaman siyah yağsa yağmur, ne zaman ıslanacak olsam kaçıp kovuğuna sığınacağım... ... ben değişmedim hasan abi, halen bir şahan kanadıdır gölgem sarp kayalıklarda, halen sesim yankılanır dağlarda, uçurum boylarında seyiren küheylanım halen... değişmedim, değişmeyeceğim... ... sen davamsın, inancım, kavgam ve en onulmaz sevdamsın, yoksul çocukların üşüyen parmaklarındaki kaarıncalanma ve aç karınlarındaki sancısın düşlerim yarına dair sen devrim umudumsun... ... bu gün kavgamla konuştum, yüzleştim kendimle uzun uzun...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © asivemavi36, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |