..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Özyaşamöyküsü başka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eşsiz bir araç. -Philip Guedella
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > asivemavi36




27 Aralık 2007
İbriğim Olmadan Asla!  
Medeniyet dediğin....

asivemavi36


Evimizden bir misafir daha eksildi. İbrik eksildi evlerden İbrikçiler eksildi zanaatkarların içinden.... Sonra tenekeciler çarşısında birkaç dükkan daha kapandı açılmamak üzere.


:BHIA:
Kalınca kaşları vardı, altında çipil iki göz. Elmacık kemikleri et toplamış, kızarmıştı, arada bir kümeler halinde kıllar bile örtemiyordu kızartısını. Burnunu hep patatese benzetirdim,sanki iki kocaman delikli bir patates yapıştırmışlardı yüzünün orta yerine. Burnuyla üst dudağının arasında iki badana fırçası taşıyor gibiydi. Sakalları ne renkti asla çıkartamadım. Kahverengi, siyah,kızıl ve çokça kırlaşmış, pis bir sakaldı. Ne zaman sakal bırakmaya heves salsam onun sakalları aklıma gelmiş ve vazgeçmişim.
Abim, onun boynunu hep kilise direğine benzetirdi /Ben, kilise direği nasıl olur bilmediğim için nötrdüm her zaman/
Kocaman başının üzerinde yeşil bir takke taşırdı, şapkasının altından bile görülürdü bu takke. Sevapmış diye yeşilmiş.
Tombul, etli ellerini göbeğinin üzerinde gezindirip çok şükür çekerdi, aklım almazdı neye şükür ederdi, kilosuna olmalıydı. Bir dirhem etin bin ayıp örttüğü sanırım onun için söylenmiş. Kilosuna bakmaktan ne kadar çirkin bir adam olduğunun farkına varılmazdı.
Şişko, çirkin bir adamdı vesselam!
Babamın amcası, veya amcasının oğluydu, net hatırlamıyorum. Yemek yerken fosurdardı. Yazları biz köye giderken onun evinde kalırdık bazen. Kışları yollar kapalı olurdu ve bizim daimi, zorunlu misafirimizdiler cümbür cemaat. Oğulları onun pintiliğinden çok çektiler, o kadar varlığın içinden kaçıp İstanbul’da inşaatlarda çalıştılar ve bir çoğu halen orada ve hatırı sayılır birer müteahhit oldular onun sayesinde.
***
O yaz dışarıda olan tuvaleti içeri alıp, alaturkadan alafrangaya geçmiştik, çok rahattı. Bir lüksten daha çok babaanne ve anneanne için düşünülmüştü, bir zaruretti de denilebilirdi. Hem kışları dışarıdaki tuvaletler pekte rahat olmuyordu.
Derken o geldi. Babamlar için hoş gelendi ama bizim için pekte öyle değildi doğrusu. Oğulları baş göz üsteydi gerçi, kardeşlerimizdiler. Ama o değişikti, babamların karşı çıkmalarına rağmen bizi namaza götürmeye zorlardı. Kalabalık gezmeliydik, düşman bizden korkmalıydı, dostlar maşallah çekmeliydi. Feodal, gerici ufacık bir beyin vardı o kocaman kafanın içinde.
Abdest almak için kalkıp tuvaleti dışarıda görmeyince şaşırmış. Babamlar anlattılar tuvaleti banyoya ek yaptığımız bölüme aldığımızı. İçeri girmesiyle çıkması bir oldu. Çipil gözleri yuvasından çıkacakmış gibiydi. Beyaz iki topun içinde iki mavi bilye dolanıp duruyordu. Antrede köpek vardı sanki, korkmuş gibiydi....
“Bu ne?” Diye sordu babama. Alafranga tuvalet olduğunu anlattı babam, tarif etti. İkna olmamıştı, başını sallayarak girdi içeri. Tekrar dışarı çıktı “eeee” dedi, gerisini getirmedi. Bir şey soracaktı soramadı. Geldi oturdu yerine. Şaşırmış, bir garip olmuştu.
Babamın sigarasına uzandı, yakarken sordu “Tahareti nasıl alıyorsunuz bunda?” “Taharet musluğu var emmi” Dedi babam. Kalkıp bir daha içeri girdi, dışarı çıkıp babama seslendi, babamda girdi, az sonra babam çıktı, o kaldı. Dışarı çıktığında bayağı bir rahatlamıştı ama ruhen hiçte rahat değildi, tedirgindi... Sanki altı tam temizlenmemişti. Arada bir durup birkaç kez burnunu çekiyor, havayı kokluyordu. Sırayla yüzümüze bakıp biraz daha kızarıyordu. Bizde çok haindik, babamızın kaş, göz işaretlerine rağmen yine gülüşüyorduk.,
“Sizin abdestiniz de, namazınız da kabul değil” dedi. Başını öne eğmiş tespihini çekiyordu. Emmi vesveseye kapılıp namazdan olmuştu. Başladı tuvaletten söz açıp konuşmaya.... Pis bir muhabbet. Yine arada burnuyla seri halde nefesler alıp, yoklama çekiyordu. Başını kaldırdığında ağlamaklı bakıyordu bi çare....
Sonra babama kızdı “Nerden icap etti bu ayaklı tuvalet?” gerekçe açıklanınca hak verdi, ama dışarıdaki tuvaleti yıkmakla da haksızlık etmişiz. Müslüman işi değilmiş. Gavur icadıymış. Ama iş işten geçmişti, hem kışın inşaatta yapılmazdı.... Oh olmuştu emmiye.
İbriği ne yaptığımızı sordu. Ağaçların altını göz altı etmişti galiba. Atılmıştı ibrik....
***
Emmi gelmedi daha sonra. Gerekçesi ; “İBRİĞİM OLMADAN ASLA” idi... İbriksiz taharet alınmazmış. Gavur gelenekleri iyice girmişmiş içimize. Allah iflah etsinmiş....
***
Evimizden bir misafir daha eksildi.
İbrik eksildi evlerden
İbrikçiler eksildi zanaatkarların içinden....
Sonra tenekeciler çarşısında birkaç dükkan daha kapandı açılmamak üzere.
Örsler, çekiçler küs oldu bir birlerine....
Çaycı çocuk, alışkanlıktan olsa gerek her gelişte yine çentik attı tebeşirle dükkanın duvarına....
Sonra oda gitti, kayboldu arastaların tenhalığında.
Gittiler tutup emmilerin elinden, atılan bir ibriğin peşi sıra.....
                                        
asi ve mavi 36

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Orjinal Bir Dil ve Güzel Bir Mesaj
Gönderen: özgür yenigün / Kırıkkale/Türkiye
25 Ocak 2008
Merhaba, Öykünüzü okudum. Eskiyi hatırlatan, güzel bir öyküydü. Öykünün başında o akrabanın tasvirinde kullandığınız tasvirler çok hoştu. Patatese benzetilen bir burun orjinal bir dilin göstergesi. Fırçaya benzetilen bıyıksa zaten kullanılan bir benzetmenin biraz süslenip değiştirilmesiyle yeni bir hal almış. Öykünün mesajı da şu galiba: İnançları körükörüne bağlanarak yaşamak yerine çağımıza göre aklımızla yorumlayarak yaşamak gerekir. Belki eskiye duyulan özlemi de katabiliriz tai bu mesajın içine. Ne de olsa herşeyin plastikleştiği bir dünyada yaşıyoruz ve ibriğin yerini plastik taslar aldı. Kaleminize sağlık.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Deli Kızın Dönüşü
Kırlangıç Hatıraları - III

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Şahmaran Hikayesi (Kırlangıç Hatıraları - V - )
Berfino
Eski Zaman Aşıkları (Kırlangıç Hatıraları - IV)
Sevginin Adı Sevgi - II -
Anne Taş Getir Gelirken Bana, Çizgilere Düşmesin.
Bir Keriman Ağıdı / 12 Eylül'ün Götürdüğü /
Kürdoğlu Kayada Kaldı
Kırlangıç Hatıraları - VIII
Sevginin Adı Sevgi - I -
Baba - Oğul ve Kirli Savaş

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Susuyorum [Şiir]
Devrim Yürekli Çocuk [Şiir]
Zap Suyu - I [Şiir]
yada Dön Gel [Şiir]
Caw Bella [Şiir]
Dar Ağacında Üç Fidan [Şiir]
Sen Sustuğunda [Şiir]
Yusuf ile Züleyha [Şiir]
Kavgam Sürüyor [Şiir]
Kavgaya ve Aşka Dair [Şiir]


asivemavi36 kimdir?

paylaşmak. . . hayat adına ne varsa. . . ama demiş ya nazım. . . "yar dudağından gayrı". . .

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşar Kemal


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © asivemavi36, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.