..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şahin bakışlı, ahu gözlü, şirin davranışlı ve tatlı sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Sinan Yıldırım




22 Aralık 2010
Rüzgarın Estiği Yönde Yağmur Yağar  
Sinan Yıldırım
Bulut yağmur yağdırmak istesede rüzgarın götürdüğü yere yağabilirdi ancak. Bir martı ancak denizde karnını doyurabilir, bir şair şiirlerinde yaşayabilirdi ancak. Güneş dünya var olunca hayat verebilirdi ancak. Fakat Elif güneş olmak istemekteydi ve dünyanın varlığından haberdar değildi sanki.


:ADAA:
En büyük silahımıydı korkuları, yoksa korkular yaşayacak vaktimi yoktu bilinmez ama o her zaman güvenli limanlarda konaklardı. Sessizdi ve sessizliğini ancak kardeşi bozabilirdi. Nedense kardeşi ile bir türlü anlaşamazdı. Çünkü o kardeşine hiç benzemezdi, yapmadığı veya yapmaktan çekindiği her şeyi birer birer yapardı ve korkmazdı yaptıklarından, çünkü korkmak için yapmazdı bir şeyleri, sadece yaşamak için ve hayattan tat almak için yapardı kardeşi. Elif kardeşini her ne kadar sevsede bir abla olarak kardeşinin ona benzemesini istiyor ve bunun için çaba harcıyordu fakat kardeşi Elif’in bir kopyası değildi, o farklıydı. Nasıl gök yüzünde görünen yıldızların hepsi aynı gözüksede her birinin diğerinden farklı olduğu gibi. Bunu çok sonraları anladı fakat en güzel yılları geçip gitmişti, elinde kalan ise asla yapamadıkları ve yapamayacaklarıydı. Oysa Elif sınıfının en iyisi olma hayalindeydi, önce sınıfı sonra okulu ve bunun için çok çalışmalıydı, ideallerindeki mesleğe ulaşmak için ve hayalini kurduğu hayatı yaşamak için çok çalışmalıydı ama hayalinde olmazsa olmaz dediği bir mesleği yoktu çünkü o en iyisi olma peşindeydi. Elif sanıyordu ki en iyisi olduğunda istediği yere ulaşabilecekti. İstediği yer her zaman değişti önce öğretmen, sonra doktor… o başardıkça derslerden aldığı notlar yükseldikçe her şey olabileceğini sanmaya başlamıştı. Fakat kardeşinin öğrendiği hayat tecrübesinin binde birine bile sahip değildi. Çünkü hayat sisteme ayak uydurmakla yaşanır. Ne kadar başarılı olursanız olun sistem size uymayacaktı. Bulut yağmur yağdırmak istesede rüzgarın götürdüğü yere yağabilirdi ancak. Bir martı ancak denizde karnını doyurabilir, bir şair şiirlerinde yaşayabilirdi ancak. Güneş dünya var olunca hayat verebilirdi ancak. Fakat Elif güneş olmak istemekteydi ve dünyanın varlığından haberdar değildi sanki.

Yaşayamadıklarını üst üste konunca yaşamak ne kadarda zordu. O denizlerin en büyük, en güzel, en güçlü balığı olduğunda denizden çıkıp karada da yaşayabileceğini sanıyordu. İste hayattan öğrenemediği buydu. Nerede yaşamasını, hayatta kalmasını öğrendiysen orada yaşayabilirdin ve başka hayatlar göründüğü gibi değildi, her yaşamın bir zorluğu, bir alışkanlığı vardı ve ne kadar çok hayat yaşamışsan o kadar çok tat almışsın demekti. Elif düşündü hadi okulu kırmanın tadını al bakalım, bir sevgili ile çay bahçesinde kimselere görünmeden oturmanın verdiği heyecanı yaşa bakalım. Sonra yine hayır dedi olması gereken benim ve ben doğruyum yaptıklarımla ve yapmadıklarımla kendinden emin bir şekilde. Fakat yine unuttu onun için dünyanın varolmadığını, onun için değildi dünya, her kes içindi, küçük bir çocuktan, binlerce yıl önce yaşamış bir ihtiyara kadar herkes içindi ve herkesin gideceği bir tek yer vardı, yaklaşık iki metrekare. Birde ruhun geldiği yere gitmesi. Bütün gerçek buydu aslında götürebildiğimiz tekşey yaşadıklarımızla birlikte tecrübelerimizdi ve bunu bile görmeden, bilmeden, doğruluğuna emin olmadan bilinmeyene inandığımız için düşünüyorduk.

Elif hayatı aslında üniversite yıllarında kavramaya başlamıştı ve kendisiyle olan çelişkileride bu yıllarda başlamıştı. Çünkü kazandığı okulda yeni insanlarla tanıştıkça lisede boşu boşuna saatlerce ders çalıştığının farkına varıyordu. Diploma notları Elif’inkinin yarısı kadarla olanlarla aynı sınıftaydı ve diplomasını aldığında da onlarada Elif’e dedikleri gibi hitap ediyorlardı. İşin en kötüsü çalışmaya başladığında onlarda aynı ücreti alıyor, onlarda aynı işi yapıyordu. o zaman anladı hayattan kaybettiklerini, o zaman anladı boşuna olan çabasının ona kazandırdıklarının yanında çok şey kaybettirdiğini. O zaman anladı ki sistem onun bir parçası değil aksine o sistemin bir parçası ve kaybettiklerini kazanmak, hayattan alamadıklarını alabilmek için çaba harcamaya, hiçbir çaba sonuçsuz kalmaz ama her yaşın tadı bir başka ve her şey zamanında bir başka tat bırakır damaklarda. O yüzden kardeşinin yüzündeki gülümseme Elif’inkilerden hep daha farklı ve daha tatlı.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Benim Öyküm
İki Rengin Hikayesi
Seyfi'nin Maceraları 1 (Yetiş Dayı)
Haticenin Kuzuları
Değmezdi Akacak Bir Damla Yaştaki Yas"a
Hoş Bulduk Hayat
Öpeyimde Geçsin yada Gülümse
Üç Kadın ve Ahmet
Ben Buldum Hoca
Fizik Ötesi Servisler

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Deli Elbisesi [Şiir]
Seninle Bir Ömür [Şiir]
Alışırsın Unutursun Hatırlarsın [Şiir]
İstanbul Olalım Sevgilim [Şiir]
Yaralarım Var Benim [Şiir]
Senli Benli Biz Olsak [Şiir]
Ateş Olur Yakarım [Şiir]
Nisanda Yağan Aşk [Şiir]
Aşk Sensin Derken Söylenen S E N [Şiir]
Sende Gel Benimle [Şiir]


Sinan Yıldırım kimdir?

Duymak istediklerinizi okuyunca mutlu olmazsınız. Peki hiç duymadıklarınıza ne dersiniz.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Sinan Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.