Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Postacı kapıyı iki kere çalar derler. Ne yazık ki millet vekillerimiz postacı kadar olamıyorlar. Günlerdir çalmadık kapı bırakmadılar. Hezimete uğradıkça, çalabilecekleri yeni kapılar buluyorlar. Halk yeni seçime umutla bakıyor. Üç yıldır kendilerini perişan ettiklerine inandıkları bu seçilmişlerden bir an önce kurtulmak istiyorlar. Dikkat edin. Tuzu kurular halkın arasına karışmışlar, göğüslerini gere gere oy istiyorlar. Diğerleri ise, halka rağmen Ankara’dan bir türlü kopamıyorlar. Seçildiklerinden beri hiç aramadıkları seçmenlerden korktuklarından olacak, bir türlü, seçmenlerinin arasına katılıp üç yıldan beri süre gelen başarısızlıklarının nedenlerini anlatacak yürekten yoksunlar. Özelleştirmeyi nedense mirasyedi hovardalığı olarak algılarım. Mirasyedi hiç tükenmeyecek gibi atalarından kalan mirası ha bire tüketir. Bir gün sap gibi ortada kalakalır. Zira artık satacak hiçbir şeyi kalmamıştır. Tüm devlet yatırımları özelleştirilsin, devlet küçülsün diyenlere sormak isterim. Satılabilecek her şey satıldıktan sonra neyi satacaksınız? Bu güne kadar özelleştirme adına peşkeş çekilen tesislerin kaçı, satılış amaçlarına uygun olarak çalıştırılmakta. Bildiğim kadarıyla çoğu kapatılıp, çalışanları kapı önüne konulmuş, fabrikaların kapladığı alanlar, yap satçılara arsa olmuşlar. Özelleştirme ve devleti küçültme adi altında yapılan satışlardan ne kadar gelir elde edilmiş. Elde edilen gelirlerle ne kadar iç ve diş borç ödenmiş? Özelleştirilip de devlet desteğiyle ayakta durabilen Tedaş ve Telekom’a işi düşenler, abone olurken, aboneliklerini iptal ettirirlerken yaşadıkları rezaleti çok iyi bilirler. Saatlerce beklemekten, bekleyenlerin ayaklarına ve bellerine kramplar girer. Hani devlet hantaldı? Hani kıvrak bir yapılanma için özelleştirme tek umardı? Bu mu özelleştirilmenin kıvraklığı? Dün Beylikdüzü Telekom müdürlüğüne ttnet’e abone olmaya gittim. Saatler süren kuyruktan sonra abonelik bedelini yatırmayı başardım. Son işlemi yapan memurun çay keyfi saatiydi. Bu nedenle olacak bana kullanıcı kılavuzu vermedi. Sadece saat on yediden sonra açılacağını söyledi. On yedi otuzda telefon açıp bağlantım yapıldı mı? diye sordum. Dosyanın on sekizde geleceğini söylediler. On sekiz otuzda yine sordum. Yarın açılacak dediler. Bu gün yine sordum. Dosyamdan haber yok. Oysa bu aboneliği devlet desteği olmayan bir İnternet şirketine yaptırsaydım, abone bedelini anında kredi kartımdan öder, en geç on dakikada işlemlerim tamamlanır, bağlantım hemen yapılırdı. Muhatabım da ağzından bal akan memur ya da memureler olurdu. Saat on bir. Yine Telekom’u arıyorum. Aboneliğim henüz ne fakslanmış, nede sisteme tanıtılmış. Gayrettepe Telekom’undan görüşmem için iki telefon numarası veriyorlar. 5147336 ve 5147267 Ayrı ayrı arıyorum. Dakikalarca çaldırıyorum ama, çay keyiflerinin üstüne denk gelmiş olacak ki, iki telefondan da yanıt alamıyorum. İşte özelleştirmenin diğer adı. REZALET Paramı kaptırmışım bir kere. İster istemez bu rezalete katlanacağım. Bundan böyle de elimden geldiğince özelleştirilmemiş kurumlarla iş yapacağım. Günlerdir Kanal 6 ve Star televizyonlarında Cem Uzan’ın propaganda gezilerine geniş şekilde yer veriliyor. Ne de olsa patronları. Yapılan kamera oyunlarını halkın yutacağını sanmıyorum. Osman Bölükbaşı’nın dediği gibi “harman büyük ama tane yok” Seçime çok az bir zaman kaldı. Sandıklar açıldığında, tane var mı, yok mu? Hepimiz birlikte göreceğiz. Kalabalıklara bakarsanız Genç Partinin baraj sorunu yok. Kendi gazetelerinin yazdıkları anketlerde de bu böyle. Aslında halk eski liderlerden umutlarını kesmiş, yeni arayışlar içinde. Halkın arasına çekinmeden girebilen bu yeni lidere, halkın umut bağlamasını olağan karşılamak gerekir. Abartılar eğer kendisine puan kaybettirmezse, barajın altında kalıp ezilmez. Özcan Nevres 29 Eylül 2002
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |