Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Seçmen genelde konuşma yeteneği iyi olan lideri sever. Bu nedenle özellikle AKP yi zor günler beklemektedir. Geçmişte halk dilini çok iyi konuşan sayın Süleyman Demirel, Adalet Partisini iktidara taşımıştı. Rakibi sayın Bülent Ecevit ise çok iyi bir hatip olmanın avantajıyla partisinin neredeyse tek başına iktidar olmasını sağlayacaktı. Nitekim aradığı on bir namuslu!!!!! Adamı bularak, CHP nin tek başına iktidar olmasını sağlamıştı. Ne yazık ki o on bir namuslu adam yüzünden kapkara bir leke cumhuriyet tarihinin ve CHP nin geçmişini yazan sayfaları arasındaki yerini aldı. O on bir adam yüzünden CHP bir daha tek başına iktidar olma şansını yakalayamadı. Seçime yaklaşık kırk gün kalmasına rağmen siyasi partilerde bırakın olağan üstü hareketliliği, normal bir hareketlilik bile yok. Görünen o ki bu önümüzdeki kırk gün içerisinden köprülerin altından çok su geçecek. Yerlerinden oynayan taşlar, son gün dahi yerli yerine oturamayacak. Halk ekmek derdinde. Seçim umurunda bile değil. Nasıl olsa hiçbir şey değişmeyecek. Ezilen yine biz olacağız diyorlar. Televizyonda Marmara Üniversitesi Öğretim üyelerinden Osman Altuğ’u izliyorum. Seçime katılan tüm partilerin programları, bu ülkeyi düze çıkarabilecek nitelikte değil. Hepsi İMF yanlısı. Oysa ülkeyi ayakta tutacak tarımı, sanayii ve her türlü üretimi arttırmamız gerekir. Hani nerede? Hangisinin programında bunlar var? Osman Altuğ hocamıza katılmamak olası mı? Bu gün saat on yedide YTP nin Büyükçekmece ilçesi parti merkezinin açılışı vardı. Apartman komşum açılışa gidelim diye teklif etti. Dört komşu bir arabaya doluşup açılışa gittik. Tüm çabalara karşın açılışa, çoluk, çocuk ve görevlilerle birlikte en fazla iki yüz izleyici vardı. Çoğunluğu dışarıdan gelenler oluşturuyordu. Bina için ise söylenecek tek şey muhteşem. İlleri dahi kıskandıracak kadar büyük, lüks ve bakımlı bir ilçe merkezi. Gazetelerden ve televizyonlardan izleye bildiğim kadarıyla, YTP ye ilgisizlik tüm Trakya il ve ilçelerinde durum aynı. Açıkçası başlangıçta arkadan esen rüzgar yönünü değiştirmiş. Artık önden esiyor. Hem de olabildiğince güçlü olarak. Bırakın YTP nin barajı aşmasını, barajın tabanında bile görünmez olacak gibi. Ankara’nın merkez ilçesi Çankaya’nın eski CHP li belediye başkanı Doğan Taşdelen, seçim midibüsünün üstünde yaptığı kısa konuşmada, “başkanımız İsmail Cem, nasıl eski düşmanlıkları yok edip Yunanlılarla bizi kardeş gibi ettiyse, ülkemiz insanlarını da barışçı bir ortamda, tüm kırgınlıkları yok edecektir” dedi. Komşum, “hayda... bırak yunanlıyla kardeş olmayı, dost olabildik mi acaba?” dedi. Sorma olanağı olsaydı soracaktım. Bizim olan Kıbrıs’tan ellerini ayaklarını mı çektiler? Uluslar arası anlaşmalara göre silahlardan arınmış olması gereken, buna rağmen silah deposu haline dönüştürülen Ege adalarındaki silahları geri mi çektiler? Ne Kardak kayalıklarında, ne de sahillerimize birkaç yüz metre mesafedeki adacık ve kayalıklarda, artık bizim gözümüz yok. O adacıkların tümü sizin olsun mu dediler? Antalya’ya bağlı Kaş ilçemize iki buçuk mil mesafedeki Meis adasına inşa ettikleri hava alanını, dostluk adına mı inşa ettiler? Ne mantık be.... Bize iki buçuk mil, Yunanistan’a yedi sekiz yüz mil mesafedeki ada nasıl Yunanistan’ın olur? Anlayabilen beri gelsin. Pazar yerinde sakallarıyla, giysileriyle siyasi tercihleri belli olan iki pazarcı, adalete ve Doğan grubuna veryansın ediyorlar. Tayip’in önünü o namussuz Doğan grubu ile onun emrindeki medya kesti diyorlar. Gelecek için ne düşündükleri belli değil. Bildikleri olayı ağız dolusu küfürlerle eleştirmek. Dönüp sormak gerekir onlara. Ne bekliyordunuz diye? Onların bir bildikleri olsaydı, din ile devleti birbirine karıştırmamanın gerektiğini öğrenebilselerdi, değiştim diye takiyye yapanların peşinden giderler miydi? Seçim görünüşe göre, şimdilik sadece az da olsa, memur ve memur emeklilerinin ekmeklerine yağ sürecek. Ne SSK emeklilerine ne muhtaç aylığı alanlara, ne de BAĞKUR emeklilerine görünürde hiçbir umut yok. Halen asgari ücretin çok altında aylık alanlar için meydanlarda, bu sembolik aylıkları, asgari ücrete denk gelecek şekilde yükselteceğiz diyebilen tek bir babayiğit yok. Mimar Sinan’a taşındığımdan beri, minibüslerin havalı kornalarından gına geldik. Gök görmedik, gün görmedik saygısız şoförler, çocuğuna, eşine hoşça kal anlamanda basıyor havalı kornaya. Gecenin ikinci yarısında eşine geldiğini bildirmek için yine basıyor kornaya. Fenni muayenelerde niye bu kornalara göz yumarlar anlayamıyorum. Minibüsler toplu taşıma araçlarıdır. Müşterilerine en iyi hizmeti vermek zorunluğundadırlar. Üstelik havalı korna yıllardan beri yasaklıdır. Fark edildiğinde derhal söktürülmesi gerekir. Minibüsler halka hizmet içindir. Halkı taciz etmek için değil. Bu konuda İlçe Emniyet Müdürleri ile İlçe Trafik Amirlerinin gereken denetimleri yaptırmaları gerekir. Özcan Nevres 21 Eylül 2002
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |