..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > M.Nazım Güler




25 Eylül 2010
Gençliği Harcayan ve Tüketen Diziler  
M.Nazım Güler
Türkiye TV’lerinde oynatılan sözde “Gençlik dizileri”, aslında sistemli olarak, gençliği hedeflemekte ve onları dejenerasyona uğratmayı amaçlamaktadır.


:AIFD:
GENÇLİĞİ HARCAYAN ve TÜKETEN DİZİLER

Türkiye TV’lerinde oynatılan sözde “Gençlik dizileri”, aslında sistemli olarak, gençliği hedeflemekte ve onları dejenerasyona uğratmayı amaçlamaktadır. Bu tür dizi yapımcılarının kimileri, her ne kadar özünde, reting yapıyor gerekçesiyle gençlik dizilerini, dar bir ortamda çevirip, az bir masrafla fahiş kârlar sağlamak istiyor olsalar da, işin öteki yüzü; toplumumuzu, sorumsuzca bozmayı amaçlayan bir politika yürütüyorlar.

Kimileri de, dinden ve türbandan kurtaralım da, gençliği, her ne kılığa sokarsak sokalım, yeter ki türbana özenmesinler, diye “derin”den bir başka karşı dalga yaratmak istiyorlar; ancak bu dalga, gençliğin başına bir tsunamiye dönüşüp, onları toplumsal bozguna uğratıyor. Bu tahribat, kontrol altına alınmazsa, (yerine yenisini koymadan, statükocu) sistemin de başını yiyebilir.

TC, sürekli Batının özünden çok, kabuğunu, görünümünü taklit etmektedir; ama bilmezler mi ki, Avrupalı gençliğinin bilinç düzeyi, kendi ayakları üzerinde durabilir, kendi kendine yetebilir bir kültür ortamında yetiştirilmesiyle sağlanmıştır. Bu düzey, genel bir kazanımdır ve neredeyse her Avrupalı genç, özgür ve demokratik bir ortamda, her konuda belirli bir bilgi düzeyine ulaşabilmiştir. (ve bizde bu yoktur.).

Onlarda da “köprü altı çocukları” misali toplum tortuları vardır; sistemin kontrolünden kaçmış, sistemin olanaklarına sırt çevirip tepkisel radikalleşen (metalcı vb.) gençlik katmanları olmaktadır. Hiçbir toplum yüzde yüz mükemmel olamıyor ne yazık ki...

Hangi gençlik dizisini izlerseniz, görünen odur ki; hepsi de güya okul ortamında çekilmiş; ancak içinde ders çalışma hevesi aşılamak ve okumanın getirisini gösterir bir gelecek teması olmayan dizilerdir. Kim kime, dum duma bir başıboş ilişkiler yumağı tahribatındaki gençler, aşk-meşkten başka bir uğraşıları yokmuş gibi bir okul yaşantısı sergiliyorlar ve topluma, ailelere ve özellikle geleceğimiz diye umut bağladığımız gençliğe böyle sorumsuzca sunuluyor okul yaşamı. Ne, (yok olasıca) RTÜK denetimi var (perde gerisinde belki teşvikleri bile oluyordur), ne de icraat makamının uyarıları; ne sivil toplumcu vr eğitimci örgütlerin tepkisi görülmüyor veya var da bizce duyulmuyor. Bu kadar sorumsuzluğun yaşandığı (dizileriyle ünlü Brezilya’yı bilemem ama) bizden başka bir yer var mı dünyada acaba?!

Her toplum (hele bizim gibi toplumlar), toplumsal zihniyet değişimi aşamasında, geçiş süreçlerini yaşarken (örneğin feodaliteden kapitalizme geçişleri) sancılı olmaktadır… Bu sürecin, değişim, dönüşüm cenderesine ilk kapılanlar, (bilinçli olanları hariç) toplumsal kurbanlar olabilmektedir. Ta ki, toplumsal dinamikler veya rejim rayına oturuncaya kadar tahribatlar yaşanacaktır.

İşte tam bu aşamada, bu tahribatları en aza indirebilmek için, ailelere, aydınlara, sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir. Belediyeler, sivil toplum ve gençlik örgütleri, dernekler ve tiyatro grupları, toplumbilimcilerden de ayrdım alarak ve onları yanlarına katarak, bu tür tahripkâr amaçlı ya da gençliği, çıkarlarına kurban etmek isteyen bu amaçlı “gençlik dizileri” yapımcılarının bu heveslerini kursaklarında bırakacak duyarlılıklar örgütlemeli ve toplumumuzu hedefleyen bu tür “derin” politikaları boşa çıkarmanın mücadelesini vermelidirler. Herkes kendi cephesinden konuya duyarlı ve eleştirel olmak zorundadır; yoksa ahlaken batması mukadder olmuş bu gemide hepimiz bir şekilde zarar göreceğiz.

Bir de belediyelerimiz, kentin çehresini güzelleştirmek adına, halka ve aile ortamına hizmet sunabilmek adına yaptıkları o güzelim parkları da bir zahmet denetlesinler; bu parkların kimlere mekân olduğunu kendi gözleriyle bir görsünler.

Aile parkları (özellikle geceleri), Bally’cilerin işgalinde oluyor; şimdi de çakmak gazı tüplerini çekenler de çıkmış ortaya, bundan ölenler bile olmuş. Hem o çocuklara yazık, hem (ailelerin gezilmesinden mahrum kaldığı) o güzelim parklara ve harcanan onca emeğe yazıktır. Belediye zabıtaları ( ve gerekirse Emniyet ve Hastaneler ile işbirliği yapılıp), bu çocukları, tedavi, rehabilitasyon vb. yollarla topluma kazandırılmaları sağlanmalıdır. Bu çocuklarının sayısının artması, öncelikle Emniyet Teşkilatının suçudur; onları, sahipsiz bırakarak yardım eli uzatmamakta öncelikle Belediyenin suçudur; onları topluma kazandırmayı düşünmemek ise hepimizin suçudur. Onların sorunlarına el atmakla, onları kurtarmakla kalınmayacak; o çocuklara, yeni bağımlı kurbanlarının eklenmesi de önlemiş olunacaktır.

Gençlerimize sahip çıkalım; özgürlüğün, (tabiri caizse) ipi koparmak anlamına gelmediğinin ayırtına varmalıdırlar. Kişisel ahlakın bir ucu da toplumsal olmak zorunda; çünkü her birey toplumdan bir parçadır. Birey, topluma ters gittiğinde, toplum da o bireyi dışlayacaktır... İşte, sorun/lar da buradan başlıyor...

Bunun için gençlerimiz, toplumsal dinamikleri, aile ortamlarını göz önünde tutarak ve gerekirse kendi aleyhlerine bile olsa toplumsal yanlışları sorgulayarak, toplum içinde bir uyumluluk ve uygunluk ortamlarını yaratmalıdırlar. Kendilerine bir çeki düzen vermeliler. Her şeyin aşırısı zarardır. Yaşamımızdaki etkileşimler, bizleri, toplumdan dışlayacak şekilde değil, karşılıklı kaynaşmaya ve kabullenmeye doğru, bizi, zamana ve mekâna uyarak toplumumuzla birlikte dönüştürebilmelidir. Hiçbir şey için henüz geç değildir.

M.Nazım Güler- 24.09.2010


ÇÖPTEKİ ÇOCUKLAR

Karıştır çöpleri çocuk!.
Burjuvazinin kırıntılarıdır ki;
Senin gözüne ender görülen..
Ara.. belki düşlediğin var;
Çöplüğün en pasaklı yerinde
Belki bulursun gözüm..
Kırılsın elim, çıksın gözlerim;
Unutsam eğer ki seni…
Savaşırken halkım için
Özellikle anımsarım;
Karıştırdığını çöpleri çocuk!
Geleceği çöplüklere terk edilen
Yarının büyükleri siz;
Sahipsiz sanmayın, boyun büküp..
Yarın ne olacağım diye;
Üzülmeyin cancağızınızı kaygılanıp…
Siz, gönlümüzün derinliklerinde;
Mücadelemizle ışıldarsınız..
Siz,belleğimizde hep varsınız!..
Bakmayın, kenara atılmış birer cansınız..
Siz, yarınımızın büyükleri,
Unutulmadınız, gönlümüzde sultansınız…
“İlerlemek” savaşımızın yüce parçası,
Çöpteki filizler!
Gelecek sizin içindir!...
Unutulmadınız siz varsınız
Halkımla-bir yaşayacaksınız.

M.Nazım Güler

http://www.mnazim.com/showthread.php?tid=768



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ev Bir Okuldur; Eğitim, Oradan Başlar!.
Bölgede Okuyan Çocuklarımız ve Sınav Maratonları
Unutmayalım ki Öğrencilerimiz, Geleceğimizdir!.
İki Dil Fobisi ve Bölünme Korkusu
Bally'cilerin Hali ve Yöneticilerimizin Duyarsız Ahvali

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sadece Yazmak, Yazarlık Mıdır?
Bu Ülkede Barışı İsteyen Var Mıdır?
Tahammülsüzlük, Gelecek Korkusundandır!
Hatip Dicle Olayı, Açılıma ve Çözüme Çomak Sokmak Mıdır?
Demokratik - Kürt Açılımı Nereye Kadar?
Kendi İrademiz Varsa Özgür Olabiliriz.
Kocaman Bir Asır Heba Edildi; Neden veya Kimler İçin?
Seçim Sürecinde "Demokratik" Yalanlar Yarışı Başlayacaktır!..
Kürtleri Temsil Sorunu ve Çözüm Sürecine Dair
Bilge Köyü Vahşetinin Gerçek Sorumluları Kimlerdir?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yüreğime Lehimliyorum Seni [Şiir]
Veda Edemem! [Şiir]
Uyan Ey Zergan Deresi! [Şiir]
Seni Arıyor Gözlerim [Şiir]
Dağlar Yüreğimi, Bu Dağlar! [Şiir]
Esirin Olmuşum [Şiir]
Tu Her Bijî Yilmaz Guney [Şiir]
Sende Buharlaşmaktayım [Şiir]
Ben, Kendim Olmak İstiyorum. [Şiir]
Zor Kabulleniriz [Şiir]


M.Nazım Güler kimdir?

www. mnazim. com ------- M. Nazim Güler Kitap okumak, Şiir yazmak, Resim yapmak özel zevklerim arasındadır. Vücudumu zinde tutacak ve koruyacak kadar spor yaparım. .

Etkilendiği Yazarlar:
Yoktur, kimsenin günahını almayayım.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.Nazım Güler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.