Yaşamın tanımı yoktur. -Halikarnas Balıkçısı |
|
||||||||||
|
Kum denizin kanıtıyken sahil armağan edildikçe tenini sevgi ve hayattan tecrit etmesi emredilen iskelet gülüşlü sarışın kadavra eğer bu cümleme yasadışı yollarla girmeye kalkarsan hayatın denize girer, sahilinde izi ayaklarının Meleklerin dilinden tanrının kulağına doğru inen sisten anlamalıydım hilali ihlale kalkışacak ve sese geçit vermeyecekti şu şuh katran gecesi Geceler hüzün sevse bile kara hüzün tanesi karanlığında zarzor avucuma yazdığım ilk sayıyı da hatırlıyorum (bir) unuttukça bakmak yıkandıkça yazmak için kısa saçlı hallerini en çok zamanının -zamanın neden yoktu, duraklara verdiğin sözleri duyurmuyor için.. ve yetinmenin lüks olduğu tek muharebe kavisli ritmiyken bu yaşamanın el verse kan, gün doğsa katliam fitili olacak bir çağı yargılarken etin duştan çıkan her mevsim böyle baharın piçi sayıyor beni gözüne katlim için sıkıştırılan kovboy bakışlarına denk düşmem de cabası boncuk oyunlarından birinde maskeli telaşlar arasına sıkıştı etim aslında adresimdi etim kayıp olmak adına çürüyen çürüyen etim leş, beleş.. Kum denizin kanıtıysa ve tenim varlığının dokunulmazlığı olan şu sisteki albeni tanrıyla üstüme doğru devrilip, çöken ve kendiyle kaplayan sokakları yeniden doğmaktan utanmayan aynı çıplaklığıyla güneşin varlığına inanmadan yüksek dağ tepelerinden kentlere bakışı leş yiyenler gibi olduğu halde dokunmak istedim ona yaz rehavetiydi tırnaklarımdaki tırnaklarımla bütün girdiğim sokaklara habis örgüsüyle diyafram çizebilmek yaşaması için yine de fikrimden çocuklarının ayaklarını al tanrım,başta zeusunun insanlar da ulumayı kessinler artık! İnfilakla haşır neşir zaaflarım var benim yaşamak dozajını aştığı için balçıkla yazılmış tek şartnamede adım geçmiyor ki sen de tut bu ki'nin ucundan bölününce çoğalan tek şey amip sanan sevgilim özlemek dahil buna sende yont ki'ni batır sise ve kıldan ince göğsüme ki sis kin sancısının resmi değil miydi koca bir leke sabahın göğsünde.. Akşamüstü tedbir amaçlı güneşi batırdığımda yalnızlık sızmasın diye odana tufana ve şuaya sığınıyorum ne olur yık beni,beni vur, beni ov.. Saçlarının hayranıyım, o şubatın zıttı saçlarının uzun yolculuk düşlerinin birinde hayattan çıkar çıkmaz hani diplomamı almışken yaşamaktan ve aşktan sana gelip şubatı kıskandıran bakışlarımla uzun sınırları olmak yeni dünyanın..sınırsız bakışlarımla..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Muharrem ÖZCAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |