Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
Sarılabilirsin sevgilim.. Yalnızlığı koynuma sok bir zahmet Geceye tebessüm serpiştirirken Şubat Kısa ve hazindi benim fiilim -Git! öğle sıcağını tercüme ederken sahildeki kuma Geldiği kaynağı reddedip denizlerimiz Ve aşk öylece kalacak kendinden memnun Sarmalları kendinden huzursuz Yaşamak güdülerken ipleri gümüş Umutlanmadan evlat edinelim hüznü.. Pahalı bir ölüydü karıncanın sırtındaki yük Doğarken beyni firar eden bencilliğin yönüydü zorunlu temasların Kayboluyorum burada- kendimi değil beni mecbur eden Hayatı kaybeden eşzamanlı bir yedialtmışbeş.. Kendini bilmez rüzgârlara marş ezberletirken Işıkları kapatıp gözlerinin kırıklarını kestim Şunu söylemem gerek sana : Bedenim gece yarısı taklididir Teslim oluşun ayıbı, albenisi düşük Bakışı ve anahtarı uzun bir deniz kapısıdır.. Sarılıp açabilirsin baharlara gözlerini İkindi yağmurlarıyla birlikte.. Tuhaf algılanan bir nazirenin peşinde Cesedimden önce çatışma sesi suç menzilime girerken Davetsiz bekçi durur başımda, rolüme soyunup Kalmak istedim zehrin yatağında biraz daha.. Şubata imha süsü veren mevsimlerin gözlerinde heykel Denize doğru havari karamsarlık tablosu Fedakârlığına sızan cevap hakkı doğacak Tahammül sınırımda.. Ki o özgürlüğe verilen peşinattı.. Bu gece göğsüme soru iner, bakışın menzili iner Su iner! Ben bir heykelim kendi gövdesini inşa eden Lanetin başladığını bildiren tellalla karşılaşamayacak kadar şanslı Ateşe banarak ömrümü sunmak isterim özür soframıza Bu bir arsızlık halidir… Kontrollü sıcak su geçişinde önce figürlerini çizip İnandırdım seni, kar ağaçlarında bir gölgen var kenti bilen Bekle beni saldırı, tatil kokan ihtirasın başarısız olur iç çekişleri Kırsal kesim saçlarıma bak ama saydam ve kırılgan ellerinle dokunma! O bir çam yangınıdır. Adını dayayıp gülümseyen sahte cinnete -İleri- ileri atmak adımları – git artık! Kasvetin yumuşak tüylerine benzeyen imparator ırgatları İsyan nedir bilmiyorsa, bedenim senin değil Bedenim bir gece yarısı taklididir Sarılmanın kolayıdır, kapatmak gözlerini.. Kızgın bir magma olasım geliyor, hüznün ablukasına rağmen Sert koşullarda olgun yanımı büyütüp soyunma Bedenim gecenin sessizliğini emerken Dimdikti aydınlığın sembolü alev Saçlarına takmak istedim alevden tacını Hasretin yegâne sözcüsü Şiddet koşullarından yana olup, hüznün ablukasında sevişelim Son kez Ve dünyanın alnından farkımıza değer verelim, on üzerinden. Ben gece yarısı taklidiysem Su artık cahildir, yağmur oldukça ..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Muharrem ÖZCAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |