Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
HACIAHMETLİ KÖYÜ: KÖRFEZDE BİR GÜZEL Kemal Düz Ayna İskenderun Kültür Sanat Derneği Başkanı kemaldz@hotmail.com Antakya'nın taşı, toprağı efsane ve tarih ile yoğrulmuş, havası ve suyu ve sihir ile karışmıştır. Refik Halit Karay Hacıahmetli, İskenderun’un güneybatısında Nur dağlarından doğup, Antik Arsuz kentinde denize dökülen, doğal bir suyolu olan çayın, içinden geçtiği köyün adıdır. Amasyalı Coğrafyacı Strabon, Arsuz için, " Kilikya’nın en önemli şehirlerinden birisidir."der. Köy adını, kurucusu Hacı Ahmet’den alır. Yakınında, Gözcüler ve Arsuz (Uluçınar) beldeleri vardır. Çevresinde herhangi bir sanayi tesisi yoktur. Denizi ve havası çok temizdir. İskenderun’dan minibüslerle ulaşım sağlanmaktadır. Gün içinde her saat ulaşım imkânı vardı. İskenderun’a 38 km. mesafededir, Arsuz’dan, Gözcüler’e doğru sapılır, oradan Hacıahmetli Köyüne ulaşılır. Gözcüler beldesine oldukça yakındır, ayırt edilmesi oldukça zordur. Bitişik bir konumdadır. Dağın eteğine doğu yayılmış bir görünüm sergiler. Köyde yoğun olarak, Nusayri Aleviler yaşamaktadır. 2008 yılı sayım sonuçlarına göre nüfusu; 2157’dir. Çok çalışkandırlar. Erkeklerin büyük çoğunluğu yurtdışında çalışmaktadır. Kadınlarda bağda bahçede hep çalışırken görmek mümkündür. Köyün çevresi doğa yürüyüşü ve sporlarına uygundur. Köyde; kahve, bakkal, kasap, fırın gibi alışveriş yerleri vardır. Piknik yapmak için çok uygun zemin ve koşullar vardır Yerleşimi antik dönemlere dayanmaktadır. Mümbit topraklara sahiptir. Çeşitli uygarlıklara yurt olmuş bu topraklar, bütün olup bitenlere inat güzel bir yaşam sürdürmektedir. Halkın geçim kaynağı; tarım (sebzecilik, meyvecilik) ve çok az miktarda hayvancılıktır. Beldenin huzurlu, sakin, insana rahatlık dinginlik veren bir hali vardır. Köyde ilköğretim okulu mevcuttur. 21 Temmuz Çarşamba günü, Vasi Köse, Mehmet Tanrıverdi ile birlikte bölgeye yaptığımız gezide; Arsuz çayı kıyısında bir Kaya Mezarı (mağara) gördük. Bu, heybetli bir kayanın, nehir tarafına yerden yaklaşık 12 metre yukarısına oyulmuş, sütunlu bölmelerden oluşan kaya mezarıydı. Yörede bu kaya mezarının civarına özellikle çocukların yaklaşmaması, içine girenlerin çıkamayacağı, çünkü içinde dipsiz bir kuyu olduğu söylentileri vardı. Kaya mezarının yanında meyve bahçesi vardı. Bahçe, üstten geçen patika hizasında ve aşağıda bulunan nehre doğru çekilen tel örgüleri ile korumaya alınmıştı. Kalenin hem nehir tarafında hem de patika tarafında, yüzlerce adet su için kullanılan boş pet şişeler, tellere asılmış gördük. Bu şişeler kuşları ürkütmek için mi idi, yoksa inançsal bir yönümü vardı, bunu tam öğrenemedik. Sonra dönüş için geriye döndük. Hemen yakın bir mesafede Hazreti Hıdır türbesini ziyaret ettik. Orada çocuklar vardı, onlarla ayaküstü sohbet ettik. Köyün bitiminde; ormanlık bir bölge başlar. Bu dağlar Nur Dağlarıdır. Ormanlık alanın içinden bulunan toprak yoldan, 8 km. kadar gidilince, Meryem Ana’nın içinde yıkandığı ve Hıristiyanlarca kutsal kabul edilen ‘Meryem Ana Havuzu’na ulaşılır. Halk Bu bölgeye ‘Seydi’ der. Meryem Ana Kudüs'ten Efes'e yolculuk ederken Seydi’ de mola vermiş. Sıcak ve soğuk suyun aktığı gölde yıkanmıştır. Yıkandığı gölde sıcak su günahı, soğuk su kutsallığı simgelediğine inanılır. Bir başka söylenceye göre, Meryem Ana Seydi'ye geldiğinde oruç tutmaktadır. Yemek için, etrafına bakınır, sudan taşa bir balık sıçrar ve sonrada güneş ışıklarıyla pişer. Meryem Ana balığın yarısını yer ve balık tekrar suya sıçrar. Daha sonra, bu gölde günahkâr bir kadın banyo yapar ve bunun üzerine göl kurur. Meryem Ana havuzu, inanç turizmi bakımından oldukça önemlidir. Her sene, 14 Ağustos’da Hıristiyanlar Seydi'de toplanır, geceyi orada geçirir, ibadet ederler ve dini tören yaparlar. Ertesi gün, Meryem ana festivali düzenlenir. Ayrıca, burada dünyanın en eski kiliselerinden birinin olduğuna inanılmaktadır. Bölge ormanlık alanın içindedir. Nehrin akarken taşlara çarpmasıyla meydana gelen şırıltısı, kuş cıvıltılarına karışır, yaprak seslerine karışır ve müthiş doğal bir armoni oluşturur. Bu durum insanı adeta büyüler, bütün sıkıntılarından uzaklaştırır. Ruhunu ve bedenini dinlendirir. Ormanlık alanda maden ocakları bulunur. Bölge yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından oldukça zengindir. Dağ eteklerine, yamaçlarına kurulan köyleri bir defada görüp tanımak, öyle kolay olmuyor. Hep eksik bir taraf kalıyor. Üçümüz köye ilk kez gittiğimiz için köy içinde dolaşmaya vakit de bulamadık. Seydi denilen bölgeye de gidemedik. Bu yaz mevsiminde, muhtemelen de kısa zamanda Meryem Ana Havuzu’nun bulunduğu yere fotoğrafçılarla gideceğiz. Nur Dağlarının, Kızıldağ’ın batı yakasına kadar tırmanacağız. Hatay tarımına, özellikle de sebzeciliğe öncülük eden bu bölgedeki o güzel köyleri tanıtmaya çalışacağız.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |