Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost |
|
||||||||||
|
1945’te Sovyetler Kuzey Kore'yi, Amerika da Güney Kore'yi işgal etti. Böylece Kore güney ve kuzey olmak üzere ikiye bölündü. 25 Haziran 1950 tarihinde Kuzey Kore'nin, Güney Kore askerlerinin, sınırı geçtiklerini öne sürerek, saldırıya geçmesiyle savaş başladı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 25 Haziran 1950'de toplantıya çağrıldı. Kuzey Kore'nin Güney Kore'ye saldırmakla barışı bozmuş olduğuna karar verildi. Birleşmiş Milletler, üyelerini barış ve güvenliği geri getirecek yardımlarda bulunmaya çağırdı. Çağrı, TBMM’nin 30 Haziran 1950 tarihinde kabul edildi. Kore'ye gitmek üzere oluşturulan birlikler Ankara toplandı. Ankara'da Mehmetçiği uğurlama töreninde son derece duygulu anlar yaşandı. Annesinin kucağında yeni doğmuş bebekler, eşler, aileler, nışanlılar, nineler, dedeler ve her yaştan insan. Mehmetçikler, Kore Savaşına katılmak üzere, 19–20 Eylül 1950 tarihlerinde Ankara- Etimesgut'tan İskenderun'a dört trenle hareket ederler. İskenderun’da bir-iki gün hazırlık sürecinden sonra; askerî, mülkî erkân halk bando ile Türk Tugayını Kore’ye törenle uğurlar. 259 Subay, 18 Askerî memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 er, toplam olarak 5090 Mehmetciğin, Kore’ye gitmek üzere İskenderun’dan gemilerle uğurlanışını,yazar Ayla Kutlu, ‘Zamanda Eskir’ isimli anı kitabında şöyle anlatıyor: “Şehrin, deniz kıyısındaki o güzelim(bu söz o günlerdeki park içindir. O güzelim parkın şimdiki yaşamı yaşam değil. Arıklamış ağaçlarını laf ola torba dola yöntemiyle sürdürülen bakımın ve alelacele parka yapılan anlamını çoktan yitirmiş Kore anıtının güzellikle ilintisi yok) parkında saf tutar, askerleri geçirme törenlerine İskenderun Ortaokulu olarak katılırdık. Bir İstiklal Marşı, bir hazırol durumunda nutuk dinleyiş, onları körfezimizi doldurmuş Amerikan gemileriyle ölüme gönderirken, gerekli saygıyı gösterdiğimiz anlamına geliyordu. Limanı yoktu şehrin. Hemen yakınımızdaki iskeleye yanaşan botlarla uzaktaki gemilere taşınırdı askercikler. Bizler uğurlar, sonra yine uğurlar, sonra yine uğurlardık… o kadar yürekli, o kadar kahraman bir hükümete sahiptik ki(!) uğurlama töreninin hangi şehirde yapıldığının, askerlerin hangi limandaki gemilerle yurttan ayrıldığının yayımlanması yasaklanmıştı… Tören sırasında arkada, dağınık, çekingen, hüzünlü, elleri eğinlerinde saklanmış, kendilerine herkesin arkasında yer bulabilmiş kocalarının da arkasındaki kadınlar dağınık birer lekeydiler. Tören bitip bizler dağıtıldığımızda, çoğu köylü, yani güneş yanığı, güneş buruşuğu yüzlü, yani giysileri yama yırtık içinde, ayakları yemenili yahut çarıklı annelerle karşılaşırdık. Resmi törenlere alınmayan o asker yakınları… Biz nasıl anlamıyorsak, onlar da olup biteni, uzak diyarlara gidişi bizim kadar anlamıyorlardı. Gidenleri her seferinde törenle ve “ Selametle gidin, selametle dönün, kahraman milletin yiğit askerleri” afişiyle uğurlayan bizler, geri dönen asker görmedik. Çünkü dönenler gidenlere göre azdı. İskenderun’a inseler halkın dikkatini çeker, gidenlerle dönenlerin sayısı karşılaştırılır. Dönüş limanı İzmir’di.” Genelkurmay Başkanlığı internet sitesi, Kore’ye gidenlerin İskenderun’dan ayrılışını ve savaşın devamını anlattığı bilgilendirme bölümlerini aşağıya aktarıyorum: “ 25, 26, 29 ve 30 Eylül, 2 Ekimde hareket eden gemiler Süveyş Kanalı-Kızıldeniz-Mendep Boğazı-Seylan Adası'nın merkezi Colombo-Singapur-Filipinler ve Formoza Adası deniz yolunu izleyerek 21 günde Kore'nin güney doğusunda bulunan Pusan Limanına ulaştı.”, … “Türk Silahlı Kuvvetlerinin üstün muharebe yeteneğine sahip olduğunu göstermiştir. Türk ulusu batı bloğunun hürriyet ve demokrasi mücadelesinde güvenilir bir müttefik olduğunu kanıtlamış ve bu bloğun ortak savunma sistemi olan NATO'ya dahil olmuştur. Kore Savaşı ancak 27 Temmuz 1953'te Sovyetlerin Amerika'nın yapmış olduğu önerileri kabul etmeleri ile son buldu. Türk Tugayı savaşın sona ermesinden itibaren Kore'de kalmaya devam etti. 1960 yılında bir bölüğe indirildi. Savaşın başından itibaren stratejik noktalarda görev alan Türk Tugayları kendisine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmiş ve katıldığı muharebelerde; 37 subay, 26 astsubay, 658 er olmak üzere toplam 721 şehit, 2147 yaralı, 346 hasta, 234 esir ve 175 kayıp vermiştir." İskenderun’un en önemli caddesine adı verilen, Albay Nuri Pamir, 241. Piyade Alay Komutanı iken, 5 Haziran 1952 yılında Kore’de şehit düşmüştür. Kore’de Birleşmiş Milletler için yapılan şehitlikte yatmaktadır. Bele kadar derinliği olan siperlerin içinden geçerken asla eğilmeyen, heybetli gövdesiyle dimdik yürüyen bir kahramandır. Arkasından gelenler çömelirken, aksine kendisi hiç eğilmezmiş. Tuna Baltacıoğlu Kore savaşı anılarında Japonya’ya çıktıkları bir izin gününde, Nuri Pamir’ in torunu için güzel bir bebek aldığını, bunu etrafındaki silah arkadaşlarını sevinçli bir şekilde anlattığını yazmakta. Ayrıca, bir gece yarısı bir köprüye geçerken; “Durun çocuklar. Şu mehtaba bakın, şu akan dereye bakın, şu ağaçlara bakın, şu insanı duygulandıran güzelliğe bakın. Çocuklar, insanlar niçin savaşırlar, anlayabiliyor musunuz?” diye sorduğunu anlatmaktadır. Bir dağda gördükleri bir dağ çiçeğini bile ezmekten imtina eden; insancıl, barış yanlısı, mümtaz bir komutandır. ”İskenderun Belediyesi, M.S.B.lığının da katkısını da alarak, Kore’ye gidişin 60’nci yılında ( 25 Eylül 2010) Kore Savaşı’na katılan tüm gazileri, kahramanları davet etmeli, onları buluşturmalı ve İskenderun’da anma etkinlikleri düzenlemelidir. O Kahramanlar bugünlerde 80 yaşlarını aşmış durumdadırlar. İnsanlık ideali uğruna Kore’de savaşan kahraman Mehmetçiğin mukaddes hatırasına yaptırılan İskenderun Kore Şehitleri Anıtı’nın bulunduğu parkın adı; halk arasında Kore Şehitleri Parkı olarak anılmaktadır. Parkta bulunan, anıtın ön yüzünde 1950-53 yılları arasında Kore’de şehit olan, 770 şehitin; rütbesi, adı soyadı, baba adı, askerlik şubesi, ve şahadet tarihleri kayıtlıdır. İskenderun’un en merkezi yerinde ağaçların arasında adeta kaybolan, Yazar Kutlu’nun betimlediği gibi, güzellikle ilintisi olmayan bir parktır. Gözden geçirilmeye muhtaçtır, geceleri aydınlatma sistemi zayıf, güzel olmayan bir görünümdedir. Anıtın kitabeleri, figürlerinin renkleri solmuş, dökülmeye yüz tutmuştur. Orijinal hali muhafaza edilerek yeni bir biçim verilmesi ve Kore’ye giden Mehmetciklere ödevimiz olduğunu düşünmekteyim..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |