Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Sen misin? Ben mi? Çöp gibi kolların ve bacakların… Kim güçsüz? Sen mi, ben mi? Derilerin tuzlu suyla ovulduğu vatandan, Kıraç rüyaların içinden, Kendi rengini tanımamış! Başka derileri tanımamış! Kim daha şanslı, sen mi? Ben mi? Jelâtinleri parlak ve süslü, Tadı çok güzel kemirdikçe… Senin canın yanmaz, Benim damağıma yayıldıkça kakao. En keyiflisini sürer gözüme emperyalist boyalar, Satmak için ürününü. Ben ise Allah’ın zencisini bilmem Teni yabancıdır bana çikolatadan. Elini uzatır yardım karavanasına, Göbeği sağlıksız beslenmeden dolayı davul gibi şişmiş, İp gibi incecik kollu, İri gözlü bir zenci çocuk, Bir zenci çocuk değil, sözümü geri alıyorum. Bin zenci çocuk! Gitgide çoğalır siyahîler… Analar, çocuklardan çelimsiz… Babalar dilek ağaçlarındaki tülbentler gibi hurafe kılıklı… Dil yemek çiğnemek için, konuşmak için. Meramını dillendirmek için. Dil, tene yapışmış halin, başka gözlerde anlam bulması. Bizim gözlerimiz siyah beyazı çoktan kapı dışarı etmiş bile, Daha renklisi, hâlihazır başköşede. Ben ise sağlıksız beslenmeden dolayı şanssızım, Aşınır güzel pabuçlarım, giderken diyetisyenlere. Eğrilik bunun neresinde, düzlüğü bilmeyen için. Sahi düz denen şey de bu tarafta olmalı. Orası çok engebeli zira! Bir zenci çocuk, görünce ne hisseder? Solgun yüzlü, uçuk tenlileri… Solgun olmak ne ifade eder, Onun gözünde… Solgun olan kim? Sen misin? Ben mi? Akbabaların beklediği taze ölü şimdi nerededir? Neden akbaba ismi? Kara-baba olmadığı için, Kim daha çok şanslı? Sen mi? Ben mi? Sen ezgilerini söyle zenci çocuk, Mide fesadından ben ameliyata giderken… Sonra helvamı dağıtsınlar arkamdan, Senin için. Bir kere de sen geç benim yerime. Sömür bütün midenle, el değmemiş bakir toprakları. Ne kadarını sindirecek mide özsuyun. Benim kadar mı “kara” olacaksın? Kara düzenin içinde. Kim daha şanslı olacak? Bu değiş, tokuşta! Sen mi? Ben mi? Sen ezgilerini söyle zenci çocuk, Ben ezgilerimi aklarken, kararayım. Tüm beyazların kefeninin cebinden, Sana bir güzel yemek ısmarlayayım… Yanında bir lunapark bileti de olsun mu söyle? Korkma o sihirli aynalardan, sakın ha! Lunaparkın gözdesidir o… Her defasında başka suretlerle çıkarız karşısına. Kâh şişman ve bodur, Kâh iri ve abullabut. Ama her defasında beyazlığımızdan ödün vermeden… Sahi senin gözüne nasıl görünüyor? Bir an olsun, Kolların bacakların nasıl gözüküyor aynalarda? Şimdi sormayacağım kimin şanslı olduğunu? Gereksiz cümlelerimi, en etkili sularla yıkıyorum. Belki o su’larla, teninin rengini açmayı deneriz. Ya da hayır, kendi derimi koyultmalıyım belki de? Derilerden sıyrılmış bir dünyada, Geri’lerden bahsederiz. Onca renkler içinde neden siyah ve beyaza duyarlı olduğumuzu, Literatürlere aktarırız… Sen mide gurultusundan dem vurursun, Ben mide gastritinden… Maymunlara el çırpmasını öğretiriz seninle… Zebraların sırtında safariye çıkarken… Ulu orta şarkı söyleriz sonra, Siyah ve Beyaz kimin umurunda! Bedia Belkıs Balcılar
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bedia Belkıs BALCILAR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |