Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Hepimiz birer korkağız aslında.Zaaflarımız ve biz.Hayır diyemeyeceğimiz her şey karşısında korkağız.Bu keskin çizgiler yüzünden.Sevdiğin ama farklı düşündüğün insanlar her yerde.Ya onlardır ya sahip olduğun değerler.Hoşgörünün kör olduğu bir limanda indirilmiş yabancılarız maalesef.Açık açık ben buyum diyemeden ölmek korkutuyor insanı.Yada sevdiğin için sustuğun insanların senin karşına geçip bu böyle diye haykırmasına çaresizce izin vermek gün be gün kendinden bir şeyleri daha nehre bırakmanın acısıyla ağıtlar tutmak. Halbuki herkes fikir empoze etmek yerine sevgi empoze etse ve hep sen susacağına birazda o sussa ne tadından yenilmeyecek bir dünya olurdu.Bu uğurda çevremizdeki onca meleği kaybettiğimizin kimse farkında değil.Sırf sustuğu için yargılanan,konuştuğu için susturulan,aşılananları kabul etmek istemediği için kapı dışarı edilen bir toplumda yaşıyoruz.Çok ama çok keskin çizgilerle kafeslere sokulmuşuz hepimiz.Sokaklarda her adım başında kendi fikrince propaganda yapan insanları görmeyeniniz yoktur.Bürokratik bir işi halletmiş kendinizi hafiflemiş hissederek kekik kokusu tadında adımlar atıyorsunuz.Yumuşak bir rüzgar yüzünüze öpücükler konduruyor.Yavaş yavaş sesleri duyuyor ve geriliyorsunuz.Adım attıkça sesler kuvvetleniyor.Ve sonunda köşeyi dönüyor o dehşet sahnelere şahit oluyorsunuz.Ya bir eylem ya bir çatışma,ya sözlü bir görüş kavgası.Etkilenmemek elde değil ki.Üç günümüz var şu dünyada.Elbet görüş ve düşüncelerimiz olmalı ama başkasının sedef tenine dokunmadan.Çünkü herkesin görüşü narindir.Acıtıldığında savunmaya geçer.Sus ve dinle.Yapılması gereken tek şey.Bazen düşünüyorum;acaba gerçekten üç gün olsa acımasız hayatımız.Belki de bir daha görmeyeceğin biriyle ne kadar uğraşırsın?Bu da böyle herkes birbirini ikna etmeye uğraşır.Ama asla ortak bir yol çizilmez.Hepimiz düşüncelerimizin kalıbı içindeyiz zaten neyin çabası bu?Sen ne denli kendini haklı görüyorsan karşında ki de o kadar haklı bu vazgeçilmez gerçek.Sen ne kadar uğraşsan da onu memnun edemezsin.Boş vermeli herkes bu yıpratıcı farklılıkları.Hayata sevmeye,saygı duymaya geldik.Ne kadar canımızı yaksa da,caddelerine kötülük boşaltsa da bu dünya bile sevilmeyi hak ediyor.İnsanoğlu bu fıtrat üzerine yaratılmış asla memnun olmaz.Yetinmeyi bilmez.Daha fazlasını ister hep.Sende öylesin yanında oturanda. Bu yıllar boyu böyle süre gelmiştir.Ne sözler,ne konuşmalar,kimler geldi geçti.İki cümleyle halledilecek olsaydı kötülüklerin efendisi şeytan ebediyen yok olmuş olurdu.Aramıza fitne sokan sadece o aslında.Kimse kimseyi kırmayı istemiyor gibi iyimser bir açıda yakalayabiliriz.Siz yeter ki saygı duyun bir müddet sonra sevginin de kapınızda olduğunu göreceksiniz.’’Hoş gör sen affet gitsin aldırma’’diye güzel bir sözü var Ajda Pekkanın.Boş ver arkadaş sev say ama yinede düşün.Başka çözümü yok bu barınakta kötülük olduğu sürece.Tek yapman gereken acıtmadan,acımadan yaşamak.O zaman daha çok sever ve daha geniş bakarsın dünyaya.Denemeye ne dersin?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © halime maden, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |