Tanrı insanı yarattı, insan da sanat yapıtını. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Aybastı adının öz biçimi belki İbrasta’dır. “Asta”, ilçenin doğusundaki (Ağuderya-Bolaman) ırmağını işaret ediyor olabilir. Adın öz biçimi; Luwi/Pelasgos dilinde: İbasta (İbrasta) buradan da; İbr(a)-Asta; Bol/gürsu-Akıntısı(dere, çay, ırmak) anlamına geliyor. Ülkemizin en önemli dilbilimcisi Prof. Dr. Doğan Aksan TDK tarafından yayınlanan "Her Yönüyle Dil" isimli kitabının 12. sayfasında Aybastı yer adının en eski şekillerinden “Hagios Basaridir “ olduğunu ve Aybastı ismine dönüştüğünü belirtmektedir. Ayasofya (Hagia Sophia) açılımından hareketle -ki Latince'de de hagia kelimesi: "aya". olarak söylenmektedir. Bu kelimenin açılımı ; Mağara/katedral(manastır) biçiminde yorumlanmalıdır.. Buna örnek , Ayasofya müzesidir; bugün ülkemizde Ayasofya isimli üç müze, İstanbul, Trabzon ve İznik'te mevcuttur. Bu ibadet yerleri müze yapılmıştır. İki bin yıl öncesinde yapılan bu ibadet ve inanç sığınakları( O dönemde yahudilerden korkan hristiyanlar ibadetlerini dağ başlarında kurdukları ömanastırlarda ve sığınaklarda yaparlarmış) Aybastı'da meydana gelen deprem, sel ve doğal afetlerden dolayı yok olmuş, günümüze ulaşamamıştır. Günümüze kadar uzanan kimi mağara ve bazı eski kalıntılar da ya defineciler ya bilinçsizce yok edilmiştir. İnanç turizminin yaygınlaştığı ve önem kazandığı yüzyılımızda AYBASTI BU TURİST POTANSİYALİNDEN NE YAZIK Kİ BUGÜN FAYDALANAMAKTADIR. Aybastı Osmanlı imparatorluğu döneminde Osmanlı Ordusunun asker ihtiyacını karşılayan temel eğitim yerlerinderindendir.. Aybastı o dönemde bir bugünkü tarifle "acemi birliği" konumundaydı: Acemi oğlanlar Aybastı'da askerlik, çiftçilik, hayvancılık ve dini konularda eğitim görürler sonra harp sırasında veya ihtiyaç halinde Ordu'ya katılırlardı. merkezi; Nefs-i Fidaverende’dir. Yeri tam olarak belli olmamakla birlikte, o dönemde asıl merkezin El- Beğ (Elbeyi) köyü olma ihtimali yüksektir. 1547 yılında Nahiye-i Habsamana (Gölköy) ile bütünleşmiş ve yerleşim yeri İskefsir ( Reşadiye ) kazasına bağlanmıştır. Böylece adı: Bölük-i Fidaverende’dir. Aybastı 13. yüzyıl başlarında Rum Pontus Devleti sınırları içinde kalır. 1461 ‘de, 2. Mehmed’in ( Fatih) bu devletin egemenliğine son vermesiyle Osmanlı topraklarına katılır. Aybastı (köy) 1613’te tekrar Gölköy ile birlikte Ordu'nun nahiyesi olmuştur. 19’uncu yüzyılda bir ara Gölköy’den ayrılan Aybastı, daha sonra tekrar bu kazaya bağlı bir nahiye olarak varlığını sürdürmüştür. Cumhuriyet döneminde ise kasabanın merkezi Esenli'ye taşınır. Şemseddin Sami, “Kamusü’l-Alam”da Aybastı’yı “Ordu kazasına bağlı nahiye merkezi, bir kasaba” olarak tanımlar. Cumhuriyet kurulana kadar nahiye merkezi olur ve bu statüsünü korur. Aybastı belediyesi 1954‘te kurulmuştur. 1960’ta ilçe merkezi yapıldı. Aybastı’nın halk ağzındaki adı; Aybasdı, Ebessa, İbassa, ibassa, camiyannı biçiminde adlandırılır. Aybastı ilçesi Doğu Karadeniz Bölgesi’nde, Ordu iline bağlı ilçe merkezidir. Canik Dağlarının kuzey yamacındaki Bolaman Çayı’nın kollarından birinin vadisinde kurulmuştur. Fatsa-Reşadiye yolu üzerinde yer alır, Ordu kentine uzaklığı 137 km’dir. Başlıca ekonomik etkinlik tarım ve hayvan ticaretidir. Kuzeyde Fatsa, doğuda Gölköy, batıda Korgan ilçeleri, güneyde de Tokat iliyle çevrilidir. Ordu ilinin dağlık iç kesiminde yer alan Aybastı’nın büyük bölümü Canik Dağlarıyla kaplıdır. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu bu dağların ilçe sınırları içindeki en yüksek noktası Kuşkaya’dır (1.816 m.) İlçenin belirgin doğal özelliklerinden biri de yüksek yaylalarıdır. Bunların en önemlisi 1.350 m. yükseklikteki Perşembe Yaylası’dır. Canik Dağlarını parçalayan çok sayıda dere ve çay da, derin vadiler oluşturmuştur. Ova düzlükleri bu vadilerin tabanlarında yer alır. İlçede temel geçim kaynağı bitkisel üretimdir; fındık, mısır, buğday, arpa, patates ilçenin ticari ürünüdür. Yayla hayvancılığı da ilçe ekonomisinde önemli bir yer tutar. En çok sığır ve koyun yetiştirilir. Yörede linyit yatakları mevcuttur. Kemal Düz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |