Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Tarafı olduğunuz pencerenin size gösterdiği istikamette, gördüklerinizi göremeyen karşı pencere komşunuzun eleştirilerine açık olmalısınız ilkin. Bazen aşırı milliyetçi fanatik, bazen humanizmaya inanan bir ahmak olarak yaftalanmak var bu işin sonunda. Haber akışının bu kadar hızlı olduğu bir dünyada, yaşamakta mı zorlaştı nedir bilmem?.... Haber ve bilgi akışındaki hız kadar, bu edinimlerin hazm edilmesine, sindirilmesine yardımcı olacak kriterler neden geliştirilmez bir türlü? Haa, belki adına uygarlık dediğimiz şey aslında şiddet ve gerilim üreten anlayış kalıplarından büsbütün farklı bir işleyişin adı olsa gerek. Teknolojisi paketlenen, heyecanları ambalajlanan, korku ve umutları pazarlanan, homoeconomicus tarzı yeni bir spesifik türün yaratılmasına ve bu türden algılamaların üretilmesine konu olmak ister miyim acaba? Neyse biz şimdilik şu DW’ ye düşen gündemi yorumlamaya çalışalım; ABD ve Rusya, taraflar arasında 1991 yılında imzalanan START antlaşmasının, yıl sonunda süresinin dolacak olması nedeniyle nükleer silahların sayıca azaltılmasını hedefleyen yeni bir antlaşmayı görüşmek üzere bugün itibariyle 18 Mayıs’ta bir araya gelecekler. Bundan çok kısa bir süre önce Nazi Almanya’sının mağlubiyeti nedeniyle Rusya’da yapılan “ zafer” kutlamalarında Rusya Devlet Başkanı Medyedev’in ülkesindeki nükleer silahların modernize edileceği ve ülkesine yönelebilecek herhangi bir tehdide aynı kararlılıkla karşılık verileceği şeklindeki söylemlerinden sonra böyle bir antlaşmayı kabullenecek olması Rusya’nın Amerikan politikalarının etkisinde kalıp kalmadığının sorgulanmasına neden olmakta. Bu çelişkili durumu “ Rusya ve Dünya Siyaseti” adlı derginin başyazarı Fyodor Lukyanov şu şekilde açıklamakta : “ Gözdağı vermek için şu anda olduğu gibi fazla sayıda füze ve nükleer başlığa gerek yok. Yani bu sayıyı kolayca yarıya indirmek mümkün… Ancak nükleer silahlar tamamen ortadan kalkmayacaktır. Çünkü bunlar, Rusya’nın en büyük güvenlik garantisidir.” Bilindiği üzere, soğuk savaş döneminde ABD ve Rusya, sahip oldukları askeri gücü korumak için önce, ellerindeki nükleer silahların sayısını arttırmayı denemişler bunun sakıncalarını anlamalarından hemen sonra ise 2002 tarihinde Bush ve Putin arasındaki görüşmelerde sayıyı 2200’e çekmişlerdi. Bugün gelinen noktada, Rusya’nın elinde bulunan silahların antlaşma metninde belirtilen sayıdan az olması ve teknolojik açıdan ABD’nin gerisinde kalması, yapılacak yeni antlaşmadan Rusya’nın karlı çıkıp çıkmayacağı sorusunu getirmekte akıllara. Ya da eğer ABD bu anlaşmayı imzalamayı kabul etmezse o zaman zaten sıkıntılı bir süreç yaşamakta olan bölgede ne gibi gelişmeler olabilir? Çünkü bu antlaşma metninin taraflara yüklediği denetimin dışında, süreci kontrol edebilecek her hangi bir başka yaptırımı bulunmamakta Rusya’nın.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aydın Akdeniz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |