..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Aydın Akdeniz




18 Mayıs 2009
Gözümüz Aydın! Sonun da Bölgemiz Nükleer Başlıklı Silahlardan Arınıyor...  
Aydın Akdeniz
1986 yılında Çernobil’de yaşanan nükleer felaket daha dün gibi zihinlerde güncelliğini korurken ABD ve Rusya arasında START antlaşmasının devamı niteliğinde nükleer başlıklı silahların sayıca azaltılmasını ön gören yeni bir antlaşmanın imzalanacak olmasıyla konu tüm dünyada önemini bir kez daha hatırlatarak, ilgili olabilecek tüm platformlarda uzun uzadıya ele alınıp, tartışılacağa benziyor bugünlerde. Konuya muhtemelen ilk önce askeri ve güvenlik stratejisi açısından yer verilecek.


:BDBB:
1986 yılında Çernobil’de yaşanan nükleer felaket daha dün gibi zihinlerde güncelliğini korurken ABD ve Rusya arasında START antlaşmasının devamı niteliğinde nükleer başlıklı silahların sayıca azaltılmasını ön gören yeni bir antlaşmanın imzalanacak olmasıyla konu tüm dünyada önemini bir kez daha hatırlatarak, ilgili olabilecek tüm platformlarda uzun uzadıya ele alınıp, tartışılacağa benziyor bugünlerde. Konuya muhtemelen ilk önce askeri ve güvenlik stratejisi açısından yer verilecek. Oldukça sıcak bir gündemle dolu olan 2008 yılının ardından en az bir o kadar çatışma ve kavgalara gebe olan 2009’lu günlerin yaratacağı korku ve endişe atmosferinde, doğrusu iyi bir malzeme bulunmuş oluyor böylece! Ardından nükleer enerjinin askeri amaçlar dışında kullanımının kar ve zararı konacaktır ortaya. Sayıca azaltılan nükleer başlıklı silahların akıbetinin ne olduğu, bunların nerede ve hangi şartlarda saklandığı sorgulanacak. Belki de bu sorun, bir yolu bulunarak gözlerden saklanmaya bile çalışılacaktır. Nükleer kirlenmenin doğada neden olduğu tahribata geçmiş yıllardan örnekler verilecek, etkisinin binlerce yıl gözlenebileceği, bu nedenle her çeşit biyolojik organizma ve habitatta onarılmaz yaraların açılacağı anlatılacak uzun, uzun. Yukarıdaki bakış açılarından herhangi birine inanarak bunu savunanların işi zor aslında.

Tarafı olduğunuz pencerenin size gösterdiği istikamette, gördüklerinizi göremeyen karşı pencere komşunuzun eleştirilerine açık olmalısınız ilkin. Bazen aşırı milliyetçi fanatik, bazen humanizmaya inanan bir ahmak olarak yaftalanmak var bu işin sonunda. Haber akışının bu kadar hızlı olduğu bir dünyada, yaşamakta mı zorlaştı nedir bilmem?....

Haber ve bilgi akışındaki hız kadar, bu edinimlerin hazm edilmesine, sindirilmesine yardımcı olacak kriterler neden geliştirilmez bir türlü? Haa, belki adına uygarlık dediğimiz şey aslında şiddet ve gerilim üreten anlayış kalıplarından büsbütün farklı bir işleyişin adı olsa gerek. Teknolojisi paketlenen, heyecanları ambalajlanan, korku ve umutları pazarlanan, homoeconomicus tarzı yeni bir spesifik türün yaratılmasına ve bu türden algılamaların üretilmesine konu olmak ister miyim acaba? Neyse biz şimdilik şu DW’ ye düşen gündemi yorumlamaya çalışalım;
ABD ve Rusya, taraflar arasında 1991 yılında imzalanan START antlaşmasının, yıl sonunda süresinin dolacak olması nedeniyle nükleer silahların sayıca azaltılmasını hedefleyen yeni bir antlaşmayı görüşmek üzere bugün itibariyle 18 Mayıs’ta bir araya gelecekler. Bundan çok kısa bir süre önce Nazi Almanya’sının mağlubiyeti nedeniyle Rusya’da yapılan “ zafer” kutlamalarında Rusya Devlet Başkanı Medyedev’in ülkesindeki nükleer silahların modernize edileceği ve ülkesine yönelebilecek herhangi bir tehdide aynı kararlılıkla karşılık verileceği şeklindeki söylemlerinden sonra böyle bir antlaşmayı kabullenecek olması Rusya’nın Amerikan politikalarının etkisinde kalıp kalmadığının sorgulanmasına neden olmakta. Bu çelişkili durumu “ Rusya ve Dünya Siyaseti” adlı derginin başyazarı Fyodor Lukyanov şu şekilde açıklamakta : “ Gözdağı vermek için şu anda olduğu gibi fazla sayıda füze ve nükleer başlığa gerek yok. Yani bu sayıyı kolayca yarıya indirmek mümkün… Ancak nükleer silahlar tamamen ortadan kalkmayacaktır. Çünkü bunlar, Rusya’nın en büyük güvenlik garantisidir.”

Bilindiği üzere, soğuk savaş döneminde ABD ve Rusya, sahip oldukları askeri gücü korumak için önce, ellerindeki nükleer silahların sayısını arttırmayı denemişler bunun sakıncalarını anlamalarından hemen sonra ise 2002 tarihinde Bush ve Putin arasındaki görüşmelerde sayıyı 2200’e çekmişlerdi. Bugün gelinen noktada, Rusya’nın elinde bulunan silahların antlaşma metninde belirtilen sayıdan az olması ve teknolojik açıdan ABD’nin gerisinde kalması, yapılacak yeni antlaşmadan Rusya’nın karlı çıkıp çıkmayacağı sorusunu getirmekte akıllara. Ya da eğer ABD bu anlaşmayı imzalamayı kabul etmezse o zaman zaten sıkıntılı bir süreç yaşamakta olan bölgede ne gibi gelişmeler olabilir? Çünkü bu antlaşma metninin taraflara yüklediği denetimin dışında, süreci kontrol edebilecek her hangi bir başka yaptırımı bulunmamakta Rusya’nın.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hani Üçüncü Dünya Savaşı Çıkacaktı!
Ortadoğu"nun Çizilen Yeni Haritasında Şii Bloğa Karşı Türk - Kürt İttifakı
Primitive Kavramlarda Günü Yaşamak!
Lablace'nin Şeytanı Gözüyle İnsan ve Politika..!
Nev Zuhur Zamane Karunları ve Sudan Petrolü
ve Dünya, Ortadoğu"da Kendi Yalnızlığına Bir Kez Daha Şahit Olurken...
Uçan, Uçurulan, Uçuşturulan Bunca Şey Arasında Uçan Otomobiller...
Asimetrik Körlükte, Doğu Türkistan!
Türkiye İsrail İlişkilerin de "Ayrılık" Sinyali Midir? Görünen..!

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Deist Mentalitenin Öncülleri Olarak Hermetik, Okültik, Panteist Açılımlar
Tolstoy Müslüman Olmuş Muydu?
Recep İvedik'e Sonunda Bunu da Yaptılar!
Tarlaya, İnsan Tohumu Eken Deist Filozof…
Sahne Işıklarının Büyüleyiciliği ve Entellektüellik Arasında İkilem!
Kayıp Barnabas İncil'i Gerçekten Bulundu İse Tarih Bundan Sonra Nasıl Şekillenir?
Sosyokültürel Değişkenliğimizde Coğrafi Bir Etki Olarak Anadolu Gerçekliği

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hisseden Payıma Metafizik Aşklar Düştü [Şiir]
Mihenk Taşı [Şiir]
Mana İkliminde Seyrü Sülukun, Adam da Gaflet mi Bırakır A Gönül! [Şiir]
Aynanın Ötesinde Görünen... [Şiir]
Köşe Kapmaca Oynarken Ayrılık... [Şiir]
Dilemma [Şiir]
Faust ve Pan Arasında, Bir Garip Diyalog..! [Şiir]
Sezonluk Fındık İşçilerinin Hayat Öyküsünden Bir Kesit [Öykü]
İsterik Kadın, Haydi Oradan Sen De! [Öykü]
Kapela [Öykü]


Aydın Akdeniz kimdir?

Yazı vazgeçemediğim bir tutkudur benim için. Vaz geçemediğim, kendimi sorguladığım anlardır, o anlar. Kendimi bulduğum, yaşama anlamını kazandıran o ya da bu şekilde duygu yüklü anlar.

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski, Puşkin, Tolstoy, Goethe, Stendhal, Shakespeare, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aydın Akdeniz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.