Güzellik her yerde karşılaşılan bir konuktur. -Goethe |
|
||||||||||
|
Bu durumda verilen tepkiler elbette yetiştirilme tarzına göre farklılık gösterse de sanırım çoğumuz, gözlerini kapayarak içinden bir an için orada bulunmamayı diler ve makus talihine çaresizce katlanır. Hoş, gerçi bir yandan içimizde bir nebze yenilmişlik hissi uyandırsa da bu tercih öte yandan anlamsız tartışmaların, itişip kakışmaların, ağız dalaşının yaşanmasına fırsat vermemiş olmanın tesellisiyle avuturuz kendimizi. Peki, ya yanılıyorsak Recep İvedik hakkında? O'na olan bakış tarzımızda bir parça kusurcuk filan bulunmaktaysa o zaman mahcup düşerek, ıkıla sıkıla da olsa özür dilememiz icap filan etmeyecek miydi şu " orman kaçkını" kılıklı heriften? Sizi bilmem ama kendi payıma şahsen ben, başkalarının ne düşündüğüne aldırış etmeksizin özür mözür dilemeden çeker giderdim oradan. Ne yani! varlığına katlandığımız yetmiyormuş gibi bir de özür mü dileyecektik bu yabaniden? Recep İvedik, senaryo gereği nereye kadar aramızdan olan gerçek kişilikleri ve hangi sınırdan sonra hayali kimliğine bürünerek rolünü oynayan bir karakterdir, bunun ayrımlarını doğru tespit etmekte yarar var. Çünkü, bulunduğumuz mekanlarda elimizdeki kahve fincanını yudumlarken, filmi yukarıdan itibaren anlatmaya çalıştığım türden bir algılama sorunuyla karşılaşıyorsak o zaman içinde yaşadığımız toplumun bireysel özelliklerini tanımlamada bir sıkıntımız var demektir. Ayrıca, buna gösterdiğimiz tepki ve herşeyden önemlisi de zaman problemiyle kuşatılmış şehirli insanın saldırgan mantalitesi kendisine, şamar oğlanı muamelesi yaparak deşarj olabileceği bir Gulyabani ararken insaf ölçülerinden uzaklaşmaya başladığını fark edememektedir. Recep İvedik karakterinin kırsal alanla şehir yaşamı arasında sıkışıp kalan ve dengeleri kurmada yaşadığı zorlukları traji komik bir şekilde ele alan film üzerine düşündüklerimizi bir sonraki yazıya bırakalım isterseniz. Haa, eleştirilerimizi yaparken maliyet hesaplarını ve kök bulup henüz filizlenmeye başlamış olan yerli film sektörümüzün kaygılarını anlamayı da ihmal etmeyelim sakın! Başkalarının beğenileri üzerinde laubalilik yapmaya hakkımız var mıdır? Bu da ayrı bir konu elbette. Aydın AKDENİZ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aydın akdeniz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |