..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Zamanı gelen bir düşüncenin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz. -Victor Hugo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Yazarlar ve Yapıtlar > Aydın akdeniz




23 Mart 2009
Tolstoy Müslüman Olmuş Muydu?  
Aydın akdeniz
Diriliş, bir solukta okuduğum kitabıydı onun. İnanan insanın psikolojisini entellüektüel birikimiyle ne kadar güzel tahlil etmişti bu romanda. Rus klasizmini bana sevdiren güçlü yazarlardan biri oldu. Arayışları ve hayatı öğretile gelenin dışında sorgulama eğilimi, eserin her sayfasında hissediliyordu. Yalnız, bunlara verdiği cevaplar nedense pek özenilerek, olgunlaştırılarak hazırlanmış gibi gelmemişti bana. Birikimlerini yetiştiği dönemin kültürel zeminine uygun düşen beklentilere feda edebileceğine hiç mi hiç ihtimal vermiyorum. Ama eserin kurgusu Ortodoks inancı içinde bir formül koyuyordu ortaya.


:BCHD:
Diriliş, bir solukta okuduğum kitabıydı onun. İnanan insanın psikolojisini entellüektüel birikimiyle ne kadar güzel tahlil etmişti bu romanda. Rus klasizmini bana sevdiren güçlü yazarlardan biri oldu. Arayışları ve hayatı öğretile gelenin dışında sorgulama eğilimi, eserin her sayfasında hissediliyordu. Yalnız, bunlara verdiği cevaplar nedense pek özenilerek, olgunlaştırılarak hazırlanmış gibi gelmemişti bana. Birikimlerini yetiştiği dönemin kültürel zeminine uygun düşen beklentilere feda edebileceğine hiç mi hiç ihtimal vermiyorum. Ama eserin kurgusu Ortodoks inancı içinde bir formül koyuyordu ortaya. Bir çelişki vardı. Çünkü bana göre probleme çözüm getiren ve bunu yetiştiği kültüre göre ortaya koyan kişi, prensipte bu ölçüler içinde yapar açılımlarını. Örneğin, Dostoyevski’nin Zosima Dede’sinde olduğu gibi mistik bir kahramanın gizemli kişiliğini öne sürerek Alyoşa kimliğinde kilisenin değerlerini işlerdi. Fakat hatırladığım kadarıyla Tolstoy bunu böyle yapmıyor. Evet, kahramanı suçluluk duygusuyla hareket ediyor ve günahlarından arınmak istiyor ama kilisede günah çıkarıp, af dilemek yerine çile çekmeyi tercih ediyor. Şöhret ve serveti önemsemiyor. Halk arasına katılarak mutluluğu çoğunluğun yaşadığı sıkıntıları paylaşmakta buluyor. Feodal yapıyı derinlemesine sorguluyor. Ama akıllı hareket ederek toprak reformunu öne sürüyor. Rasyonel çözümler üretiyor Tolstoy. Hıristiyanlıktaki günahtan arınma için çile çekme anlayışı eserinde var fakat bu klasik anlayıştan uzaklaşarak işlenmiş ve daha arka planda kalmış gibi. İşte onun bu tavrı ya da tercihi üzerinde durulabilir.

Bu suskunluk, onun engin bilgi birikimiyle geldiği noktada kendi insanının değerlerine aykırı düşmek istememesinden mi kaynaklanıyordu? Yoksa gerçekten bir din olarak islamı benimsemişti de bunu gizlemeye mi çalışıyordu? Bunu bilmem imkânsız.

Rusların Müslüman toplumlarla iç içe yaşamaları nedeniyle Müslümanları yakından tanımaları şaşılacak bir şey değil. Ondan kültürel anlamda etkilenmeleri de öyle. Hatta onların Müslüman olmalarına da şaşmamak lazım. Çünkü dinimiz, Cenabı Hakk’ın insanlığa gönderdiği en son ve en mükemmel bir din. Evrenselliği olan bir din. Nice dehalar, tarihin her döneminde İslam’ın cazibesine kapılmış ve Müslüman olmuşlardır.

Kendi tarihimizde Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, İbni Sina, İmamı Maturidi gibi dehalar kişilik ve görüşleriyle dünyanın saygı ve iltifatına mazhar olurken nedendir bilinmez yabancıların dinimize olan ilgilerini abartıyoruz gibi geliyor bana. Onların Müslüman oluşlarında neyin tesellisini arıyoruz anlayamıyorum? Artı ne gibi kazanımlar ekleyebilirler ki bize. Zavallı Leydi Diana’ın o kadar bunalımlı, o kadar çalkantılı bir hayattan sonra teselliyi dinimizde bularak huzura kavuşması o kadar büyütülecek bir şey midir Allah aşkına. İnanmış olanların bir kardeş olarak başımızın üzerinde yeri var elbette, böylesi konularda kişilerin etnisitesine bakılmaz fakat yabancılaşma karşısında da duyarlı olunmalı ve başımız dik olmalıdır. Kendi kültürümüzden, kendi varlığımızdan emin olabilmeli ve bundan gurur duyabilmeliyiz. Tolstoy’un ölümünden önce İstanbul’a doğru yaptığı fakat tamamlayamadığı yolculuğu inşallah iddia edildiği amaçlarca yapılmıştır. Tolstoy bu durumda İnanın pek çok şey kazanmış olacaktır.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: İnancın Tescili
Gönderen: Münevver Saral / , Türkiye
23 Nisan 2009
Bütün bu davranışları; doğuyla batı arasında sıkışıp kalmış, tam anlamıyla ne doğulu, ne de batılı olabilmiş bir toplumun, varlığına bir anlam kazandırabilme adına , doğulu yanını batıya tescil ettirme hezeyanı olarak kabul edebilir miyiz acaba ? Saygılarımla...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Deist Mentalitenin Öncülleri Olarak Hermetik, Okültik, Panteist Açılımlar
Gözümüz Aydın! Sonun da Bölgemiz Nükleer Başlıklı Silahlardan Arınıyor...
Hani Üçüncü Dünya Savaşı Çıkacaktı!
Recep İvedik'e Sonunda Bunu da Yaptılar!
Ortadoğu"nun Çizilen Yeni Haritasında Şii Bloğa Karşı Türk - Kürt İttifakı
Tarlaya, İnsan Tohumu Eken Deist Filozof…
Primitive Kavramlarda Günü Yaşamak!
Sahne Işıklarının Büyüleyiciliği ve Entellektüellik Arasında İkilem!
Lablace'nin Şeytanı Gözüyle İnsan ve Politika..!
Nev Zuhur Zamane Karunları ve Sudan Petrolü

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hisseden Payıma Metafizik Aşklar Düştü [Şiir]
Mihenk Taşı [Şiir]
Mana İkliminde Seyrü Sülukun, Adam da Gaflet mi Bırakır A Gönül! [Şiir]
Aynanın Ötesinde Görünen... [Şiir]
Köşe Kapmaca Oynarken Ayrılık... [Şiir]
Dilemma [Şiir]
Faust ve Pan Arasında, Bir Garip Diyalog..! [Şiir]
Sezonluk Fındık İşçilerinin Hayat Öyküsünden Bir Kesit [Öykü]
İsterik Kadın, Haydi Oradan Sen De! [Öykü]
Kapela [Öykü]


Aydın akdeniz kimdir?

Yazı vazgeçemediğim bir tutkudur benim için. Vaz geçemediğim, kendimi sorguladığım anlardır, o anlar. Kendimi bulduğum, yaşama anlamını kazandıran o ya da bu şekilde duygu yüklü anlar.

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski, Puşkin, Tolstoy, Goethe, Stendhal, Shakespeare, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aydın akdeniz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.