..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamın her anı hakkını ister. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Tuba Unsal




8 Mayıs 2009
Şimdi Mardin'li Çocuklara Ne Olacak..?  
Tuba Unsal
Şimdi Mardin'li çocuklara ne olacak ...?


:AGDC:
Şimdi Mardin'li çocuklara ne olacak ...?

Uzaklarda bir köy...
Bir köyün erkekleri, bir kız uğruna; başka bir köy'de, katliam yapmış.
Ve ardından 44 kişi hayatını kaybetmiş.... i
İlk başta terör olduğu düşünülen katliamın, aynı "soyisimli" kişiler tarafından işlendiği öğreniliyor.
Hem de, köyün 24 yaşındaki imamı, son nefesini verirken, isimleri tek tek söylüyor.

Bu kişiler, hiç birinin sağ kurtulmaması için, ikinci kere o eve dönüyor. Düğün evinden "ölüm evi"ne döndürdükleri yerde, odaları -tek tek- hiç sağ bırakmamak adına, dolaşıyorlar....

İçeride, 70 çocuk...
Saklandıkları yerde, nefes dahi alamadan, "ölüm" korkusu içinde bekliyor...

Tek sağ kalan, onlar...
Tek görgü tanığı, onlar...

Sonrasında, ana-baba ve tüm akrabalarının, kanlar içindeki cansız bedenlerini bulduklarında, çocuk çığlıkları, tüm köyü çınlatıyor...

Bu katliamın sebebi, insanın kanını donduruyor. Elebaşı, sorgusunda, katliamın nedenini şöyle açıklamış:

"O kızı gelin istedik. Onlar kanlımıza verdiler."

Cehalet, töre, gelenek, erkek kültürü, kan davası, korucu sistemi, silahlanma, toprak reformu, nüfus planlaması...

Her şey var...

Hayatları boyu, ağır bir travmanın altında kalacak çocuklara, "Ne gördün" diye soruyor bir gazeteci;
"Annemin ölüsünü gördüm..." Babamım ölüsünü gördüm..." "Ağabeyimin ölüsünü gördüm..." diyen, zavallı çocuğun, gözlerindeki korku ateşi, insanın göz perdesinden ayrılmıyor.

Ne olacak bu çocuklara?
Hem öksüz hem de yetim kaldılar... Bu ağır yükün altından kalkabilecekler mi?
Peki, "düşman" duygular onları beslemeyecek mi?
Onlar da, bir gün bu, şiddetin kurbanı olmayacak mı?

Bir de, öbür tarafa dönelim... Katiller arasındaki "14 yaşındaki çocuğa"...

O ne hisler içerisinde?
Nasıl bir baskı gördü ya da, duygu seline kapıldı da; eline kalaşnikof alarak 44 kişi'yi tarayabildi?
Nasıl birini 'öldürebilme' noktasına gelebildi?

Peki ona ne olacak?

Katil damgasını alnına yazıldı, belki yaş haddinden cezası azalacak... belki ömür boyu hapiste yatacak...
Peki, sonrası...?

Erkek egemen bir ailede, erkek ne derse o olur: Aile baskısı, şiddet, düşmanlık, kan davası, toprak reformu, koruculuk, kız meselesi....

Küçücük çocukları buna alet etmenin sebebi nedir?

Özellikle günümüz kuşakta, kadınların özgürlük isteğinin yükselmesi, geleneksel yapıların çökmesi, göç, dışa açılma, eğitimin artması, evin ek gelir ihtiyacı ve özellikle de televizyonun "başka yaşamlar"ı oturma odasına getirmesi, kadının yüzyıllık prangalarının parçalamasına sebep oldu.Erkeğin asırlık egemenlik tahtı sarsıldı. okuyan, mevkii sahibi olan, para kazanan, akıllanan, boşanma hakkına sahip olan, birlikte yaşayacağı erkeği seçebilen, kısacası; özgürlüğüne sahip çıkan kadınlar gelmeye başladı.

Nişantaşı'nda, bir çöp konteynerında bulunan ve başı kesilerek öldürülen, Münevver cinayetinde de, Güneydoğu'da, okula gönderilmeyen kızın intiharında da, ve Bilgi Köyü katliamında da, "kızların dizginlenme ihtiyacı"nın, asıl sebep, teşkil etmesi söz konusudur.

Aslında bu saydıklarım, bir kadın sorunsalının yanında, "erkek sorunu"nu da, ortaya çıkarıyor.

Kadın temalı cinayetlerin artması, o cinayeti işleyebilen erkeğin vahşileşebilmesinin altında, bu hazımsızlığın yattığı bir gerçek.

Her şeyden öte, bu cinayetleri işleyebilen kişilerin yetim bıraktığı çocukların, hayatları boyu unutamayacakları 'an, beyinlerine kazınmış durumda.

Onları, nasıl hayata tutunduracağız?

1 hafta sonra ülke gündemimiz yine çalkalanacak ve bu çocukları unutacağız
O zaman, onlara ne olacak?

İşte şimdi bu konunun üzerine eğilmemiz gerekmektedir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
1 Mayıs

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gezi Defterimin Prag Sayfası
Bir Söyleşinin Ardından
Hıdrellez
Dumansız Bir Hava Sahası İstiyorum, Ya Siz?
Ankara
Sarı'yı Anlamak
Babam'a
Kaçış
Çocukluğum
Şaşkınlığım Üzerine


Tuba Unsal kimdir?

"Hayatı olduğu gibi kabul eden, Kalbinin derinliklerinde, saklı bir yerler de, 'yazma' tutkusu olan, biri. . . "

Etkilendiği Yazarlar:
...., ...,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Tuba Unsal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.