Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana |
|
||||||||||
|
“Seni, seninle öldürdüm… Bir kibrit çöpü kadar aydınlatırken her şeyi, şimdi sadece sus!” Sokaklarda sayısız hayalini ararken, günbatımı ışıklarıyla kızarırdım. Ağladığımı sanma sevgilim! Yüzüme günbatımı huzmeleri yansıyor, sadece… Seni özlemeye başlayalı çok oldu. İlk buluşmamızdan sonra kaç ay geçti, inan takvimleri eskittim yollarda… —Gelmeyecek misin? Yetmedi mi daha bu ayrılığın kamçılı saatleri, canın hiç acımadı mı? Kendime kalıyorum sevgili! Hayalinden öte bir yerde hüzünlerle kıvrılıyorum, tahta bir bankta… İnan hiç üşümüyorum; korkma ölmem! Daha ne dertler yükleyeceğim heybeme, taşlarla ağırlaştıracağım… “Seni özlemeye başlayalı çok oldu; takvimlereyse artık sözüm yok!” —Şimdi! İçimde bir sen öldürdüm… Hiç kimseye benzemeyen biri; Gecenin rengi kadarsın artık, görünmüyorsun ve tutunmuyorsun. Aslında sen kim bilirlere de pek aldırmıyorsun. Çok mu mutlu olduğunu sanıyorsun… Yanılıyorsun! ( Şu ellerle sana yazıyorum sevgili! Hiç kimseye yazmadığım kadar, hayaline işte! Her şey o kadar küçük ki-kimse suçlu değil; inan hiç kimse benim (aşk) kadar pişman değil!) Gün olur, hüzünleri ısmarlarım yüreğime… Ne sen olursun ne de sesin varlığına bir işaret. Yoksun, olmayacaksın; zaten hiç sevmedin ki-beni anlayamazsın. —Hepsi bu kadar mı? Biliyor musun? İlk defa gözyaşlarım, gözyaşlarıma ağlıyor. Yalan değil! Binlerce damla çaresiz(ce) çırpınıyor işte! Sana “gel” demiyorum, ama “gitmeseydin” içimde öylesine masum kalsaydın… Ne olurdu ki çok mu mutsuz olacaktın sanki. “Yoksun, gelmeyeceksin-çünkü hiç sevmedin ki…” —Sen, diyorum… Anla artık gerisini, yüreğimin sensiz gölgesini… Sevgilim! Beklenmedik ayrılıklara alışıktım. Ama bak, bu sefer çok yalnız kaldım. Ölüm bile beni biçimlendiremez artık. Hayaline varlığını sığdırdığım gül yüreklim! Olmuyor işte! Olmuyor… “Şiirler, şair yaratır sevgilim! Tıpkı sevgi gibi…” Yolun çiçeklerle bezensin, gül yüreklim! Yıllar çabuk geçer… Üzülme, unutursun! Yeminler de harflerden (yetim) kalma değil mi? Yaz bir kenara “tıpkı aşk gibi” sadece sev işte! Sen diyorum… Çünkü sen her şeysin, bunu sende biliyorsun, değil mi? Ellerimde kalan bir tek takvim yaprakları; bu saatten sonra ağlamak neye yarar ki… Hayaline varlığını sığdırdığım gül yüreklim! Olmuyor işte! Görüyorsun; ne yapsam seni unutamıyorum. ( yürek burkulmalarında ki tozlu yazılar–12 ) emre onbey
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © emre_onbey, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |