..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Düşler > M.NİHAT MALKOÇ




7 Ocak 2008
Hazan Hüzün Çeşmesidir  
M.NİHAT MALKOÇ
Hazan ve gece, hayatın hüznü aksettiren gri yanıdır. Bu zaman dilimlerinde hüzün nöbetleri belleğimizi çepeçevre kuşatır. Sonbahar hatıralara neşter vururken, gece; aydınlık ufuklardan göz kırpan umutların önüne perde olur. Söz sükûta teslim olur kızıl şafaklarda.


:BFGE:
M.NİHAT MALKOÇ

     Hazan ve gece, hayatın hüznü aksettiren gri yanıdır. Bu zaman dilimlerinde hüzün nöbetleri belleğimizi çepeçevre kuşatır. Sonbahar hatıralara neşter vururken, gece; aydınlık ufuklardan göz kırpan umutların önüne perde olur. Söz sükûta teslim olur kızıl şafaklarda.

     Hazanla beraber gökyüzünün gülümsemesi, yerini asık ve ekşi bir surata bırakır. Mavilikler diriliğini yitirir gökkuşağında. Boşlukta kaybolur geleceğin aydınlıkları. Acılar, ayrılıklar, kayboluşlar ve ölümler yansır hazanın hüzün aynasına. Dert harmanı göğe değdirir kara başını. Ayaklarımız toprağa değdikçe alnımızın ateşi diner; yüreğin şişi iner.

     Kara bulutlar tuval olur esrik duygularıma. Ben her sonbaharda ölürüm, ölümsüzlüğe kanatlanarak… Kışlar kar olup üzerime yağar. Hüzünler çığ gibi ağırlaşıp ezer cılız bedenimi. Gurbetteki ruhum sılaya varıp hesaba durunca nereye düşer gölgem? Ruhun acılar zincirine yeni halkalar ekleyen hazan, yine yapacağını yapıp hüzün coğrafyamızı karanlığa gömer.

Ah hüzün, gönlümün davetsiz misafiri!… Yüreğimin kapılarını sıkı sıkıya kilitlesem de sonbaharın kanatlarına tutunup bacadan girersin gönül malikâneme. Ne kadar değiştirsem de güzergâhımı, bütün kavşaklarda sana giden yol düşer payıma. Vuslat şiirlerinin üstüne kâbus gibi çökersin. Ama hakkını yemek de istemem, zira ilhamımı beslersin tıka basa.

     Sonbaharın acılı yüzü, yere düşen yapraklarda gösterir derin çizgilerini. Bulutlar boşaltır gözyaşlarını toprağın derin çatlaklarından içeri. Aşk damlacıkları acıklı yüzüyle düşer gönül imbiğinden gamzeli yanaklara. Ateşin damlaların sıcaklığı yakar buz dağlarını bile. Ten erir bir mum misali her gece yarısı sabır nöbetlerinde. Aydınlıklar zor çıkar sabaha…

     Sonbaharda güneş saklar gülen yüzünü ve dost sıcaklığını… Sonbahar yağmurları altında ağlayanların gözyaşları belli olur mu hiç? Kavurucu giryelerle birlikte toprağa düşer mi tenin ateşi? Sevda kervanları varır mı menzile seher vakitlerinde? Hasret terennüm eden şarkılardan bîzâr olur yaralı gönül… Hazanla birlikte kaybettiklerimiz yaz başlarında döner mi geriye? Bekleyiş yerini vuslata bırakır mı dersiniz? Uykusuz geceler sabaha varınca yüreğin acıları diner mi? Yoksa yeni bir intizar nöbeti nâr içine mi düşürür düşlerimizi?

     İlk ve son teşrin doğumla ölüm arasındaki ince çizgiyi belirginleştirerek kaderin kedere dönüşünü hızlandırır. Tecelliler kader aynasına düşünce bizi ellerimizden tutarak solgun hatıralara götürür. Sevgi urganı uçurumun kenarında boğazımıza değil de, bileğimize sarılıp, elimizi kavrarsa hayata tutunmanın doyumsuz hazzını tadarız gönül diliyle. O zaman hazanın hüznü neşeye dönüşür ruhun sermest günbatımlarında. Yaşam bir ganimet olur ömür heybemizde. Buz gibi sabahlarda gönül şöminesinin alazlarında ısıtırız üşüyen duygularımızı. Siyah beyaz fotoğraflar, çocukluğumuzun günahsız atmosferine götürür kirlenen hissiyatımızı. Çocuk düşlerimizin masumluğunda hayata, kaybettiği derin anlamı iade ederiz.

     Her sonbahar yaşlı gözlerim acının resmini çizer uzak iklimlerde bıraktığım sevgi tuvallerine. Tek renk hâkim olur resimlerin gizli diline. Ürpertilerim dağ başlarında çadır kurar, hüzünlerime komşu olurlar. Kanım damarlarımda donmamak için zor dayanır. Yürek talan edilir sevgi ve muhabbet eşkıyalarınca. Destursuzca girilir kalbim haremine. Geçmişimi boyar acemi bir ressam renklerin en siyahına. Anılar gömülür toprağın derinliklerine.

     Zaman akıp gider bir ab-ı hayat misali göz pınarlarımdan. Ağaçların eteklerine düşen sapsarı yaprakları niçin hemen toplar temizlikçiler?... Niçin yaşatmazlar bize hüznün acı lezzetini? Acıları yaşamadan yürek nasıl metin olur? Demiri dayanıklı kılan ateş değil midir?

     Yine bir sonbahar yangınının seherinde düşlerim ve uykularım perişan… Sonbahar hüzün sağıyor sabrın pörsümüş memelerinden. Kentin kaybolan ruhunu bulmak için düşmüşüz yollara… Darmadağın hayaller gecenin saçlarına tutunuyor. Teselli vermiyor dünden arda kalan kırık dökük altın sarısı hatıralar… Endişeler yuva yapıyor belleğimin en tenha köşelerinde. Yapraklarla birlikte neşemiz de düşüverdi çamurlu yollara. Ümitlerse aldı başını gitti açık denizlere… Şimdi sevgilinin ürkek bakışlarında dağılıyor efkârımız…

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Güzel...
Gönderen: Simten K. Ataç / İstanbul/Türkiye
12 Ocak 2008
Kaleminize sağlık, keyifle okudum. Simten K. Ataç http://www.izedebiyat.com/yazar.asp?id=339




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın düşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Âh Hiç Bitmesin Horoz Şekerim!..
Barış En Büyük Sermayemizdir

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölümünün 16. Yılında Türkülerin Efendisi Erkan Ocaklı
beklenen Nesil
Şehadetinin 29. Yılında Batı Trakya Türklerinin Yolbaşçısı: Dr. Sadık Ahmet ve Davası
Vahşet Çağının Vicdanı: Aliya İzzetbegoviç
Anadolu Âşığı Bir Gönül Adamı: Sabahattin Eyüboğlu
Şair Nurettin Özdemir'le Trabzon Lisesinde Bir Gün...
15 Temmuz Gecesi Tankların Önünde Yatan Yiğitler Vardı
102. Sene - İ Devriyesinde 30 Ağustos Zafer Bayramı
Türkçenin Berrak Sularında…
dünden Bugüne Malazgirt Zaferi ve Edebiyatımızdaki Yeri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Senin Olan Sana Gelir (Manzum Reçeteler - 1) [Şiir]
Sen Kurtuldun, Bizler Öldük [Şiir]
Ümmetin Yetimleri [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]
…... Gecenin Kanat Sesleri…... [Şiir]
Derbeder [Şiir]
Sen Hep On Beş Yaşındasın! [Şiir]
Berceste Mısralar - 310 [Şiir]
Zihnimiz İşgal Altında [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]


M.NİHAT MALKOÇ kimdir?

NİHAT MALKOÇ’UN BİYOGRAFİSİ Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak 1970 senesinin 1 Haziran’ında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde hayata “Merhaba” dedi. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı. En büyük emeli iyi bir hukukçu olmaktı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında KTÜ/Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Dersaneye gitme imkânı ve zaman kaybına tahammülü olmadığı için kazandığı fakülteyle yetindi. 1992 yılında okulu bitirdi. İlk göz ağrısı olarak nitelediği Gümüşhane’de beş yıla yakın öğretmenlik yaptı. Her geçen gün öğretmenliği daha çok sevdi. Artık öğretmenliği bir tutku olarak görüyor. Vatan borcunu İstanbul’da Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak onurla yerine getirdi. Bu peygamber ocağında yüzlerce yabancı subaya güzel Türkçe’mizi öğretti. Ankara’da girdiği sınavı kazanarak Akçaabat Anadolu İmam-Hatip Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı. Burada iki yıl görev yaptı. Daha sonra girdiği yazılı ve sözlü imtihanı kazanarak Türkî Cumhuriyetlerden Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a,üç yıl görev yapmak üzere, öğretmen olarak gönderildi. Burada Mahdumkulu Türkmen Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve İlâhiyat Lisesi’nde Türk Dili öğretmeni olarak çalıştı. Yine Aşkabat’ta Türkçe Öğretim Merkezi’nde(TÖMER) bir yıl boyunca değişik milletlerden kişilere Türkçe’yi sevdirerek öğretti. Şu anda Akçaabat’a bağlı Derecik İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktadır. Bugüne kadar,en büyüğünden en küçüğüne kadar onlarca dergi ve gazetede fikrî,edebî,felsefî ve kültürel konularda yüzlerce yazı ve şiir yazdı. Bu yayın organlarından Türk Edebiyatı,Türk Dili,Bizim Çocuk,Çınar,Bizim Azerbaycan,Anadolunun Sesi,Üniversitelinin Sesi,Türkiye,Bizim Okul,Şenliğin Sesi,İnsanlığa Çağrı,Yeni Sesleniş,Gençliğin Sesi gibi dergilerde;Türksesi,Demokrat Gümüşhane,Kuşakkaya,Ortadoğu,Yeni Mesaj,Hergün,Candaş,Edebiyat,Bolu Üçtepe,Akçaabat Yeni Haber,Karadeniz Olay,Hizmet gibi gazetelerde yıllardan beri deneme,makale,fıkra ve şiirler yazmaktadır. “Bizim Okul” isimli kültür,sanat ve edebiyat dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptı. Kültürel organizasyonların çoğunda aktif olarak görev aldı. Sevgi,Dostluk ve Kardeşlik konulu şiir yarışmasında birincilik,Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği Çevre ile ilgili yarışmada birincilik,yine aynı belediyenin düzenlediği “İki binli Yıllara Doğru Trabzon” konulu makale yarışmasında mansiyon,Akçaabat Belediyesi’nin değişik zamanlarda organize ettiği şiir yarışmalarında birincilik,ikincilik,üçüncülük ödülleri kazandı. Karadeniz Yazarlar Birliği kurucularındandır. Halen bu birliğin üyesidir. Bunların yanında elinin altındaki öğrencilere rehberlik ederek ve bizzat örnek olarak,onların da pek çok kültürel yarışmada ödüller almasına zemin hazırlamıştır. İkisi kız,biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek,Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.