Ben bir kuşum; uçtum yuvadan... Artık ben nerede, eve dönme isteği nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Güzel ülkemin halleri de kendine mahsustur. Bu ülkenin vatandaşları hukuk önünde eşit olsa da bazı çevreler kendilerini halktan üstün görürler. Kendilerini birinci sınıf, ötekileri ikinci sınıf vatandaş sayarlar. Bu durum son günlerde daha belirgin olarak görülüyor. Bu çevreler Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olan Abdullah Gül’ü bir türlü kabul edemiyorlar. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Türkiye’yi kaosa sokmak için bazı çevreler fazla mesai yaptılar. Akı kara, karayı ak göstermek için sihirbazlığa soyundular. Neymiş efendim… Abdullah Gül, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olamaz? Niye? Gül’ün eksiği ne? O da bu milletin evladı değil mi? İşte… Ben istemiyorum da ondan. Sen kimsin? Devlet misin? Mahkeme misin? Sen Anayasa mısın, hukuk devletinde esas olan Anayasa değil mi? Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre belirlenmiyor mu kriterler? “Onun eşi başörtülüymüş, başörtüsünü siyasi simge olarak takıyormuş…” Hay Allah, insanlar zahire hükmetmek yerine, niyet okumaya soyundu bugünlerde. Gül, Çankaya’ya çıkmakla bir çeşit meydan okuyormuş kendi gibi düşünmeyenlere… Adam daha koltuğuna oturmadan, hüküm vermeye başladı malum çevreler… Yahu, biraz sabırlı olun, bekleyin, olumsuzluk gördüğünüzde eleştirin. Bugünlerde gazeteciler hiçbir dönemde olmadığı kadar özgür… İsteyen istediğini söyleyebiliyor artık. Bir gazeteci kalkıp Meclisin seçtiği bir Cumhurbaşkanını, sırf kendisi gibi düşünmediği için reddediyor. Halkı küçümseyerek “O karnını kaşıyanların Cumhurbaşkanı” diyebiliyor. Böyle bir tavır içine giren bir gazeteciye ülkenin başbakanı cevap verince yer yerinden oynuyor. Başbakana karşı sert ve geçilmez bir blok oluşturuyorlar. Yaygara kopuyor: “Efendim basın özgürlüğü sınırlandırılıyor…” Sen başbakana ağzına geleni söyleyebiliyorsun. Sonra da basın özgürlüğünün yokluğundan şikâyet ediyorsun. Bu ne çelişki… Bundan daha büyük bir özgürlük olabilir mi? Bu ülkede sağduyu sahiplerinin delirmesi işten bile değil. İnsanlar gözüne baka baka, hatta sırıta sırıta yalan söylüyorlar. Daha sonra da yalan söyleyen kendileri değilmiş gibi “Doğrucu Davut” kesiliyorlar. Bekir Coşkun denen yazar bir zamanlar inançlı kesim hakkında demediğini bırakmıyordu. Demirel’in bir konuşmasından yola çıkarak başörtüsü mağdurlarıyla dalga geçen, onlara “Develere binip Arabistan’a gidin.” diyen de ondan başkası değildi. Bu mu insan hakları havariliği, bu mu çok seslilik?... İnsanlar niçin bir kez olsun aynaya bakmazlar…‘Gül benim cumhurbaşkanım olamaz’ demek ne anlama geliyor? AKP sempatizanlarından birisi de Ahmet Necdet Sezer için böyle bir şey deseydi Bekir Coşkun’un tepkisi ne olurdu? Acaba ona da böyle hoşgörüyle muamele ederler miydi? İşgal ettiği köşesinde yıllardan beri mütedeyyin kesimlere hakaretler yağdıran, başörtülü hanımları “Ulusal Salak” olarak nitelendiren böyle bir yazarın basın ahlakının neresinde durduğu sorgulanmalıdır. Bunu yapacak olan da basının tarafsız kalemleridir. Adam şimdi de köşesinde insanlarla alay ediyor. Arkasındaki güçlerden hız alıyor. Sorsanız ona, en büyük vatansever kendisi, mangalda kül bırakmaya hiç niyeti yok… Yıllardan beri köşesinde unutulan adam, bir cümleyle kahraman oldu. Meğer Türkiye’de kahraman olmak ne kadar da kolaymış. Demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden söz edenlerin, bu kavramları ağızlarında sakız haline getirenlerin tek taraflı bakışları insanı çileden çıkarıyor. Bu ülkede ne zaman sağduyu kazanacak? Haklılar ne zaman güçlülere karşı galip gelecek? İnsanların tutarsızlıkları ve tarafgirlikleri bizleri türümüzden soğutuyor. Bir gün hak ve hakikat galip gelecek elbet… Buna inanıyoruz. Fakat bu hayırlı değişim ve dönüşüm yakın zamanda görülecek gibi değil. Son sözüm şu: “ İsteseler de istemeseler de Gül, herkesin cumhurbaşkanıdır.” Gül gibi Cumhurbaşkanı olacak Abdullah Gül… Milletimize hayırlı olsun.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |