Yaşamım boyunca, ondan birşey öğrenemeyeceğim kadar cahil bir adamla karşılaşmadım. -Galilei |
|
||||||||||
|
Yokluğunda genişledim / hiç olmadığım kadar yok oldum... yanılgılar da kaldı yitik hayallerim ; hiç kimsenin haberi olmadı . tüketilen bir bedenin içerisinde öylesine tutuklu kalışımın bir sebebi olmalıydı ... bedeli yokluktu , yokluğundu... Yokluğuna savruldum , kayboldum . yaşam sürecinde kalan unutulmuş anlardan çok avutulmuş yıllar oldukça ; rüzgarlara bıraktım masum umutlarımı ; hiç olmadığım kadar varlığından yokluğuna kaydım... ben bu yaşam oyununa hiç alış(a)madım... Yokluğuna vuruldum ; kimseler acımı duymadı , inan hiç kimseler kurşunumu çıkaramadı. Artık yokluğuna alışmalıyım değil mi ?.. “yokluğun, varlığına kavuşmak için ödediğim en ağır bedeldir... hayalin avutmaz artık.” Yokluğunun bir başka adıdır ; kendime kalışlarım , yanılışlarım... bir sıcak kahve yudumlarken içimden akan senin hasretliğindir ; çaresizliğimin çırpınışıdır... artık anlamalısın ; varlığından öte yokluğun felakettir... içimde dirilmelisin ! Yokluğunu , yokluyorum... yanaklarımdan süzülen yağmur damlacıklarına tutunuyorum . düşüyorum ! pırıltılı sözcüklerle gel(e)miyorum ; yokluğundayım , çokta sevin(e)miyorum... “ dudak kıvrımlarında adını sayıklıyorum... defalarca / hayaline saldırıyorum...” Yokluğunla boğuşuyorum... her gece tükenmeyen sancıların girdabında çoğalıyorum. anlıyorsun değil mi ? yakıcı yokluğuna bir kibrit çöpü daha ekleniyor , yanıyorum... gözlerimi sende açıyorum ; artık yeter sevgilim ! yokluğuna dayanamıyorum... Yokluğundan da uzaklaştım ; artık boşluktayım ,savunmasızım... hani bir kere gelsen , hani yalanda olsa bir gülsen... ömrümü sererdim ayaklarına ; bütün yıldızlardan taç yapardım . yalan(ım) yok ! korunmasızım ; başım dönüyor... tutunamıyorum hiçbir şeye . “ sen beni nerden bileceksin... benden çok varlığına , yokluğun ağlıyor !.. ” ...yokluğunda bir seher vaktindeyim ; her şeyin bir o kadar uzağında peşine takıldığım her rüzgarla savruluyorum . takıldığım her dikensiz gül kokunla bezenmiş , umarsızca alay ediyorlar... söylesene ey sevgilim ! suçum neydi benim... ...varlığına kavuşmak adına , yokluğuna daldım ... affet sevgilim , olmadı ! yapamadım ; anlayacağın kaybettim... zor...çok zor anlayacağın / ama boşver anlama sen yine de , yokluğun , uzun bir sessizlik gibi... çöküyor ya gecelerime , inan gündüzleri unutuyorum ; bastığım zeminler yokluğunu anlatıyor , kazımışım bir kere yüreğime varlığını /olmuyor yokluğunla hiç mi hiç yaşanmıyor... ( yürek burkulmalarında ki tozlu yazılar-5 ) emre onbey
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © emre_onbey, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |