..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Deney, herkesin hatalarına verdiği addır. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Talan Ayşe




10 Ağustos 2007
Yıldızlar Gece Gelir  
Talan Ayşe
Birini sevmek zalimce bir şeydir. Tutkudan gözünüzü kör eden o vahşi duyguya elinizi verip de nasıl bir bedenmiş gibi kalabilirsiniz. Artık bir suret olmak ya da zalimlerden zalim olmaktır elinizdeki, ne elinizdekiyle mutlu olacaksınızdır, ne elde edemediklerinizle.


:AIIJ:


     Bir yerlere saklanmış bir hayat…



     Kendini bilmez duyguların şuursuzca savaşıydı benimki. Neden sevildiğimi biliyordum ve ne yazık ne kadar sevildiğimi…

     Kendini pervasızca başka yüreklere hibe etmiş bir bedeninde, iflas bayrağını çektiği olurdu, tıpkı onun gibi. Biri ne ya da birilerine ait olmayı kolay sananlar ödedikleri bedelleri ancak düştükleri çukurlarda debelenirken fark edebilirler. Buda bir hayat dersidir.

     Benim bildiklerimi bilmeleri için benim yürüdüğüm o yollarda eskitmeleri gerekiyor pabuçlarını, o pabuçlar ki, defalarca pençe yapılmışlardır, ki o pençeler, aslandan yedikleri ilk darbede değildir.

     Birini sevmek zalimce bir şeydir. Tutkudan gözünüzü kör eden o vahşi duyguya elinizi verip de nasıl bir bedenmiş gibi kalabilirsiniz. Artık bir suret olmak ya da zalimlerden zalim olmaktır elinizdeki, ne elinizdekiyle mutlu olacaksınızdır, ne elde edemediklerinizle.

--------------------------------


     Bir sabah, geçmişin köhne verandasında, gene geçmişin özlemiyle uyandı adam! O bile bilmiyordu bu kadar özlediğini. Saçlarını tarayıp aynadaki aksine baktı şaşkın gözlerle, saçlarında beliren kırları görmekten mutlu olmadı ilk kez. Düşündü, bu anı ölümsüzleştirmek için ne yapılabilirdi, veranda kah kağıt yığınları, kah aldanışlar, kah öfke nöbetleriyle doluydu, eğilip yerden aldığında en kısa mutluluğunu, gözleri bulutlandı, gözlerindeki bulutların görmesini engellediği, kısacık bir nottu.

     Ufukta beliren hiçbir şey yoktu bu sabah. Karanlığın aydınlıkla oynaştığı saatlerdi hepsi bu. Çekirgelerin çalıların arasında söylediği şarkıları bile özlemişti adam. Bir bütün olmak için çabaladıkça, olsa olsa bir yarımlık gibi buluyordu kendini. Öyle bir yarımlık ki, yakında bir çeyreklik olduğunu anlaması işten bile değildi.

     O veranda, annesinin söylediği ninnilerle doluydu, sanki daha dün emzirdiğinde onu, göğüslerinden ona akıttığı umut fışkırıp, içindeki boşluğu dolduruvericekti. Açtı adam, hiç doyurulmamış gibiydi.

     Her seferinde biraz daha büyüttüğü hayal kırıklıklarına bir yenisini eklemek için mi bu verandadaydı?

     Sanmıyordu!

     O vakit neden böyle bir gündü avucundaki?

----------------------------------


     Biz biliriz, yani neden hep yenik gezdiğimizi. Uğrunda ölmeye yada yaşamaya değer hiçbir şey bulamayanlar, hep yeniktir zaten.

     Vicdanlarımızın kendine yalan söyleyip bir güzel uyuttuğu gecelerde, günlerimize hep aynı sarhoşlukla başlarız.
     Kendimize umutlar ısmarlarız, garsonları hep severiz, hiç itiraz etmedikleri için. Ayrılıkları onurlu buluruz, en az zararla kurtulmanın yolu budur diye. Çırpındıkça örümcek ağına düşmüş sinekler gibi, ne ağdan fayda vardır ne sinek severlerden!

     Vebalı aldanışların, karantina altına alındığını sananlarda aldanır, en büyük yalanda “bir daha sevmem” diyenlerin söyledikleridir.


------------------------------------

     Veranda sabahki kadar cezbetmiyordu şimdi onu. İçini yakıp kavuran sorularla baş edecek kadar dinç bulmuyordu kendini. Başına üşüşüp duran karasinekleri de iğrenç buluyordu, oldum olası uçan kanatlılara karşı bir antipatisi vardı zaten. İçeri geçip kütüphaneye daldı. Rafların arasında çocukluğunda okuyup durduğu bir kitap takıldı gözüne. Neden aynı kitabı on kez okuduğunu bilmiyordu, ama her satırında ruhundaki, yarıklardan içeri sızın ışık huzmeleri için değerdi buna. Yine aynı satırları okumak için yanıp kavrulduğunu hissetti, içindeki karanlığın son bulmasını istiyordu, artık günışığına hasret kalmaktan yorulmuştu adam.

     Sigarasını yakarmış gibi yaptı, bu illeti bırakmak için gelmişti belki de verandaya. Sallanan sandalyesine oturdu. Uzunca bir süre kalkmaya niyeti yokmuşçasına kaykıldı bedeni. Sinirlerinin gergin olduğunu ellerinin titremesinden anlayabiliyordu. Parmağındaki yüzüğe takıldığında gözü, birden çıkarmak için garip bir istek duydu, ama vazgeçti, verilmiş bir sözü olmamasına rağmen, kendini bir hain gibi hissedeceğini biliyordu. Kim bilir belki buda ezberletilmiş bir duyguydu…

     Rafların bu kadar tozlu olması oldukça uzun zamandır buralara uğramadığının bir göstergesiydi. Kitapsa; bugün alınmış gibi parlıyordu. İçindeki istek daha da yoğunlaştı ilk sayfada yazılı yazıyı unuttuğunu o an fark etti, kimin yazdığını hiç söylememişlerdi oysa....

     Kısacık bir nottu, siyah kalemle ve oldukça itinayla yazılmıştı,
     
     “Sen umutlarını yeşert, gökyüzü her zaman mavi, yıldızlar hep gece gelir”

     Gözlerimin ne zaman dolduğunu, ya da bunca gözyaşını nerede sakladıklarını hiç bilmiyorum.

     Aktılar…
     Aktılar…
     Aktılar…


---------------------------------



     Vakit, gitme vaktine beş kala, uğrunda yaşamaya ya da ölmeye değer ne varsa toplayıp dolduruveririz güle güle bavulumuza. Ağırlığına aldırmadan ne kadar yükümüz olursa olsun, bir parça daha, bir parça daha deyip alıveririz yanımıza. Sırtımızın kamburuna aldırmadan aldığımız ne ilk nede son yüktür bu. Ama öğretilenler bir yana kulaktan dolma bildiklerimiz bile bu yükün taşınmaya değer olduğunu söyler. İç sesimiz bazen dünyanın çığlıklarını bastırırken şarkılar tutarız unutmak istemediklerimiz için, yeri doldurulmasın diye kapısını kapattığımız göğüs kafesimiz bir yana:

     En son gözlerimizi kaparız; içinde hapsettiğimiz ne var ne yoksa alıp götürmek için.




TALAN AYŞE KANCA




























Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gitmek
Teninden Aşağıya Kayıp Gider Hayat
İyi Bölünmeler
Parmak Aralarımız

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sıyırdım Ruhumu Bedenimden
Dalgaları Sevmek
Yüreğiyle Bakar Kadın
Erguvan Ağaçları
Ölü Vakitler Biriktiriyorum
Zamanların Gölgesi
Bahcıvan
Kumsaldaki Çakıltaşları
Aklımı Vuruyorum
Peri Kızı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ölümlere Müjde Çiçeği [Şiir]
Düş Agacı [Şiir]
Zırvalarsam Aşktandır [Şiir]
Aşk'a Dalacaksın [Şiir]
Aklar Düştü Satırlarıma [Şiir]
Hüzne Boyandı Hayat [Şiir]
Hayal Tarlaları [Şiir]
Zırvalarsam Aşktandır [Şiir]
Gülkurusu Akşamlar [Şiir]


Talan Ayşe kimdir?

20 Yıldır edebiyatla ilgileniyorum. Bazı yerel dergi ve gazetelerde yazılarım yayınlandı. 2003 yılında "Şarkısı çalınmamış sevdalar "adında bir şiir kitabı çıkardım, ayrıca Sarissa yayınlarından çıkan bir "Ortak Kitap" çalışmam var. www. turkiyeninsitesi. com da yazarlık yapmaktayım


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Talan Ayşe , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.