Düşünce dilden, dil düşünceden doğar. -Platon |
|
||||||||||
|
KUMSALDAKİ ÇAKILTAŞLARI Erit beni, kaybolanları olmamış say, kırık bir saz için kopardığın yaygarayı beni kaybettiğinde de tekrarla, böylece ederim ortaya çıksın. Haspel kader bulduklarını sana armağan edilmiş sayma, bugün seni bulanlar yarın beni de görmezden gelmez elbet. İncindiğini söylüyorsun, neden? Üçle topla sekizle çarp ve böl kalanlarımı… Her pencere aynı manzarayı sunmuyor biliyorsun, dün çekirdek çitliyordun, bugün kabuklarını topluyorsun, aynı zevki aldığını söyleme, tükettiklerinden arta kalanlar yorar insanı. Belden aşağı vurma, şike yaptığın gün gibi ortada, edebinle yap ne yapacaksan, dünyaya ayak uydurmak seni insanca yaşamaktan alıkoymasın, dün dim dik karşısında durduğun değerlerin için ezil, ancak o zaman göründüğün ve olduğun gibi kalacaksın. Evvel zaman kalbur zaman içinde diyerek büyütüldük biz, analarımızı gözümüzden sakındık, babalarımıza boyun eğdik, ,içimizdekini uyuttuk masallarla. Ödediklerin için hayıflanmak sana yakışmıyor, kendine baktığında ne görüyorsun onu söyle, bırak dünyanın gördüklerini, hepsi bir yanılsamadan ibaret. Var olduğunu ispatlaman için sonsuzluğu tutmalısın, avuçların yanana dek bırakma hayatı, er ya da geç pes edeceksin. Ölümsüzlük bile can sıkıcı olabilir bazen, yaşadıkların sıradanlaşır, ölüm merak edilir, gidenlerin ardından yas tutmak bir yana, hiç gidememek yakar canını. Pislik gibi hissediyorum kendimi diyorsun, “pöh” diyorum sana, yüzüne baktıkça barbi bebekleri anımsatan sen mi söylüyor bunu? Sana pislik nedir anlatmalıyım, parçalanmış cesetler görüyorsun ekranda, kandan yüzü görünmeyen bir canlı, adına insan denecek tutar yeri kalmamış, gözlerinde ki son ferle, elini tutan bir yabancıla sarılmış, umut kırıntıları var yüreğinin kuytularında, pislik dediğinse, elinde uzaktan kumandası, hayatı zaplıyor, aldığı keyif bir yana, dudaklarını kenarında beliren o gülümseme, karanlık, adı umarsızlık çünkü. Nicedir başım dik gezemiyorum, eğildikçe eğilesi geliyor insanın. Gördüklerim sevdiklerime miras bırakmayı düşündüklerimse, şimdiden özür borçluyum sana. Yanımdan çekil, ellerim şimdi daha da kirli, tutma. Öpülsün diye uzattıysan dudaklarını artık hiçbir hükmü yok, tavan arasındakiler bile daha evladır sana kalacaklardan. Kirlilik oranı nefes almanı bile engelleyebilir, kendine yaşamaktan yorulmayacağın bir yarın seç, benim yarınlarıma ortak olmak zorunda değilsin. Seçtiğim yollar senin düşlediğin kadar taşsız değil. , Bırak kumsaldaki bütün çakıl taşlarını, kendini, dünyanı en elzem şeyi farz etsin, denizanalarına hürmet et, çiçekleri koparmadan sevmeyi dene, en aşağı beş kez aşık ol, altıncıda evlen, yedinciyi aklından bile geçirme. O bulduğun altıncı var ya, hani bütün evren uğraşıp didinse, onsuz kendini yarım hissetsin, kızdığında gamzeleri ele versin kendini, saçlarını okşadığında gözlerinde beliren yaş, mutluluktan olsun, boş vermekten korksun, bir gün boş verilirim diye. Hani o altıncı var ya, Titretsin içindeki her bir hücreyi! Talan Ayşe Kanca
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Talan Ayşe , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |