Umutlar, tersine çevrilmiş anılardır. -Anonim |
|
||||||||||
|
Bu insanlar da Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarıdır tabi ama düşünmeden benim malıma zarar vermektedirler. O çiçeklerin, çimenlerin, ağaçların parası benden çıktıysa o benim malımdır. Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü paramı harcamakta pek cömert davranmış. 3 trilyona parkın ortasından duvar geçirip, kapısına kilit vurup, kimlerin yararlanacağı bilinmeyen bir Padişah bahçesi yapmışlar burada. Öğrendiğime göre dinci partilerin başını örtmeyen pek tanınmış bir kadın üyesinin kocası zengin olmuş bu bahçeden. Tanesi 10 milyardan 10 tane çardak (ev değil) yapılmış olsa bu paranın otuzda birine yetişiriz ki o kadar da çardak yok bahçede. Bildiğim kadarıyla orada bir de futbol sahası vardı. Şimdi insanlar oynayacak yer bulamadıkları için gidip gene kıyıda, çimlerin üzerinde top oynuyorlar, çimleri kelleştiriyorlar. Bu bahçeye kimler geliyor? Belli değil. Hafta sonları pijamalı adamlar gelip ateş yakıyorlar. Büyükşehir Belediyesi oy uğruna bu adamlara göz yumuyor. Kadıköy halkı onlara oy vermediği için aynı zamanda Kadıköylülere nefret besliyorlar. Bunun en iyi örneği Caddebostan’da toprak yığma alanı olarak kullanılan sahil şeridi. Kadıköy Belediyesinin gücü yetmedi. Ancak Kaymakamlığın zoru ile o toprak oradan kaldırılabildi. Şimdi kahverengi bir leke olarak duruyor. Hiçbir çalışma yok. Göztepe parkı Padişahlık mekanizmasını incelemek için çok ilginç ve elverişli bir yer. Başka yer yokmuş gibi iş makineleri park içinde duruyor. Çocuk bahçesinin bir metre ötesinden kamyonlar geçiyor. Çocuklar kaydıraktan kayıp yola iniyorlar. Yapı yapılmasının yasak olduğu parkta bir de gecekonduya benzeyen bir lojman veya idari bir yapı var. Fidanlık da burada. Şu sıralar Bağdat Caddesi tarafına bir temel atıldı. Bakalım altından ne çıkacak. Adamlar o kadar iyi çalışıyor ki, kıyıda harcanan paralarla bir mahalle aydınlatılabilirdi. Abartıyorum ama neredeyse iki metrede bir dikilen elektrik direkleri bir direk tarlasını andırıyor. Ama kırılan direk yerine konamıyormuş, ışıklar yanmıyormuş, bu ışıksızlıktan yararlanıp tinerciler ve kıyıda içki içip şişeleri kıranlar, oturma yerlerini kayalara, kumlara yuvarlayanlar, kıranlar varmış, hiç önemli değil. Geçen yıl fidan durumundaki ağaçları bir budadılar, bu yıl neredeyse tamamı kurudu. Zaten bir kısmı yığılan toprağın altında kalmıştı. Bu kadar sorumsuzluk, bu kadar vurdumduymazlık, bu kadar başıboşluk nasıl oluyor? Biri bana bunun açıklamasını yapsın. Yok mu bu adamlara dur diyecek bir yetkili? 15.Mayıs.2002
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |