..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlar, tersine çevrilmiş anılardır. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Mehmet Sinan Gür




15 Mayıs 2002
Padişah Bahçesinde (Göztepe Parkı) Pijamayla Keyifli Saatler  
Mehmet Sinan Gür
Padişahlıkla dışarıya pijamalı olarak çıkmak arasında gidip geliyoruz. Ne hoş bir kültür :).


:BCJH:
Bir takım vatandaşlarımız eski adıyla Göztepe Parkı olan yeşillik alanda Pazar günleri piknik tüplerini getirip genellikle pijamalarıyla keyif yapmaktadırlar. Onlar çok mutlu oluyorlar bu durumdan tamam da bıraktıkları pisliği daha sonra kim temizliyor? Yalnız piknik tüp olsa iş tehlikeli boyutlara varmamış olur. Ama paralarımızla dikilmiş ağaçların, çiçeklerin yanında, çimenlerin üzerinde ateş yakıp et ve balık kızartıyorlar. Afiyet olsun da, ya bir yerler tutuşursa? Bu durumlar biraz piknik denen şeye benziyorsa da buna piknik denemez. Çünkü her şeyin bir düzeni vardır. Kent içinde, orta yerde ateş yakılmaz.

Bu insanlar da Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarıdır tabi ama düşünmeden benim malıma zarar vermektedirler. O çiçeklerin, çimenlerin, ağaçların parası benden çıktıysa o benim malımdır. Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü paramı harcamakta pek cömert davranmış. 3 trilyona parkın ortasından duvar geçirip, kapısına kilit vurup, kimlerin yararlanacağı bilinmeyen bir Padişah bahçesi yapmışlar burada. Öğrendiğime göre dinci partilerin başını örtmeyen pek tanınmış bir kadın üyesinin kocası zengin olmuş bu bahçeden. Tanesi 10 milyardan 10 tane çardak (ev değil) yapılmış olsa bu paranın otuzda birine yetişiriz ki o kadar da çardak yok bahçede. Bildiğim kadarıyla orada bir de futbol sahası vardı. Şimdi insanlar oynayacak yer bulamadıkları için gidip gene kıyıda, çimlerin üzerinde top oynuyorlar, çimleri kelleştiriyorlar. Bu bahçeye kimler geliyor? Belli değil. Hafta sonları pijamalı adamlar gelip ateş yakıyorlar. Büyükşehir Belediyesi oy uğruna bu adamlara göz yumuyor. Kadıköy halkı onlara oy vermediği için aynı zamanda Kadıköylülere nefret besliyorlar. Bunun en iyi örneği Caddebostan’da toprak yığma alanı olarak kullanılan sahil şeridi. Kadıköy Belediyesinin gücü yetmedi. Ancak Kaymakamlığın zoru ile o toprak oradan kaldırılabildi. Şimdi kahverengi bir leke olarak duruyor. Hiçbir çalışma yok.

Göztepe parkı Padişahlık mekanizmasını incelemek için çok ilginç ve elverişli bir yer. Başka yer yokmuş gibi iş makineleri park içinde duruyor. Çocuk bahçesinin bir metre ötesinden kamyonlar geçiyor. Çocuklar kaydıraktan kayıp yola iniyorlar. Yapı yapılmasının yasak olduğu parkta bir de gecekonduya benzeyen bir lojman veya idari bir yapı var. Fidanlık da burada. Şu sıralar Bağdat Caddesi tarafına bir temel atıldı. Bakalım altından ne çıkacak. Adamlar o kadar iyi çalışıyor ki, kıyıda harcanan paralarla bir mahalle aydınlatılabilirdi. Abartıyorum ama neredeyse iki metrede bir dikilen elektrik direkleri bir direk tarlasını andırıyor. Ama kırılan direk yerine konamıyormuş, ışıklar yanmıyormuş, bu ışıksızlıktan yararlanıp tinerciler ve kıyıda içki içip şişeleri kıranlar, oturma yerlerini kayalara, kumlara yuvarlayanlar, kıranlar varmış, hiç önemli değil. Geçen yıl fidan durumundaki ağaçları bir budadılar, bu yıl neredeyse tamamı kurudu. Zaten bir kısmı yığılan toprağın altında kalmıştı.

Bu kadar sorumsuzluk, bu kadar vurdumduymazlık, bu kadar başıboşluk nasıl oluyor? Biri bana bunun açıklamasını yapsın. Yok mu bu adamlara dur diyecek bir yetkili?

15.Mayıs.2002



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş
Anlaşmazlık Komedisi
Kadınların Korkulu Rüyası: Çarşaf ve Türban
01 09 Demokrasi Kavgası

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu
Cola Turka Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.