..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
En büyük mutluluk ve en büyük sıkıntı anlarında sanatçıya gereksinme duyarız. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Türkiye > Funda BİLGİLİ




13 Nisan 2007
14 Nisan Bir Ulusun Kendinin ve Gücünün Farkına Vardığını Gösterdiği Gün Olacak!  
Funda BİLGİLİ
Ben orada olacağım; çocuklarımı ve eşimi de alarak yanıma. Çocuklarımın Türk olmanın gücünü şimdiden hissetmelerini ve görmelerini istiyorum. Bunu şimdiden çok iyi bilmeliler ki yarın aynı tuzaklarla karşılaştıklarında kendilerinin farkında olsunlar. Dün ve bugün yarını yaratacak. Yarın bir dönüm noktası olacak. Çünkü gücün, inancın ve farkındalıkların şekillendirdiği bir topluluğu hiçbir şey durduramaz. Cumhuriyet için, Atatürk için bir zafer günü olacak yarın!


:BAFC:
14 NİSAN BİR ULUSUN KENDİNİN VE GÜCÜNÜN FARKINA VARDIĞINI GÖSTERDİĞİ GÜN OLACAK!


14 Nisan bir dönüm noktası olacak Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in çocukları için. Yarın büyük bir kitle tek yumruk olacak Tandoğan Meydanında. Cumhuriyete ve değerlerine sahip çıkacaklar. Ama bence asıl önemli olan böylesi büyük bir kitleyi bir araya getirmeyi başaran neden değil, en sonunda bu kadar insanın kendinin ve gücünün farkına varmasıdır.

     Asırlar boyunca boyun eğmeyi olgunluk, sessizliği asalet, kabullenmeyi doğal gören bir topluluğun parçası olduk. Fazlaca sesini çıkaranlar küçümsendi. Hakkını arayana yüzsüz gözüyle bakıldı. Ezmektense ezilmenin yeğ olduğu bir anlayış benimsendi. Kaderci bir yaklaşım esir aldı koca bir toplumu. Sadece Atatürk; gerçekten ender insanın sahip olduğu o müthiş liderlik yeteneği ile sıyrılmasını sağlamıştı insanların bu ürkek kişiliklerinden. Nelere sahip olduklarını, neler yapabileceklerini onlara hatırlatan bir lidere ihtiyaç duyuyordu insanlar. Doğru örgütlendikleri zaman neler başarabileceklerini Kurtuluş Savaşı ile dünyaya ispatlarken; bence en önemlisi kendilerine de ispatlamışlardı. Yitirdikleri özgüven daha da büyüyerek geri dönmüştü. Bir kez güçlerinin farkına varınca nasıl da çorap söküğü gibi geldi gerisi. Zafer sadece ona inananlara sunulan zarif bir armağandır. İnanmayan sahip olamaz. Öğrendi bu ulus. Her şeyin inanmakla, kendine inanmak ve kendinin farkında olmakla başladığını öğrendi…

     İnsan hafızası ne yazık ki zamana çok kolay yeniliyor. Hele tehdit unsuru sahneden çekilir gibi oluyorsa çok daha kolay oluyor temkini elden bırakmak. Tarihe gücü ile imza atan bu ulus; tatlı bir rehavete kapıldı yıllar içinde. Tekrar eski günlerine dönüverdi. Sürü psikolojisi girdi yine devreye. Sessiz, sakin öne eğilmiş başlar ile sorgulamadan yürümeye başladılar yeniden. Birileri onların yerine çiziyordu nasıl olsa yollarını. Ne gerek vardı ki fazlaca irdelemeye yolun özelliklerini? Düz bir yerde yürüdüklerini zannederken sapmışlardı aslında onlara bu güne getiren değerlerle çizilmiş doğru yoldan. Şeritler karışmış, engebeler üzeri özenle örtülü laflarla maskelenmiş, her şeyin yolunda olduğuna inanan insanların rutin yürüyüşüne indirgenmişti yaşam. Bir insanın hayatındaki en tehlikeli dönemeç kendinin farkına varmayı bıraktığı dönemeçtir. Bir ulusun parçası olan ne kadar çok insan bu dönemeçteyse; o ulusa dair gelecek o kadar tehlikede demektir. Uçuruma yuvarlanmaya ramak kalmasının en net halidir bu durum. İşte Türkiye tam bu noktadaydı kısa bir süre öncesine kadar. Silkinmek, dünyayı yeniden gerçek haliyle görebilmek gerekiyordu. Tehdit gitgide büyüyordu. İçten içe oyulan bir düzenin içinde akıyordu yaşam. Ellerinden alınmaya çalışılanın ne olduğunu görebilmek gerekiyordu gerçeğin gözleriyle. Bir şey olmaz zannedilen durumlarda aslında çok şeyin hatta her şeyin değişebileceğini anlayabilmek için düşünsel kapılarının açılması gerekiyordu beyinlerin. İnsanlar demokrasinin güvenli şemsiyesini üzerlerinde zannederken aslında şemsiyenin gölgesinde olduklarını fark ettiler Sivil Toplum Örgütlerin duyarlı uyarılarıyla. Sağlam bir zeminde zannederken bedenlerini; aslında toprağın an be an kaydığını fark ettiler ayaklarının altından. Yüreklerinin bir yerlerine gizlenmiş olan değerlerini, inançlarını yeniden ortaya çıkarmanın gerekli olduğunu anlamaları için durumun vahametini de anlamaları gerekiyordu. Cumhuriyet, laiklik; üzerlerinde yaşamlarını oluşturdukları en önemli yapıtaşları yavaş yavaş alınıyordu ellerinden. Çaba harcanması gereken hiçbir şey bir anda gerçekleşmez evrende. Bu da zaman alan ama zafere yaklaşılan bir dönemdi tarihimizde. İnsanların farkına varması gerekiyordu olanların. En önemlisi de tüm bu yaşananların sonucunun nereye varacağını fark etmeleri gerekiyordu.

     Sonunda oldu. Bir 14 Nisan Sabahı; Cumhuriyetin, Atatürk’ün, ellerinden alınmaya çalışılan haklarının, geleceklerini çizme gücünün kendi elinde olduğuna inanan bir halkın, Türk Halkının farkındalık gösterisine ev sahipliği yapacak Tandoğan Meydanı. Gücünün farkına varan bir insan pek çok insana dönüşüverir bir anda. Güç, güce yeni anlamlar katar ve çığ gibi büyür inanan insanların yüreğinde. Yarın aynı değerlere sahip, ortak geçmiş paydasını paylaşan, geleceğini de özgür iradesi ve inancıyla şekillendirmek isteyen; kendine inanan bir kitle olacak günün sahibi. Ben orada olacağım; çocuklarımı ve eşimi de alarak yanıma. Çocuklarımın Türk olmanın gücünü şimdiden hissetmelerini ve görmelerini istiyorum. Bunu şimdiden çok iyi bilmeliler ki yarın aynı tuzaklarla karşılaştıklarında kendilerinin farkında olsunlar. Dün ve bugün yarını yaratacak. Yarın bir dönüm noktası olacak. Çünkü gücün, inancın ve farkındalıkların şekillendirdiği bir topluluğu hiçbir şey durduramaz. Cumhuriyet için, Atatürk için bir zafer günü olacak yarın!

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Sevgili Arkadaşımız,
Gönderen: Pınar Hüseyin CEYLAN / Ankara/Türkiye
22 Nisan 2007
Sesine kulak veriyoruz ve söylediklerini hissediyoruz. Eşini çocuklarını ve sizleri seviyoruz. Onun için seninle gurur duyuyoruz. Yazı yazmadaki maharetini birazcık okeyde göstermesen olmaz mı? Arda,Pınar,Hüseyin




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Sarayda Kayboldu Ruhum...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Seni, Seninle Paylaşamayacak Kadar Çok Seviyorum...
Tensiz Sevişmeleri Bilir misin Birtanem?
Otuzlarında Bir Kadın...
Hangi Kışın Karını Haziran'a Sakladın?
Sakın Seni Seviyorum Deme Bana!
Ben Seni Hiç Sevmedim Ki…
İyi ki Doğdun Üzüm Gözlüm
Aşkı Tanıyan Bir Kadın Asla Aşktan Azına Razı Olmaz
Hesapsız Aşkların Kadını
Eksik Sevdaların Sabıkalısı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sana Uyandım Bu Sabah [Şiir]
Nasıl Borçluysan Beni Yaşamaya, Öyle Mecburum Seni Yaşamaya [Şiir]
Konuşulmayan Bir Dil Gibisin Coğrafyamda... [Şiir]
İzmir'e Sığmayan Aşk... [Şiir]
Rüya Kaçkınım [Şiir]
Sökmüyor Çivi Çiviyi... [Şiir]
Aşk Doğdu [Şiir]
Darmadağın [Şiir]
İki Gülücüğün Kırmızı İzi [Şiir]
Şehirlere de Aşık Olunurmuş Hesapsızca / İzmir'im Özlemim Sana... [Şiir]


Funda BİLGİLİ kimdir?

www. fundabilgili. com fundabilgili@hotmail. com MİNİK BEBEĞİM “İMZAMI BIRAKTIM TENİNDE” KİTAPÇILARDA! Yazan insanların yazmaktan aldıkları en büyük haz; okuyan insanların yüreklerine dokunmayı başarabildiğini düşünmektir. İzedebiyat’ta yıllardır yazıyorum. Her yazı eklediğimde aynı heyecanı yeni baştan yaşıyorum. Yeni paylaşımlar, yeni yorumlar, dokunulan yeni yürekler… Türkiye’nin en iyi yazar ve okur kitlesinin buluştuğu bu site benim bir parçam haline geldi zamanla. Eksik hissettim kendimi satırlarım buradaki gözlerle buluşmayınca. Şimdi yeni bir gündoğumunda kelimelerim. İki kızımdan sonraki üçüncü çocuğumun doğum sevincini yaşar gibiyim. “İmzamı Bıraktım Teninde” adını verdiğim minik bebeğim artık kucağımda. Bu güzel doğumu paylaşmak istedim sizlerle. Çünkü beni destekleyen, bana yazma gücü veren dostlar sayesinde kavuştum bu kitaba. Okuduğum, beni okuyan, yorum yapan, yazılarımı kütüphanesine alan tüm İzedebiyat dostlarına teşekkürler!


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Funda BİLGİLİ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.