İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
Patikana'nın genel temsilcisi, Bu sen misin ey Bobi? Yaşın emeklilik sınırını geçti ama genede Sen oturdun sarayının baş köşesinde! Bobi hep derki bize, Ah benim gençlik günlerimde, Bir orman vardı şu çevrede, O zaman siz yoktunuz bile! Bobi'ye kalsa kendisi, Eli bastonlu bir ihtiyar. Unutmayın o ne insan ne ev kedisi, Ama yalan söyler, olacak o kadar! Bobi ne derse desin, Belki en yaşlı temsilci oydu, Ama oyun oynamasının, kar yemesinin, Sanırım görülmediğini sanıyordu! Şimdi açıklama vakti geldi, Oniki yaşında, İki kedi yanında, Bir köpekti o aslında! :) (...İyi uyu...) Kedi Kediydi o, sokak kedisi, Gezerdi gündüzü gecesi. Çöp kutusunda yaşardı, Geçen köpekten kaçardı. Fakirdi o, hem de çok fakir, Tek yemeği fareli peynir. E, fareyi bulmak zor iştir, Kim ona ne önerebilir? Zaman geçti onu, Küçük çocuk buldu. Aldı onu o güzel evine, Mamayı verdi yesin diye. O artık sokak kedisi değildi, Kedi mamasından hep yedi yedi. Artık o değildi fakir, Üstünde yok ne leke ne kir. Köpek Yağmurlu bir gündü, O köpek çöpteki kediyi gördü. Onu sürekli kıskanırdı, Acaba özgürlük naslıdı? Düşünürdü kulübesinde, Önüne maması geldiğinde. O yemek sanki tasmaydı, Özgürlüğe gidince onu kavrar geri alırdı. Bir gün her şey değişti, O yemek yanına gelmedi. Sanki o tasma gevşedi, Sanki özgürlüğe bırakıverilmişti. Hemen koştu kurtuldu, Kokladı özgürlüğün kokusunu. O kediye baktı bulamadı, Ama evde bir şey miyavladı. Kedilerimiz İki kedimiz var, Katiş ve Polen. Biraz ilginç gelebilir bu adlar, Ama çok yakışıyor bir görsen! Katiş bir kemik torbası, Çok minik, kulaklarındaki tüyler yeni çıktı! O kadar minikki görse insanın gelir inanmaması, Ama haşarattır o da cabası! Polen dersen o şişkodur, Bütün mahallenin kralı odur, Ama görsen koltuktaki yatışını, Unutursun biranda tüm korkularını! Bazen komik olur ikisi de, Bazen inanmayız bu zıt iki kedi aynı evde! Bobi’nin yanında kıvrılırlar birden bire, Kavga ederlerken ayırmak ister insanın içinden gelen sesse! Danduk Danduk yüceleler yücesi, Ülkenin kralı, köyün şefi. Karısı ise Bayan Beti, Bir kedi ve kaplumbağa mı evli? Yüceler yücesi, üstünler üstünü, Snovi ve Yumoş getirir sütünü. Tamam anladık o bir kral ama, Karısını görünce aklı kayar bulaşıktan kurtulmaya! Bir gün geldi o patikağanaya, Herkes ona oy verdi tanımasalarda. Olacak buymuş oldu işte, Danduk tahtına kuruldu bile! Çuf-Çuf (Yazan: Bengi Yardımlı-ağabim) Çok sıkıldım çok, Uykum falan da yok, Fazla gittik artık stop! Çevremizde sıra sıra dağlar, Ufuklarda milyonlarca kar var, Fazla gittik bu vagonlar bıkar! Bengal Gözümün önünde bir kuyruk ucu, Nedir bu şeyin adı? Derler ona bengalin kuyruğu. Burnumun dibinde kötü bir koku, Suratıma bakan iki göz topu topu, Nedir bu korkunç şeyin soyu sopu? Derler ona bengalin gözü, burnu. Yastık Onun o kacaman kuyruğu, Kahverengimsi minik burnu, Ketçaplı Cheetos yiyişi, Okul duvarında ayran içişi, Beden dersinde ceketimi ısırışı, Oyuncu minik tırmıkları, Tasoları iştahla yalaması, Arkadaşlarlayken beni seçmiş olması. O aslında benim kedim değildi, O aslında hiç bir kimsenindi. Diğer kedilerle beyaz Ford'u işgal ederdi, Şu okul duvarına en yakın araba hani. Aslında o çok sıskaydı, en sıskalarıydı, Ama tüyleri sağolsun bakan yanılırdı Kahverengi bir tekirdi, Her gören pek beğenirdi. Hiç unutamam o kediyi, Bir gün ekmeğimi yemişti. Ama sonraki günlerde kayboldu, Diğer kediler bile aradı onu. Üzüldü bütün arkadaşlarım, Geri döner diye her gün duvara bakarım. Şu anda daha iyi bir yerde, Mamasını yiyor diye umarım. Bu şiiri okuyanlar!!! Eğer ilerde bir gün onu görürseniz Ketçaplı Cheetos verin. Bayılır!!! Patikağana Patikağana halkı, Bayan Beti ki onun yüreği kaskatı, Danduk bütün dünyanın kralı, Bengal de arada kalmış bir şaşkındı. Patikağana halkı, Yumoş, Snovi ve Vinidepu, Yanlarında yemekleri kutu kutu, Patasya yemeden biri bile dururmu? Patikağana halkı, Onların çalışkan sarmanı, Emil'i, Vinni'si, Ponpon'u, Nala'sı, Bıktırır artık şu çatı çocukları! Patikağana halkı düşmanı, Etekleri hamdinin çetesiyle dolu ranzana dağı, Durmadan yağmalanan patasya manavları, Kangu, Ro, Hamdi ve arkadaşları Ama boşverin siz onları, Gerçek patikağana burası, Şişkosu, çalışkanı, bıdıkları, Barış içindeki eski köy meydanı... Küçük köy evleri, Bahçelerinde köyün geyikleri, Filleri, kedileri, ayıları, köpekleri, Çayırlarında patasya adlı meyveleri... Ama sanırım bukadar yeter, Daha fazla anlatırsak bu masal dünyası gider, Gitip kendiniz görseniz ama yol oraya varmadan biter, Bu bir hayal dünyası insanlar bunu unutmayı bilmeseler! Pembe fillerle, mavi ayılarla, Burnu büyük, küçük kaplumbağalarla, Birbirinden sevimli yavru ayılarla, Orası Hayvanistan adlı bir başka dünya! Bu kadar övme yeter, Daha fazla anlatırsak eğer, Oraya gittiğinizde zevki kaçar, Herkes bu bizi nasıl iyi biliyor diye şaşar!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Esin Yardımlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |