Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
İlk bir parkta karşılaşmıştık senle, yoksa bir otobüs durağımıydı. Eve dönüyorduk ikimizde, tren istasyonu da olabilir bak, yoksa bir köprünün girişimiydi, sanırım kırlarda gelincik topluyorduk, sen topluyor, ben desteliyordum, yoksa yıldızlarımı seyrediyorduk, denizin tam ortasında, masmavi uçsuz bucaksız dönülmez yolda mıydık, gidilmez yerde miydik kim bilir... İlk sen mi konuştun ben mi, hatırlamıyorum. Yoksa herkes konuştu da biz mi anlamadık, ne diyorlardı biliyor musun? Üzerinde sarı bir kazak vardı... Kazaktı ama rengini hatırlamıyorum, kırmızı da olabilir, belki de mavi. Ya pantolon giymiştin ya etek, ama saçların rüzgârda beni öldürürcesine uçuşuyordu... Gözlerini her şekilde hatırlayışımda da çok güzeldi, sesin etkileyici, ellerin sımsıcaktı, sen de hatırlıyor musun? İlk gözlerin yakmıştı beni, ilk ellerin, ilk saçların, ilk ılık nefesin ne fark eder ki... Sahi kaç yaşındaydım, ne yapıyordum bilmiyorum... Yeni mi doğmuştum, yoksa okula mı yeni başlamıştım, okulu bitirmişte olabilirim. Kim bilir belki askere giderken, ya da tezkere alır kendi... İşe girdiğimde olmasın, otuz yaşında mıydım bilmiyorum belki de kırk... Senle bir kış günü, hiç şehirlerarası otobüste yolculuk ettik mi, molalarda soğuktan omzuma yaslandın mı, ceketimi omzuna attım mı söylesene, sıcak bir çayı kısa bir molada paylaştık mı senle... Bir gece evimizin yolunu kaybedip, sabahlara kadar sokaklarda dolaştık mı, ya da bütün evlerin zillerini çalıp kaçtık mı senle... Biz senle hiç çılgınlık yaptık mı? Ya da yağmur altında saatlerce yürüdük mü? Birbirimize kartopu atıp, donana kadar eğlendik mi? Birlikte hıçkıra hıçkıra ağladık mı, bütün ümitsizliklerimize... Peki çılgınca güldük mü, saatlerce mutlu günlerimizde... Ya da ne bileyim, bir sıcak yuvada, sıcak bir sofrada yemek yedik mi, lokmamızı paylaştık mı, sahi ısırdığımız yeri birbirimizden çaldığımız bir elmamız oldu mu? Hiç evimiz oldu mu senle, hiç mutlu bir yuvamız... Nerede tanıştık, nerede karşılaştık, nerede buluştuk, nerede güldük, nerede ağladık, nerede birlikte mutlu olduk? Ne zamandı bilmiyorum, neredeydi hiç farkında değilim... Hangi şehirdi, hangi köy, kasaba ya da hangi ülkeydi? Bir parkta mı, otobüs durağımıydı, herkesin uğrak yeri miydi yoksa ıssız bir ada mıydı?.. Güldüğünde güller açıyordu yüzünde onu biliyorum, sen gülünce ben de gülüyordum, sen ağlayınca ben de... Sen varken ben de vardım, sen hiç yok olmadın ama... Sen gelince ben de geliyordum, sen gitmiyordun işte... Seni hep sevdim, kendimi bildim bileli, seni gördüm göreli, seni yaşadım yaşayalı, sen de sevdin değil mi? Hayır, mı, hiç karşılaşmadık, hiç buluşmadık, hiç yaşamadık mı? Peki, neden hep seni yaşıyorum, neden her yerde sen varsın, neden seni bu kadar çok seviyorum ve neden hepsini yaşamış hissediyorum ki, Yok yok bu his değil, şakanın sırası hiç değil, ben seni hep yaşadım ve hep seni sevdim, hep seni, yalnızca seni…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Naif Karabatak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |