Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Soruversem; haberin var mı öleceğinden?” (Necip Fazıl) Saat uzmanı değilim, bir kâhin hiç değilim ama size garanti veririm ki, ben gidince de saatler işleyecek, zaman akıp gidecek, bir devrandır dönmeye devam edecek. Dünyanın sonu olsa da, bir başka yerde, bir başka şekilde, bir başka ortamda, zamanı iyi ya da kötü şekilde harcamaya devam edeceğiz/edecekler… İnanmıyorsanız bakın, şimdiye kadar olduğu gibi bugün de güneş doğdu, görevini hiç aksatmadı… Mesela bu akşam da yıldızlar nazlı nazlı gökteki yerini alacak, kendilerini gölgelemeye çalışan bulutları elinin tersiyle itmek için rüzgârdan yardım isteyecekler… Bizse başımızı göğe kaldıracak, belki tek başımıza, belki sevgilimizle, belki eşimizle, belki de yoldaşımızla yıldızlara bakacak, ya fal tutacak, ya içimizi açacak, ya da sonsuz kâinatı yaratanı hatırlayacağız, Kimimiz yıldızlara bakıp şiir yazacak, beğenmeyip yırtıp atacak, tekrar yazmaya devam edecek, kimimiz güzel bir sözle güzelliğe güzellik katacak, kimimizde her şeye küfretmeye devam edecek… Dün olduğu gibi bugün de hayat devam ediyor, yarın da edecek, öbür gün de… Birileri bu hayatı yaşayacak, birileri yolun sonuna gelip, aramızdan ayrılacak. Ama kalanlar için her zaman saat işleyecek, devran dönecek, hayat akıp gidecek… Ben gidince de hiçbir şey değişmeyecek… Hayat bir su gibi akmaya devam edecek ve birileri kazanıp, birileri kaybedecek, birileri de kazandığını sanarak sadece kendisini kandıracak… Hayat bu akıp gidiyor ve birilerinin oyalanması, birilerinin oyalatması, birilerinin kandırması ve her zaman olduğu gibi birilerinin de kanması gerekiyor… İyi biliyorum ki, Ben gidince sorunlar çözülmeyecek, Bir çırpıda her şey güllük-gülistanlık olmayacak, Belki çok şey değişecek, Belki hiçbir şey değişmeyecek, Belki her şey birden bire ters yüz olacak, Belki de her şeyi arzuladığınız gibi bulacaksınız… Ama bilin ki, Ben gidince sular durulmayacak, Herkes koltuğuna daha çok yapışacak, Veya koltuklarını bir başkasına bırakacak… Ben gidince yerler genişlemeyecek, Hırsa kapılanların hırsı devam edecek, ayak oyunları çağ atlayacak ve hep kazanmak için birilerini ezmek gerekiyorsa ezecek, çiğneyecek geçecekler… Ben gidince herkes daha güzel konuşmayacak, herkes verdiği sözde durmayacak, herkes ya boş konuşacak, ya da dolu, dolu… Kimisi saçmalama hakkını bir kez kullanacak, kimisi ömür boyu saçmalamakla prim yapmaya çalışacak, kimisi saçmalayanları alaşağı edecek, kimisi de el üstünde tutacak… Söz veriyorum benim gidişim sizde kötü bir etki yapmayacak… Ben gideceğim başkası/başkaları gelecek ve her zaman söyleyecek sözü olanlar olacak bu toplumda. Birileri sesini kesecek, Birileri kesmek için uğraşacak, Birileri el üstünde tutacak, Birileri bir tekme daha atacak… Birileri hak arayacak, birileri hak verecek, birileri de verdiği hakkı geri almak için çabalayacak. Birileri nutuk atacak, birileri nutuk dinleyecek, birileri de atıp, tutacak… Yani ben gidince de saat işleyecek, değişen hiçbir şey olmayacak, sular tersine akmayacak, zaman durmayacak, güneş, ay, yıldızlar tembellik etmeyecek… Koyunlar kuzu vermeye, anneler çocuk doğurmaya, genç kızlar hayal kurmaya, insanlar bir yandan sevmeye, bir yandan nefret etmeye devam edecek. Birileri doğacak, birileri ölecek, birileri evlenecek, birileri boşanacak, birileri mutlu olmanın keyfine varacak, birileri de her zaman olduğu gibi yoksulluğun pençesinde kıvranacak… Hayat bu akıp gidecek, Her şey olması gerektiği gibi olacak, birileri kötü gidişi durdurmaya sebep olacak, birileri daha da kötüye gitsin diye uğraşacak… Benim gidişimle değişen hiçbir şey olmayacak ve bu da beni kahredecek ama ben bile bunun farkında olmayacağım. Oysa… Oysa ben gidince benim yokluğum anlaşıldığında, yaptıklarım konuşulduğunda, eserlerim hayat verdiğinde, Yani hep diri kaldığımda yaşamamın anlamı olacak, Ve ben gidince saatler çalışsa da, zaman akıp gitse de, insanlar doğup, büyüse de, üzülenler olsa da, yenilenler bulunsa da, kandırılanlar kanmaya devam etse de, her güzellikte bir payım olmalı, ben gelecekte yaşamalıyım, geçmişte değil… Hayatın anlamı bugün için değil, yarın içindir ve yarına ne bıraktığımızla övünmeliyiz, bugün herkes bir şeyler bırakıyor, öyle ya da böyle… Bıraktığımız güzellikler, yaptığımız iyilikler bizi ölümsüzleştirecektir; Kinimiz, kıskançlığımız, garezimiz, kötülüğümüz, kayıtsızlığımız, umursamazlığımız değil… Ölümsüz olmak, kıyamete kadar yaşamak değil, kıyamete kadar konuşulacak işler yapabilmektir. Ben gidince de saatler çalışacak ama benden yana mı, başkasından yana mı, benden yana çalışmayan saatleri ben ne yapayım? Siz ne dersiniz? Saatler kimden yana, sizden yana mı, başkalarından yana mı, yoksa tarihte olduğu gibi çok az sayıda insandan yana mı çalışmaya devam edecek? Ben gidince de, siz gidince de, onlar gidince de saatler işleyecek ama o saatler hepimizin faydasına olmalı ve o saatler çalışırken adımız güzel şeylerde anılmalı… Muhakkak ki hayat devam edecek ama iyi ama kötü, siz hangisini tercih edersiniz?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Naif Karabatak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |