Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates |
|
||||||||||
|
Otobüs ilçe garına girdiğinde 16.50 yi gösteriyordu saat.On dakika erken ulaştık bu kez şehre ve otogarda geçecek bir saatlik sıkıcı bekleyişten kurtulmam, evime bir saat önce ulaşabilmem için bir ihtimal oldu şimdi o sayılı dakikalar, o sürede şehirlerarası otogara yetişebilirsem eğer… Benimle birlikte aynı otobüsten inen, benim tanımadığım ama muhtemel beni tanıyan iki kişinin sohbet gayretlerini arkamda bırakarak, valizimi kaptığım gibi koşturmaya başladım… Sıkılmıştım küçük, kasvetli ilçenin hüznünden… Özlemiştim şehrimin ışıklarını… Evimin sıcaklığını… Arkadaşlarımı.. Her şeyi.. Nefes nefese otogardaydım şimdi, bilet param elimde ve geriye kalan sayılı üç dakika… -17.00 otobüsünüz kalkmamıştır umarım.. -Hareket etmek üzere efendim.. Büyük bir endişe ve merak akarak yüzümden, cümle bile kuramadan… -Peki yer? Eh değmiş koşturmama ve boş yere umut etmemişim.. -21 numara pencere kenarı.. Başka zaman olsa en ön dört koltuk tercihim olurdu ve sırf bu yüzden birkaç saat erteleyebilirdim hatta yolculuğumu… Önemsemiyorum şimdi, yolu görememişim dert değil, bir saat önce orda olmak var ya.. Bileti kapıp cebime tıkıştırdığım gibi peronlarda alıyorum soluğu… Kaptan yerini almış, otobüs harekete hazır.. İlerliyorum arkaya doğru.. O da ne! Genç bir bayan oturuyor bana ait olması gereken koltukta ve telefonla konuşuyor.. Dert etmemeye kararlıyım.. Ne fark eder koridor olsun… Evime gidiyorum ya… Hostes sayım yapıyor bu arada, olmuyor bir daha… Otobüsten aşağıya inip sesleniyor, 20 numara, otobüs kalkıyor… Bekliyoruz… Yeniden anons yapılıyor, biraz daha ciddi ve düzgün cümlelerle bu kez, otogar hoparlörlerinde yankılanıyor 20 numara…. Bekliyoruz… İçimdeki sabırsızlık büyüyor… On beş dakikada yaklaşık yirmi kilometre yol almış olacaktık şimdi.. Bir o kadar yaklaşmış olacaktım evime.. Bekliyoruz… Sabırsızlığım öfkeye kayıyor yavaş yavaş… Bekletenin saygısızlığına dair kanım güçleniyor anbean… O sıra, firmadan bir görevliyle hostes ellerinde bir listeyle bilet kontrolüne başlıyor ön sıralardan… Sıra bize geliyor… Aynı anda 21 diyoruz yanımdaki bayanla..Eş zamanlı ve eş sesli… Ben çok eminim oysa.. Görevlinin sesi kulağımda.. -21 numara pencere kenarı.. İspatlamak için bileti tıkıştırdığım pantolon cebime atıyorum elimi… Beynim mi uydurdu o sesi… Peki, bu koltuk madem satılmamıştı kimseye…… Ne denir ki şimdi… Neye yarar o böyle dedi…. Gülmeye başlıyorum sadece.. Gülüyorum… Görevliler şaşkın… Sonunda konuşabilmeyi başarıyorum… -Aaa,siz beni mi bekliyordunuz yirmi beş dakikadır….
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Esin ARDIÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |