Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed |
|
||||||||||
|
Ekip İzmir’in en uç ve en fakir olan köyüne gidiyor. Köy Bergama’ya bağlı Yalnız Dam köyüdür. Köyün yaşlılar ve çocuklar dışındaki eli iş tutarların kimileri oduna, kimileride başka yerlerde buldukları işe gitmişlerdir. Yaşlı kadınlar seksen yaşın üzerindedirler. Birinde katarak diğerinin de romatizma şikayetleri var. Köy bir dağ köyü. Tarım yoksunu. Oysa köyün arazi yapısı zeytinciliğe elverişli. Taban yerlerde bağcılıkta gelişebilir. Hayvancılık ta gelişmemiş. Evler de bakımsız. Belli ki fakirlik nedeniyle köyden kaçış başlamış ve geride doğdukları köylerini terk etmeme kararı almış yaşlılar kalmış. Yardım şovu başladığında okul çocukları sıraya girmişler, olgun insanlar gibi bir davranışın içindiler. Daha fazla bir şeyler kapabilmek için arsızlık yapan yok. Zaman zaman televizyonlarda gördüğümüz yardım rezaletine benzer hiçbir davranış yok. Sırası gelen verileni alıp gidiyor. Fakir insanlara yardım etmek büyük bir erdemliliktir. Bunu şova dönüştürmenin ise erdemlilikle ilgili bir yanı yoktur. Deniz Feneri adlı bu hayır sever dernek elbette takdir edilecek bir davranışın içindedir. Ama yaptığı yardımları bu denli abartmamalıdır. Geniş bir yayın yelpazesine sahip televizyondaki görüntüler bence hoş görüntüler değildir. Fakirlik ayıp değildir. Ayıp olan o insanların fakirliğinin o düzeyde teşhir edilmesidir. Deniz Feneri derneği gerçekten o insanlara yardım eli uzatmak istiyor mu? Tarihin babası Heredot der ki; Ege öyle bir beldedir ki, onun dağlarından yağ, ovalarından bal akar. Ve o beldede insanlar refah ve mutluluk içerisinde yaşarlar. Görüntülenen köylerde tek bir asma ve zeytin ağacı göremedim. O köyleri incele, hayvancılıksa hayvancılık, bağcılıksa bağcılık, zeytincilikse zeytincilik. Umar neyse ona el at. Ağaç ve bağ yetiştirmek için köylülere gereken parasal yardımı yap, gerisi kendiliğinden gelir. Hem de en kalıcı şekilde. Oluşmasını sağladığınız zeytinlik ve bağlara kocaman levhalar dik. Bu bağ veya zeytinlik Deniz Feneri derneği tarafından köylülerimize armağan edilmiştir diye yaz ki o iyilik kimin tarafından yapıldığı bilinsin ve başka derneklere örnek olsun. Sefaletin adı kökünden kazınsın. Görme yetisinin neredeyse tamamını kaybetmiş o yaşlı kadına Almanya’dan vaat edilen yardım gelmezse ne olacak. Köydeki bir kişiye uzatılan yardım eli köyde yaşayanların tümüne yeterli olacak mı? Bir kişiye veya birkaç kişiye yapılan yardımlarla köylüler yıllardır yaşadıkları sefaletten kurtulacaklar mı? Gerçekten o görme yetisini kaybetmiş kadın ameliyat için Taaa İstanbul’a götürülecek mi. Oysa Bergama Devlet Hastanesinde de bu göz ameliyatı yapılabilir. Kanımca çok daha ucuza. Bence hayvan sever derneklerinin yalnızca köpekleri sevmesi gibi bir şey bu Deniz Feneri derneğinin yaptıkları. Yapılan yardımlar kısa süreli refaha neden olur. Oysa refah kalıcı olmalıdır. Bunun yolu da o köydeki insanlara üretim yapmalarını sağlayıcı gerekli desteği sağlamaktır. Gerisi hava cıva. Geçmişte sonradan Ziraat Müdürlüklerine dönüştürülen Ziraat Teknisyenlikleri vardı. Zeytin yetiştirilmesini teşvik için milyonlarca zeytin fidanı dağıtmışlardı. Zeytincilik tarıma elverişsiz alanlarda yapılması gerekirken tarım alanlarına da teşvik edildi. Halk kolay olanı seçip ovaya dikim yaptı. Zeytinlik olması gereken dağlar boş kaldı. Oysa o fidanların Yalnız Dam ve benzeri, tarıma elverişsiz arazilere sahip köylere dağıtılması ve dikiminin teşvik edilmesi gerekirdi. Olmadı. Her zamanki gibi kolay olanını seçtik. Fakirliğin yazgısını alnımıza kendi ellerimizle kazıdık. Yardım severlerin şovunu büyük bir kahramanlık gibi alkışladık. Fakirliği bir yazgı kabullenip kurtuluşun yolunu arama zahmetine katlanmadık. Hele bir anlayabilseydik fakirliğin yazgı olmadığını, fakirliği parça parça eder zeytin ve asma fidanlarının diplerine gömerdik. Özcan NEVRES
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |