..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Eralp Elli




9 Mart 2006
Temenniler Yeter mi?  
Eralp Elli
Sadece temenni etmek yetmiyor bu dünyadaki kötülükleri yok etmeye


:CFFD:
     Hatırlarsınız değil mi? Her yeniyıl kutlamasında birbirimize yazdığımız kartları, mektupları, mesajları… Bende çokca yazarım, çok da alırım, bazıları şiirsel olur, bazıları sade ama konu neredeyse hep aynıdır. Çokca yazdığım bir tane, “yeni yılın size, ailenize, ülkemize ve tüm dünyaya sevgi, mutluluk, sağlık ve barış getirmesi dilegiyle” ne güzel laflar değil mi? En azından yılda bir kez de olsa bu sözcükleri eşimize, dostumuza, ailemize ve daha nice kişilere dillendirmişizdir. Benim senin gibi başkalarıda böyle yapar, hatta politikacılar, devlet büyükleri, kimi sanatçılar da aşağı kalmaz onlar tüm halka benzer temennilerini iletirler. Herkes bu güzel dilekleri en azından yılda bir kez bile olsa birbirine iletiyor, sevginin paylaşılması için araç oluyor. Ne güzel değil mi?
     Hatta bu kadarla da kalmaz, her zaman hatırlamasakta arkadaşlarımızın doğum günlerini kutlarken benzer dilekleri söylemezmiyiz. Ya durun bir dakika, dostumuzun biri evlendiğinde, bir çocuğu olduğunda, yok hayatında çok güzel bir dönüm yaşadığında da benzer söylevler ağzımızdadır. Emin olun, sadece sen ben, bizim çevremiz değil, başka şehirlerde, ülkelerde ve kıtalardaki insanlar da böyle, onlarda bizler gibi güzellikleri paylaşıyor.Ne güzel değil mi?
     Durun daha bitmedi, hele eşimize, sevgilimize, annemize, babamıza kardeşimize veya bir yakınımıza ve dostumuza düzenli aralıklarla sarf ettiğimiz güzel temenilere ne diyeceksiniz? Her fırsat bulduğumuzda, her mutlu anımızda paylaşmaz mıyız bu güzel temennileri? Sebepsiz sadece içimizden geldiği için yaparız. Sadece sen, ben mi? Dünyada yaşayan her bir insanın en azından böyle bir yakını yok mudur? Sokakta gördüğün her adamın en çirkininden, en güzeline, en iyisinden en kötüsüne paylaşmıyor mudur güzel temennilerini kendince sevdiklerinle? Ne güzel, ne kadar güzel değil mi?
     Evet unuttum sandınız, olur mu benim de çocuğum var. Hele hele onlar için her anımızda her nefesimizde düşündüklerimiz, onlarla paylaştıklarımıza ne diyeceksiniz? Şu anda çocuğumuz olmasa da, hepimiz çocuktuk bir zaman, ne kadar kötü çocukluk geçirirsek geçirelim her birimiz böyle güzel mesajları temennileri çokca almışızdır.
     Ama bir terslik var burada! Bunca güzelliğe, bunca temenniye rağmen bu yaşadığımız dünyada bir terslik var! Niye insanlar birbirlerine sövüyorlar? Neden kavga ediyorlar? Niye birbirlerini vuruyor öldürüyorlar? Niye çocuklar daha dünyayı yaşayamadan ölüyorlar? Niye her gün intikam yeminleri? Niye her gün yeni ithamlar? Yeni saldırganlıklar, o kadar kan gözyaşı, o kadar savaş? Ha savaş demişken daha yeni öğrendim tanımını; 1 yılda 3,000 kişi ölürse savaş denirmiş, ah yazık halimize bu hesapla bilmem kaç yerde savaş var, şu küçük dünyamızda.
     Peki nerede hata yaptık? Nerede çuvalladık? Yolunda gitmeyen ne? Niye her televizyonu açtığımda hep savaş görüyorum. Niye haberler hırsızdan, katilden, savaştan başkasını göstermiyor? Neden kan, kopan kollar bacaklari neden her yer de göz yaşı, ağlayan analar, haykıran yürekler? Sorarım nerede şaştık?
     Haber var mı diye bakıyoruz. O gün bir bomba patlamadıysa, bir afet ya da bir kazada çokca ölüm olmadıysa, bağıran çağıran olaylı bir çıkış yapan olmadıysa, ya da parlamenterler kavga etmeyi tercih etmediyse ciddi bir haber yok diyoruz. Biliyor musunuz öyle bir şartlandık ki, aslında hepimiz ceset sayıyoruz, bilmem benzetmem doğru olur mu ama sanki cenaze levazımatcısı gibi olduk! Bir yerde bir Filistin’linin kendini havaya uçurması ile kaç kişi ölmüş ona bakıyoruz, haa diyoruz olay daha yenı olmuş ölülerin sayısı artar diye yorum yapıyoruz. Irak’ta yok Pakistan yok Afganistan’da bazen Madrid bazen Istanbul’da sadece ceset sayıyor ve öyle karşılaştırıyoruz katillerin becerilerini ve başarılarını. Bazen yandaşları oluyor, bazen üzülüyoruz.
     Farkında değiliz ama fena halde beynimiz yıkandı, yok rating, yok izlenme payıymış derken yavaş yavaş yıkadılar beynimizi ve çaldılar temennilerimizi, güzel dileklerimizi, kalbimizdeki güzellikleri. Nerede güzel bir şey yapılmış ondan haberimiz yok, kim insanlık için hayatını feda etmiş, kim hayatında önemli basamaklar katetmiş, hayatını değiştirmiş onlardan hiç haber yok! Bırak güzellikleri, o ölen adamların, çocukların nasıl böyle bir şey yapabildiğini onlardaki motivasyonun ne olduğunu, nasıl bir insanın kendini bu kadar kolayca öldürecebileceğini düşünmüyoruz? Buna ilaç vermişlerdir deyip, sadece skor tutuyor, ölü ana baba çocukların sayısını hesaplıyoruz.
Filistin – Israil savaşına baktığımızda çoğumuz bilmez bile savaşın ne sebeple başladığını, neler için, ne beklentiler için bu kadar hayatın kaydığını çoğu bilmez, hatta savaşın içindekiler bile, belki de intihar edenler bile...Niye bu kadar yalan bu hayat niye yalan bu söylediklerimiz, peki niye yalan söyleriz? Nedir yaşadığımız bu acılar? Bu boktan hayat!
Haydi bırakalım savaşları, dönelim özümüze pek uzağa gitmeyelim yok yok koca Türkiye’ye bakmayalım kendi kapımıza bakalım! Hani nerede bu güzel temenniler? neden bunca küfür, başkasını çekememeler? Nedir bizi başkasından bu kadar uzaklaştıran? O kadar ucuz muyuz ki sadece bir bakış, bir söz veya bir davranış bizi çılgına çevirsin, gemileri yaktırıp, bizi delirtsin. Soruyorum size dostlarım, başkaları için bu kadar güzellik isteyen bizler niye bu kadar boktanız, bakın dünyanın içine sıçmışız...

11.05.2004
gündüz 11:00 yerel saat
Frankfurt – Helsinki uçağı



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tutkular Ah O Tutkular!
Ütopya Peşinde

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Artık Vazgeç Sayın Baykal

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
O Bana Dedi ki [Şiir]
Kızım [Şiir]
Ağlayan Gözler [Şiir]
Evrenin Gizemi [Şiir]
Beni de Bekleyin! Geleceğim [Şiir]
Zaman [Şiir]
Bir (1) [Şiir]
Gündüz Geceye Yanarken [Şiir]
Koşunca [Şiir]
Kara Delik [Öykü]


Eralp Elli kimdir?

Kendini Bilmek! Ben kimim? Hepimiz çokca sormuşuzdur bu soruyu kendimize, hele benliğimiz yerine geldikten sonra yavaş yavaş yaptıklarımızı ve hayatımızı sorgulamaya başladığımızda gelmiştir bu sualler. Ben kimim ve burada ne yapıyorum? Kimimiz daha bütünsel bakmıştır kimisi bireye, kendisine odaklanmıştır. Ben de hala bu soruyu kendime soruyorum, sürekli olarak kendimle ilgili bir şeyler öğrensemde hala cevaplayamadığım bir çok soru var! Ne muhteşem paradoksal bir coşkudur o. Bütün ömrün boyunca bilmek için çabalarsın ne olduğunu, gelgelelim tam bulduğunda da artık dünyadan ayrılırsın. Soracaksınız coşku nerede! Benim için bir coşku o, çünki ölüm buradan ayrılma ve yeniden doğma vakti, ondan korkmak yerine aksine sevgiyle karşılıyacağım gerektiğinde. Yaşam zaten kendinde bir heyecanlar silsilesi, bir çok imtahanlar, inişler ve çıkışlarla dolu. Duyguların bize yaşattığı bir fantezi, seyretmekten çok oynaması keyifli. Şimdi burada kendimle alaklali bir kaç tane kronolojik detay vermek gerekebilir ama istemeyin, dizginleyin merakınızı, benim nerede doğduğumun, nerede yaşadığımın, ne okuduğumun, nerede ne kadar yıl hangi pozisyonda çalıştığımın size ne faydası var? Varsa yoksa gidip benim detaylarımı kendiniz ile yok bir başkası ile karşılaştırıp, “haa bu ortamda yaşamış, ama hayattan ders almamış” “o okulda okumuş ama, tecrübesi zayıf”, yok “iyi fimalarda çalışmış ama yurt dışı tecrübesi az” diye yorumlar yapacaksınız, yok belki de tamamını çok beğeneceksiniz ya da hiç beğenmeyecek ama belki de kıskanacaksınız! Belki de bazılarınız yürekten destekleyecek, katılmak isteyecekler. Ben kendimi daha tanımamışken, ve siz beni tanımadıktan sonra bunca mukayesenin hepsi nafile olacak. Sonunda ben Benim ve Kendimim, bir başkası da öyle. İkimiz elma değiliz ki karşılaştıralım, ki bu elma için de bu pek mümkün olmasa da. Bir tek gerçek var! Ben senden ne kadar farklı olursam olayım, bir o kadar bütünseliz, yani aslında bir başka perspektifte veya düşünce Aynıyız, yani Biriz. Her karşılaştırdığında bulduğun farklılıklar, hem bizim bütünselliğimizi hem de bir o kadar senin zihninde zedelemekte. Bırakalım onları yakayalım anı, tadını çıkaralım yaşadıklarımızın, ne kadar çirkin ya da güzel olsa da, alalım alacaklarımızı, açalım yelkenleri alabildiğince çok imkan versin dolaştığı gibi limanları teknelerin. En sonunda ne yaparsak yapalım, noktalayacağız buradaki hayatı, aman dikkat edelim, “başkası için kötümüz düşüncede, sözde ve fiilde az olsun, vidanımız aşkımız bol olsun”. İşte ben buyum! Tanıdık geldi mi :)


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Eralp Elli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.