..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Meslekler & İş Yaşamı > Eralp Elli




11 Temmuz 2007
Suudi Arabistan - İş Hayatı  
Suudi Arabistan'daki iş hayatından ayrıntılar

Eralp Elli


Suudi Arabistan ile ilgili söyleyecek çok şey var. Özellikle kadın erkek ayrımı, yabancı çalışanlar ve iş ortamları!


:DAFB:
‘Women free office’ (Bayan çalışandan arındırılmış ofis olarak tercüme edebilirim) kavramını ilk ortaya attığımda Finlandiya’da ki İnsan Kaynakları departmanında arkadaşlarım bu konuda bir çok farklı yorum yapmıştı. İnanmazsınız ama tam beş senedir çalıştığım ofise bir tane bile dişi kuş girmedi. Burada son iki yılda Suudi Arabistan’a vize almayı başaran üç bayanı ve nadiren ziyaret eden eşlerimizi istisna geçiyorum.
Neden mi kadın çalışmıyor? Bir kadının istihdamı için cinslerin fiziksel olarak ayrı çalışacakları mekanı oluşturmanız gerekiyor, bu yetmezmiş gibi onlara ayrı sosyal mekanlar, tuvalet ve benzer olanakları sağlayacaksınız. Hadi bunları yaptınız! Ne olacak? Yanyana oturup çalışamadığınız için, aynı ofiste çalıştığınız biriyle telekonferans yapmak zorunda kalacaksınız. Bayan eleman müşteriye ziyarete gidemeyecek, yöneticisi veya elemanı ile görüşemeyecek. Yani istediğiniz sinerjiyi bir türlü yaratamayacaksınız. Açıkcası kadın istihdam etmek firmalara hiçbir yarar sağlamıyor, aksine Çalışma Bakanlığı’dan yapılan kontrollerin sayısının artması, pratikte iki farklı ofis ile uğraşmak gibi yükler biniyor.
Kadınlar orada çalışmıyor mu diye düşünebilirsiniz? Aksine çalışıyorlar tabi. Bankaların kadınlar şubesinde. Bu da nedir diye sorabilirsiniz? Daha önceden bahsettiğim lokantalar gibi burada ‘aile bankası’ diye bir kavram yok, onun yerine işi tamamıyla ayırmışlar. Kadınlar ancak bankaların bazı şubelerinde mevcut olan kadınlar kısmından işlem yapabiliyorlar. O kadar da yadsımayın, en azından ATM’ler tüm halka açık! Bunun yanında sağlık sektöründe yoğun olarak kadın çalışıyor, hastanelerde çoğunlukla müşteri temsilcisi, hemşire ve kimi zaman doktor olarak, ayrıca eğitim sektöründe öğretmen olarak çalışıyorlar. Daha da farklı olarak, bir önceki yazımda da belirttiğim üzere düğünlerde ve sadece kadınlara açık toplantı ve organizasyonlarda görev yapan bayanlarda var. Diğer sektörlerde de çalışan kadınlar var, ama bunların sayısı gerçekten çok az.
Ama bu işkollarından ayrı, kadınların büyük çoğunluğu evlerde hizmetçi olarak çalışıyor. Onlar Suudlu sponsorları tarafından Hindistan, Pakistan, Filipinler, Bangaledeş, Sri Lanka, Somali, Sudan v.b. ülkelerden gelen yaklaşık olarak 200$ aylık (tabi sponsorları maaşlarını ödemek isterse) ile 7 gün 24 saat çalışan ve burada köleleştirilen kadınlar. İlk iki yıl kazandıkları para acentalarına verdikleri komisyona gidiyor. Ancak ondan sonra gerçek anlamda ülkelerine para gönderiyorlar. Ama bu konuda o kadar acıklı hikayeler var ki bilemezsiniz. Bir tanesini size anlatayım. Kenya elçiliğinde tanıdığımız bir diplomat arkadaşımız anlatmıştı. Kenyalı bir kadın çalıştığı evden kaçıp elçiliğe sığınmış, o sebeple hikaye duyulmuştu. Kadın eve geldiği günden kaçtığı güne kadar 3 yıl boyunca bırakın ülkesine gitmeyi, bırakın başka şehirde gezmeyi, evin kapısından dışarı bile çıkmamış, günün herhangi bir saatinde ne zaman ihtiyaç olsa çalışmasının yanında, evin erkekleri tarafından tecavüze uğramış ve aynı zamanda cinsel köle olarakta kullanılmıştı. Sponsorlara mı ne oldu? Muhtemelen bir şey olmamıştır, bu işler uygun bir yolla kapatılıyor bu ülkede. Tabi bu ekstrem bir örnek! Ama benzer haberleri ya da bir hizmetçinin kayıp düşerek ölmesi, ya da intihar etmesi gibi acıklı olayları gazetelerde okuyabiliyorsunuz. Ne kadarı gerçek ne kadarı haberin karartılmasıdır onu bilmeniz zor. Sonuç olarak bu ülkede aleni olarak sansür uygulanıyor. Bu arada şunu da belirtmeliyim ki, bu kadınlardan şanslı olanları yabancıların yaşadığı sitelerde en az iki kat maaşla iş buluyor, ve akşamlarını kendilerine ayırabiliyor ve hafta sonu tatillerini kullanabiliyor.

Bunları Biliyor muydunuz?
- Suudi Arabistan’da hafta sonu Perşembe ve Cuma günleridir.
- Namaz saatleri bütün işler durur, çalışanlar namaza gider.
- Öğle tatili İtalya ve İspanya’dakinden bile uzundur. Kimi şirketlerde mesai akşam geç saatlere kadar devam eder.
- Kadın ve erkek, istisnalar haricinde aynı yerlerde çalışamazlar.
- Yurt dışına çıkacağınız zaman vize almak zorundasınız.


Bu kötü haberleri bir yana bırakıp, kadınların istihdamı ile ilgili birkaç bilgi daha vereyim. Son üç beş yıl öncesine kadar pratikte hiçbir Suudlu kadın çalışmıyordu. Rakamları gerçekten çok azdı. Son zamanlarda yoğun olarak işe alım yapıldı. Özellikle bankaların bayanlar kısmı yeni yeni açılmaya başladı, öncesinde bu şubeler ve buralarda çalışacak işgücü mevcut değildi. Aslına bakarsanız şu andaki rakamlarda çok değildir, özel sektörde mevcut kadın çalışanların taş çatlasa %5’i Suudludur. Yukarıda bahsettiğim hizmetçiler haricinde diğer işkollarında farklı farklı ülkelerden yüzbinlerce yabancı kadın çalışıyor. Eskiden havacılık ve sağlık sektöründe yoğun avrupalı, amerikalılar çalışırken, 2003 yılında başlayan terorizm ile birlikte bunların sayısı belirgin olarak düştü. Örneğin Suudi Arabistan havayolunun bayan uçuş ekibi çoğunlukla Filipinli ve bölgedeki arap ülkelerinden gelen hanımlardan oluşuyor, erkek uçuş ekibinin tamamı ise Suudlu.
Erkeklerde ise durum biraz daha umut verici. Kadın ve erkek tüm çalışanların esas alındığı 2005 yılı rakamları ile kamu sektöründe çalışanların çoğunluğu yaklaşık %90’a yakını Suudlu, sayıları 800,000 civarında. Ama iş özel sektöre geldiğinde rakamlar hem katlanıyor, hem de oran aksi yöne dönüyor. 2007 yılı rakamları sayıları 7 milyon civarında olan yabancı içerisinde çalışabilen nüfus olan yaklaşık 5.5 milyon insan özel sektörde çalışıyor, buda yaklaşık %85’ler üzeri bir orana ulaşıyor. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere, şoförler büyük bir oran teşkil ediyor. Toplam çalışan nüfus içerisinde ise yabancı çalışanların oranı %70 üzeri olarak tahmin ediliyor. Aslına bakarsanız bu oran GCC olarak adlandırılan 6 körfez ülkesi içerisinde en yüksek oranlardan biri. Tabii bu arada kaçak yabancı işçileri saymıyorum. Onların sayısını kimse bilmiyor. Her yıl yapılan Haç görevinden sonra bir miktar insan bir yolunu bulup burada kalıyor. Bu insanların çoğunluğu Mekke’ye yakın olan, bir anlamda Suudi Arabistan’ın İstanbul’u diyeceğimiz Cidde’de (eskiden bu benzetme daha doğruydu, ama krallığın kamu dairelerini Riyad’a taşımasından sonra, iki şehir arasında denge oluştu) ve yakın şehirlerde yaşıyor. ,
Suudi hükümeti şirketlerin lokal elemanları işe alması için ‘Saudization’ isimli bir işe alım politikası uyguluyor. Suudlaştırma olarak da anabileceğimiz bu sistem, 20’den fazla eleman çalışan şirketlerin belli bir oranda Suudlu’yu işe almasını öngörüyor. Bu yüzde sektör bazında öngörülen tavana kadar her yıl %5 artıyor. Bu oranı tutturamayan şirketlerin yabancı eleman alımlarında zorluklar çıkarılıyor. Bu oran ilk yıl %15 ile başlıyordu. Şirketler bu işin üstesinden gelmek için farklı yöntemler buluyor. Kalifiye Suudluların yanında işi gücü olmayan elemanları şirketlere ucuz ücretlerle işe alıp, kaydediyor. Genelde bu elemanlar işe gelmeyip, sadece aydan aya maaşını alıyor. Türkiye’de benzer bir hadise bir aralar ATM memurları olarak gündeme düşmüştü. Tabii bu para az geldiği için, adamlar başka şirketlerde kendini işe aldırıyor. Çalışma bakanlığı da buna karşı adımlar atıp Sosyal sigorta sisteminde onların kayıtlarını kontrol edip çift işi olanları tesbit ediyor, ve onları siliyor. Anlayacağınız üzere bu konuda Çalışma bakanlığı ve şirketler arasında tam bir kural koyma ve bu kuralların etrafından dolanmak için çözüm üretme mücadelesi yaşanıyor.
Yukarıda da bahsetmiştim. Burada çalışabilmeniz için bir sponsorunuzun olması lazım. Sponsor çalışanlardan tamamıyla sorumlu. Çalışanın bırak kendi ile alakalı illegal durumlardan tutun üçüncü kişilere karşı verdiği zararlara kadar sponsorda sorumlu tutuluyor. Hal böyle olunca çoğu sirkette çalışanlar üzerinde ciddi baskılar uygulanıyor. Örneğin ülkeye giriş yapıp oturma izni aldıktan sonra, pasaportlarınıza şirket tarafından el konuluyor, ülke dışına izinsiz çıkmanız veya kaçmanız engelleniyor. Ayrıca başka mekanizmalarda kullanılıyor. Örneğin burası yurt dışına çıkmak için vize almanız gereken ender ülkelerden biri! Tabii bu kural biraz önce de bahsettiğim sebep ile sadece yabancılara uygulanıyor. Vizeleri çeşit çeşit. ‘Exit reentry’ (Geri dönmek üzere çıkış) vizesi olarak tanımlayacağım bu vize gerek tek seferlik gerekse belli bir süre içerisinde bir çok seferlik olarak veriliyor. Onun yanında ‘exit’ vizesi var kı bu artık ülkeden ayrıldığınızi gösteriyor. Bunun yanında çalıştığınız şirketler bazen belli bir süre ülkeye girişinizi engelleyecek çıkış vizeleri de verebiliyor. Bunun aksine benim ki gibi iyi niyetli şirketler onlar adına alınmış vizeyi başka bir şirkette kullanarak çalışmanız için gerektiğinde sizi serbest bırakabiliyorlar.
Burada çalışma saatleri kamu dairelerinde sabah saat 07:30 da başlıyor, yaklaşık ikindi namazı öncesi bitiyor. Uluslar arası şirketler genelde 08:00 veya 09:00 arası başlayıp 17:00 veya 18:00 arası paydos ediyorlar. Lokal şirketlerde farklılıklar olmak üzere sabah saat 09:00 gibi başlarlar ve öğle namazınakadar devam eder, akabinde saat 16:00 gibi tekrar çalışmaya başlayıp akşam saatlerinde mesaiyi bitirirler. Bunların çeşitli versiyonlarına rastlamak mümkün.
Yukarıda okuduğunuz gibi kendine özgü kurallarıyla ilginç bir ülkede yaşıyorum. Tabi her şirket bu kuralları adımı adımına takip etmiyor. Burası da o açıdan Türkiye’ye benziyor. Kurallar tanımlanmış ama uygulamada zenginlik söz konusu :)
Bir sonraki yazımda yabancıların hayatından bahsedeceğim. Tabi burada da farklı standartlar var. Benim gibi lüks sitelerde yaşayanlar, yerli halk ile beraber yaşayan genellikle bölgedeki diğer arap ülkelerinden gelenler ve son olarakta ya sponsorlarının evinde ya da şehrin varoşlarında yaşayan kişiler. Benim yazım ağırlıklı olarak benim yaşadığım hayat üzerine yoğunlaşacak ama diğerlerinde de bahsetmeden geçmeyeceğim.



Eralp Elli
10 Temmuz 2007
Riyad
www.eralpelli.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Suudi Arabistan - Kadın Hakları

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
O Bana Dedi ki [Şiir]
Kızım [Şiir]
Ağlayan Gözler [Şiir]
Evrenin Gizemi [Şiir]
Beni de Bekleyin! Geleceğim [Şiir]
Zaman [Şiir]
Bir (1) [Şiir]
Gündüz Geceye Yanarken [Şiir]
Koşunca [Şiir]
Kara Delik [Öykü]


Eralp Elli kimdir?

Kendini Bilmek! Ben kimim? Hepimiz çokca sormuşuzdur bu soruyu kendimize, hele benliğimiz yerine geldikten sonra yavaş yavaş yaptıklarımızı ve hayatımızı sorgulamaya başladığımızda gelmiştir bu sualler. Ben kimim ve burada ne yapıyorum? Kimimiz daha bütünsel bakmıştır kimisi bireye, kendisine odaklanmıştır. Ben de hala bu soruyu kendime soruyorum, sürekli olarak kendimle ilgili bir şeyler öğrensemde hala cevaplayamadığım bir çok soru var! Ne muhteşem paradoksal bir coşkudur o. Bütün ömrün boyunca bilmek için çabalarsın ne olduğunu, gelgelelim tam bulduğunda da artık dünyadan ayrılırsın. Soracaksınız coşku nerede! Benim için bir coşku o, çünki ölüm buradan ayrılma ve yeniden doğma vakti, ondan korkmak yerine aksine sevgiyle karşılıyacağım gerektiğinde. Yaşam zaten kendinde bir heyecanlar silsilesi, bir çok imtahanlar, inişler ve çıkışlarla dolu. Duyguların bize yaşattığı bir fantezi, seyretmekten çok oynaması keyifli. Şimdi burada kendimle alaklali bir kaç tane kronolojik detay vermek gerekebilir ama istemeyin, dizginleyin merakınızı, benim nerede doğduğumun, nerede yaşadığımın, ne okuduğumun, nerede ne kadar yıl hangi pozisyonda çalıştığımın size ne faydası var? Varsa yoksa gidip benim detaylarımı kendiniz ile yok bir başkası ile karşılaştırıp, “haa bu ortamda yaşamış, ama hayattan ders almamış” “o okulda okumuş ama, tecrübesi zayıf”, yok “iyi fimalarda çalışmış ama yurt dışı tecrübesi az” diye yorumlar yapacaksınız, yok belki de tamamını çok beğeneceksiniz ya da hiç beğenmeyecek ama belki de kıskanacaksınız! Belki de bazılarınız yürekten destekleyecek, katılmak isteyecekler. Ben kendimi daha tanımamışken, ve siz beni tanımadıktan sonra bunca mukayesenin hepsi nafile olacak. Sonunda ben Benim ve Kendimim, bir başkası da öyle. İkimiz elma değiliz ki karşılaştıralım, ki bu elma için de bu pek mümkün olmasa da. Bir tek gerçek var! Ben senden ne kadar farklı olursam olayım, bir o kadar bütünseliz, yani aslında bir başka perspektifte veya düşünce Aynıyız, yani Biriz. Her karşılaştırdığında bulduğun farklılıklar, hem bizim bütünselliğimizi hem de bir o kadar senin zihninde zedelemekte. Bırakalım onları yakayalım anı, tadını çıkaralım yaşadıklarımızın, ne kadar çirkin ya da güzel olsa da, alalım alacaklarımızı, açalım yelkenleri alabildiğince çok imkan versin dolaştığı gibi limanları teknelerin. En sonunda ne yaparsak yapalım, noktalayacağız buradaki hayatı, aman dikkat edelim, “başkası için kötümüz düşüncede, sözde ve fiilde az olsun, vidanımız aşkımız bol olsun”. İşte ben buyum! Tanıdık geldi mi :)


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Eralp Elli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.