..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > düşge su




12 Eylül 2005
Yanılgı  
düşge su
- için rahat olsun bacım bunun seninle bir ilgisi yok! - içim rahat boğulabilirim öyleyse...


:BFBD:
     Yanılgı     

     Yaşadığım kimlik bunalımlarını, kimse görmeden kimse duymadan içime yerleşen bu yabancılık hissini nasıl tanımlayabilirim ki? Tanıdık süreçler yaşayan tüm insanları şefkatle sarma isteğimi ‘komik ve tuhaf bir insan’ sıfatıyla örtme çabam beni ele vermez mi sanıyorum yoksa? Ne de büyük bir yalan oysa ki... Çünkü çaresiz ele verir tüm cümlelerim beni, çünkü çaresiz ele verir beni, söylemeyi bir türlü beceremediğim hislerim... En basiti içinden çıkılmaz sarmallara dönüştüren tavrım. Zaman zaman gözlerime çöreklenen ve dünyayı ancak bir çocuğun şaşkınlığı ve gizemiyle gezen bir küçük su perisinin telaşını andıran bakışlarım hiç fark edilmez mi sanıyorum nedir? Ne de büyük bir yanılgı oysa ki... Fark edilmesi değil sanırım beni yaralayan. Anlaşılamaz olması ya da anlaşılmaz olma rolünü seçtiğimiz kanısı...

Bunun bir seçim olmadığına inandırmaya çalışmayacağım sizi.

Dünyada her şeyin ve kendinin kaygan olduğuna inanmış biriyim ben ne yazık ki...

Yanlış anlaşılmasın sakın ha! Benim de maskelerim var elbette, hem de en alasından! Anlamaya çalışıyorum gerçekliğinizi. Neden birbirinize günaydın dediğinizi, neden özür dilediğinizi, neden evrensel yanlışlarınız ya da doğrularınız olduğunu, neden olmadığınız kadar iyi gözüktüğünüzü, neden bunları -yani içinizdeki dar ve karanlık koridorları- sonsuza kadar kapadığınızı, neden çığlıklarınızı -benim sürekli duyduğum çığlıklarınızı- hiç duymadığınızı, neden kendinizi bu sistem içinde kaybolmuş ve tutsak hissetmediğinizi, neden içinizdeki ve dışınızdaki kötülükleri haykırmadığınızı anlamıyorum. Anlamıyorum ama artık biliyorum ki bu böyle olmalı. Çünkü bu dizge ancak böyle varolabilir. Sanırım adına “toplumsallaşma” diyoruz ve bedelini hiç sorgusuz ödüyoruz. Kimileri bu ilk gençlik sendromunu kolayca atlatırken kimileri bu sarmalın içinde boğuluyor ve kimin kimden olacağı DNAlarımızla belirleniyor.

- için rahat olsun bacım bunun seninle bir ilgisi yok!

- içim rahat boğulabilirim öyleyse...
     
Benim yapmaya çalıştığım şey sizi mümkün olduğunca çok gözlemlemek ve hareketlerinizi anlamak yerine onları taklit etmek. Kabul etmeye çalışıyorum varlığımın abesliğini, varlığımın en çok “ilginç insanlar’a” örnek teşkil etmesi bakımından önemli olduğunu, en fazla bunları söylememe izin verileceğini…

Neden diye soracak olan olursa aranızda içtenlikli birileri. Neden bunlar sana bu kadar uzak? Neden bu saçma cümlelerle vakit yitiriyorsun dünyada? Neden illa karanlık koridorlardan bahsediyorsun? Neden hayatı ve belki okyanusu hissetmiyorsun diye soracak olan olursa,
Söyleyeyim cevabını: Bilmiyorum.
Bildiğim bunun şakası yok! Bildiğim başka yol yok! Bildiğim ben bunu kendim öğrenmedim, sizin öğrenme sürecinizden neden farklıydı benimki bilmiyorum, hele siz bunları nasıl öğrendiniz onu hiç bilmiyorum. Sanırım dünyayı algılama biçimim farklı, lakin yine söylüyorum bu bir tercih değildi, kendiliğinden oldu ve şimdi buradan -anlamadığınızı az çok tahmin edebildiğim bu dünyadan- size bakıp, içinizde yaşamanın sancısını hafifletmeye çalışıyorum. Aslında değişen hiçbir şey olmayacak sonunda. Zaten hepiniz bunu kabullense bile ne değişir ki? Ben bu yalnızlıkla yaşamaya devam etmek zorundayım. Bazen ve hatta çoğu kez bir hastalığı tarif eder gibi anlatıyorum kendimi, bu da ayrıca kederlendirir beni.

Haklılık keşke içimizdeki sancıları hafifletmeye yetseydi. Keşke ben bu sarmalın içinden seslenmeseydim sana. Keşke geri dönüşsüz yolculuklara çıkmasaydım. Keşke bu keşkelerin bir anlamı olsaydı! Ne bileyim, keşke pişman olabilecek olsaydım ama bu öyle bir şey değil!

     Sevdiğim sözcükleri ellerimde bırakıyorum, sana sunmayı vaadettiğim dünya bu değil! Ben bazen aynı hatayı yeniden yapıyorum, bunu neden yaptığımı bilmiyorum-ben galiba en çok bunu söylüyorum :bilmiyorum.
     …
     Belki her şeyin daha kolay bir açıklaması vardır. Belki geçici bir süre daha devam edip sonlanacaktır. Belki -gerçekten- ilk gençlik yılları sendromunun uzun sürmesi sonucu oluşmuş bir uyuşmazlık halidir. Belki her şey bir gün biter ve ben de aranızdaki yerimi alırım!
     …

     Tüm bunlara inanabilirim inan bana! Tüm inançsızlıklarımı bir kenara bırakıp, olmadık hayaller kurabilirim. Farklılık ötesi çelişkilerim kaynıyor rol ustası yabancıların arasında. Zaten onlar yüzünden bozulmuyor mu bu koridor? Gelip cafcaflı kelimelerle anlatmıyorlar mı! Anlaşılır şey değil! Hayatta sorunlarını aşamamış insanlardan değilim ben. Ben kabul etmişim varlığınızı, varlığımı, sorunlarımı. Benim korkudan titrediğim dar koridorlarım vardı ve alışmıştım burada yaşamaya. Alternatif dünyalarınızı hiç kıskanmadım! Lakin yine de “beceriksiz” diye saldırdığınızda ruhuma, içimdeki azgın köpekler uyanıyor her ne kadar istemesem de. Dokunmadım size, hiç ses etmedim mutluluklarınıza. Lakin illa tutturursanız gidin diye, içimdeki tüm volkanlar alevleniverir yine. Beni palyaçolarla karıştırdığınızda ve aynı kefede ağırladığınızda, güceniyorum elimizde değil! Farklılığı bir tercih unsuru, bir moda deyim, bir trend olarak görenlerden değilim hiç. Ne o kadar özgür, ne o kadar şanslı, ne de o kadar aptaldım ben. Ben hepi topu korkudan altını ıslatan ve olmayacak hayaller kuran çocuklardandım ve büyümek için elimden geleni yapardım. Sanırdım ki büyüdükçe bitecek. Sanırdım ki bu karabasanlar ben büyüdükçe küçülecek. Ne hazin bir yanılgıymış.

-zaman zaman yanılgılar var ediyor hayatı ve artık vazgeçmek için bile geç…


                                        Düşge;     








Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Islak Yatak
Elim
Hatırladım
Hoyrat
Ürperti
Yılan
Su Akar
Öksüz

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Evlilik
Kaktüs
Ulus Kayboldu
Seviş Üstüne
Şiir Sarhoşluğu 4
Üzgünüm
Delirmiş Deliler
Aşk Herşeyi Affeder mi, Doğumu
Şiir Sarhoşluğu3
Şiir Sarhoşluğu2

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Masal [Şiir]
Paket [Şiir]
Benek [Şiir]
Hüzün [Şiir]
Zü'nün Karanlık Koridorları - I [Şiir]
Türkü [Şiir]
Zaman [Şiir]
İstanbul [Şiir]
Ankara Çıkmazı [Öykü]
Makara [Öykü]


düşge su kimdir?

uygun gördüğüm bir yol yok, uygunsuzum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © düşge su, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.