Bu hafifçe kenara itilecek bir roman değil. Daha büyük bir şiddetle uzağa fırlatılmalıdır. -Dorothy Parker |
|
||||||||||
|
Uzun zaman oldu yazmadım. Hayatım hep birbirine girince kaleme sarıldığımdan herhalde yazmadım. Aslında böyle yapmamak lazım, hep yazmak lazım ki beni bu sürece getiren şeyleri iyice görebileyim. Ama yok, öyle yapmıyorum! Ne zaman ki her şey tam anlamıyla b.ka batıyor - o zaman- yazıyorum. Ne ayıp bir şey aslında yazarlığa öykünen biri için. Pilot olmayı hayal et daha iyi. .. Şimdi de ne yazacağımı bilmiyorum ya, lafı dolaştırıp duruyorum. Susuyorum! Oh ne ala, git bir bardak su iç! Yok öyle değil Susuyorum. …kelimelere itimadım kalmadı… Bu böyle bir gece işte, ne dersen de. Az önce sessiz yatak başları arası cinnetlerimden herhangi birini daha geçirdim. Alıştığım, bildiğim, kimseye belli etmediğim, öğrendiğim, idare ettiğim bir basit cinnet. Oh ne ala. Onu da evcilleştirip, koşullandırabilen bir beynim var ya, Pavlov’a rakibim artık. Başka kimseyi kendime rakip görecek değilim. Kimse de kusura bakmasın artık. Güzelcümle kurma becerim var ya, yazarlığa öykünürüm. Vah vah! Vah ki ne vah! İki şeyi üst üste güzel giyince modacılığa, bir maçta iki gol attım diye futbolculuğa ve biraz sansasyonel bir hayatım var diye manken oyuncu olmaya özeneceğim az kaldı! Tanrı Allah’tan biraz basen, biraz boy fukaralığı vermiş de yırtmış millet! Şimdi sanırsınız onca derdimin arasında bu gece derdim yazarlık. Yalan! Hem de tumturuklu bir yalan. Beynim şimdi bir başka laf cambazlığının içinde yine. Güya sıkıntı buymuş gibi davranıyor, ki atlatabileyim bu geceyi de. Yine ve hep olduğu gibi. Aslında ayıp bir şey a, ben de utanma ne gezer! Bir gittiydi yıllar önce ondan beri uğramaz, bildiğiniz gibi değildir. Pek hayırsız çıktı bu utanmaz! ... Sadede de geleceğim elbet, hele bir sabır buyurun bir zahmet! Misal onda da pek yetenekli değilim. Şimdi kendini bir parça benim gibi zeki zanneden dostlarım, benim kesinlikle kendimle ilgili bir problemim olduğunu ve bunu bu şekilde atlatmak için bir yazı buyurduğumu varsayıyordur. Saymayın güzel kardeşim. Ya yok, valla şaşırtmak için yapmıyorum. Vallahi de billahi de derdim bu değil bu gece. … Anlaşıldı inanmayacaksınız sözlerime. Ben de yalan yok halbuki, içimden anlatmak gelmiyor bugün herhangi bir şekilde sizi hiç ilgilendirmeyen- manken oyuncu söylemiylen- sizi hiç alakadar etmiyen- dertlerimi anlatmak ondan böyle şettim. Size ne canım benim sevgilimle tatsız bir gece geçirmemden. Ne alakası var yani, insan ilişkilerinde normal bir şeycik bu. Hadi hadi, bunlar bu işin tadı tuzu biberi. “Kardeşim ben acıya dayanamıyorum, mideme dokunuyor” desem, sahi güler geçersiniz. Haklı da olursunuz! İşin kötüsü benim komik kadın olmam sözkonusu olur. Hayır Allah muhafaza, bir gören duyan, işiten olur. Değme rezillik! Ne gerek var dimi canım benim! Bu saçmalığı artık bitireceğim. Zira hiçbir amaç edinmeden yazı yazılmaması gerektiğini öğrendim. Amacım derdimi anlatmak değildi zaten bu gece. Belki bir nebze, bir derdi anlatamamak nedir, sorusuna cevap bulmak istemiş olabilirim naçizane? Kabul buyurunuz efendim. II- Aynı geceden: Vallahi de billahi de kararlıyım: İnanmayacaksınız biliyorum ama vallahi de billahi de kararlıyım. Sevgilimle ilk kez kavga ettiğimizi sananlar mı oldu dersiniz, beni pek bir toy bulanlar mı oldu dersiniz, yok efendim gecelerce ağlayacak bir derdim olduğunu hemencecik anlayanlar mı dersiniz… Artık ne derseniz deyiniz, öyle asparagas haberler çıktı ki, hakikati anlatmak boynumun borcu oldu: Ama açıkça itiraf edeyim. Benden vallahi de billahi de bu potansiyelle mankenoyuncu olurdu! Aranızda buna burun kıvıranlar olursa tez elden bana bildirsin. Basın toplantısı düzenleyeceğim yeni aldığım güneş gözlüklerimin arkasında. Biraz gözyaşı da akıtacağım ama buna henüz hazır değilim. Bu konuda gerekli alt yapı çalışmalarını tamamladığımı ise kıvançlan bildirmekten feci bir zevk duyarım. Zira bu konuda oyunculuk dersleri alıyorum! Paramın yetmediği yerde birkaç CD de alacağım. O da biterse ne kadar basın toplantısı düzenleyen kadın varsa gizlice izleyeceğim. Anlayacağınız çok hırslıyım. Artık kazanacağım! … Derdim basit, sıradan ve o kadar alalade ki hepinizi hayal kırıklığına uğratacağım! Bana ne, kocaman merak duygusu uyandırıp, içi boş bir haber yaratacağım. Bunu artık ben de yapacağım. … Yorgunum. Kelimelerden, olmayacak düşlerimden ve bana bağıran kara gömleklerden! Tamam tamam çoğullaştırmayacağım derdimi. Bu kara gömleklilerin bir tanesinden. Haksızlığa uğramış olmam bir yana- ki bu herkesin başına, her an, hep, pek fazla bir sıklıkla gelir- aynı yatağı paylaşma zorunluluğum öte yana- ben bir yana. Sıkıntılı bir dönemecin içindeyken, insan bazen bir el ister ya yanında, ha bir gayret diye. İşte misal insanın isteyeceği bu tür şeylerden acayip sıkılmış bir durumdayım. Nedense bana pek mantıklı gelen bir şey karşımdakine mantıksız gelince ortaya gerçekten mantıksız bir durum çıkıyor. İhtiyaçlarınızı giderme biçiminiz nasıldır bilirim. Zira ben de insanım! Misal acıkınca yemek yiyorum, aslında bu bir yalan. Sırf zevkten yemek yemeği daha çok seviyorum ama olsun. Yani acıkınca muhakkak yiyorum. Bu arada itiraf edeyim! Benden aslında mankenoyuncu olmaz. Çünkü ben “her istediğimden yiyorum ama valla neden bilmiyorum hiç kilo almıyorum” cümlesinin gerçek olduğu bir dünyada hiç yaşamadım. Bu tip bir gerçekliğin bizim köye uğraması ihtimali, kız çocuklarımızın okula gitmesi, Türkiye’de şiddetin sona ermesi falan gibi bir şeye de delalet edecek. Aslında dört gözle bekliyorum! Neyse efendim. Susayınca su içiyorum(Ay bu parantezler öldürecek beni ama – günde bir bardak su içmişliğim az görülür) Sanırım Tanrı beni yaratırken Türk müteahhitlerle çalıştı. Kesin malzemeden çaldı bunlar! Yahut ben bir kaktüsüm, haberim yok! Neyse efendim! Diyeceğim şu ki, her insan gibi elimdeki malzemelerin azlığı çokluğu, koşulların uygunluğu gibi şeylerin sabit olduğu varsayımı altında (Haydi! Hep beraber söylüyoruz- setaris paribüs) Ben de yerim, içerim, sevişirim falan. Ama insan diyorum ya tuhaf yaratık! Bazen öyle manasız bir biçimde içindeki yorgun gemilerin kaptanları bir köşede pineklerken, elin biri gelsin, şu gemiyi şuradan bir çekiversin istiyor. Sanırım insan yüzsüz! Olsun efenim. Can bu! Çeker çeker. Yani kuzu sarma isteyen can, pek ala aynı anda yorgun kalbinin bir parça dinlenmesini, sözcüklerinin kaale alınmasını falan da isteyebilir! Hah işte, mesele bu! Ağzımdaki bakla da bu ! Misal bunu söyledim ya, güya rahatlayacağım. Şerefsizim bu psikologların bir şeyden anladıkları yok. İçimde rahatlamanın en ufak bir biçimi yok. Yok güzel kardeşim. Misal diyorlar ki önce sakin olun! E değilim, güzel kardeşim. Niye oluyorum yahu! Yani hiç çorba içmemiş birine niye, ne hakla çorba içiyorsunuz, değil mi ama? Yok valla ben kaktüsüm. Sorun burada! Zaten tabir açık! Basenleri fazla, boyu fukara, su içmez, çorbaya merhaba demişliği yok, bol dikenli bir mahlukat! Bu bilmecenin tek cevabı var yahu! Anladım! -Ben kaktüsüm. Anladım! -Sevgilime dikenlerim batıyor. Anladım! -Benim kaptanların hepsi uykuda, zira ortada gidilecek yol, aşılacak deniz yok! Anladım! Sahiden anladım Kaktüsün suya ihtiyacı yok! Okyanusun dikene! Oh be! NOT: Psikologlar haklıymış, bu durumda ben şerefsizim! Bu bir! Hala mankenoyuncu potansiyelim var, çünkü hiçbir şey söylemeden çok ciddi polemik yaratma yeteneğim en iyi manken-oyuncu arkadaşlardan bile iyi durumda! Bu iki! Civarda yaşayan tüm kaktüslere sesleniyorum. Boyu boyuma huyu huyuma yakın bir kaktüs bulup evleneceğim. Bu üç! Artık susan erkeklerin karizmatik olduğu yolundaki tüm salakça yargılarımı asacağım bir balo tertip edeceğim. Bütün kızlar davetlidir! Bu da dört! CİDDİ NOT: Manken oyunculara zaten hazırlıklıyım da, bu laflardan sonra müteahhitlerin gazabına da uğrarsam hiç şaşırmam! Aman gözünüzü seveyim. Bir hata yapıp beni ciddiye falan almayın! Allah muhafaza, bir gören duyan işiten olur. Değme rezillik! Di mi efenim!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © düşge su, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |