..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, duyguların dilidir. -W. Winter
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Yeşim




7 Eylül 2005
Beyoğlu ve Ben  
Yeşim
HEY, PŞTTT! SANA SÖYLÜYORUM BEYOĞLU, ELOĞLU BANA BAK?!


:CBGH:
Nerede o eski yazarlar?

Ara Kafe, öğle yemeği:

-Üstadım, yazarlığı da beş paralık ettiler... Önüne gelen kitap yazıyor, basıyor... Türkiye’de senede yirmi binin üzerinde kitap basılıyor...
- Ya evet Avni’ciğim... Bir de masrafları kendileri karşılayarak bastıranlar var. Nasıl bir mentaliteyle yapıyorlar bunu anlayamıyorum.

Nerede o eski orospular?

Kızılay dolayları, akşam saatlerinde bir genelev:

- Bak yok işte... Adamlar yine ortada yok... Eskiden kuyruk olurdu be kapıda anacığım...
- Kızzzz Cevriye... seninki de laf mı... Görmüyo musun ayol? Tüm karılar orospu... önüne gelen önüne gelenle yapıyo anacım... bizim mesleği de bitirdi bu orospular vallahi hahaha...

Nerede o eski falcılar?

Cihangir dolaylarında bir ev, öğleden sonra:

- Hüsniyanım, gel de şu falıma bak hele... Geçen sefer ne güzel döktürdüydün.
- Yok be salladım tutuvermiş gari... Bizim eski evin üs katında bi Remziye vardı. Kadın resmen falcıydı, falcı. Bir fal bakardı... Geçmişini, geleceğini döktürüveridi. Töbe, töbee...

Nerede o eski aşıklar?

İstiklal Caddesi, öğleden sonra:

- Aşkım aşkım diyip durma bana... Onu diyceğine doğum günümü unutmamasını öğren... iki çiçek alıp gelmek bu kadar mı zor?
- Ama Yasemin?!
- Bak serseriye yaa... bi de “ama” diyo... Bit-ti! Tamam herşey bit-ti diyorum!!! Ah eski sevgilimden ayrılan kafama sıçıyim ben ah!?



Nerede o eski torbacılar?

Cihangir’de bir ev, gece yarısına az kala:

- Anlamıorum nası bi hap bu yaww? Tam üç tane çaktım banamısın demiyo. Tık yok bende... Senin kafa durumları nasıl abijim?
- Uf bende de bişi yok be kardeşim... En iyisi çıkıp club’a gitmek, DJ iyi çalarsa, hadi gene iyiyiz. Belki orda kafalar güzelleşir. Bu torbacılar da kafayı yedi. Her önüne gelen torbacı kesildi başımıza... fare zehiri mi koyuyolar, ne bok koyuyolar. Kimse işini düzgün yapmaz mı yaa bu memlekette?

Nerede o eski hanımefendiler?

Markiz Pastanesi, öğleden sonra:

- Biz gençken de gelirdik buralara... O zamanlar böyle miydi Makbule Hanım’cığım? En güzel kürklerimizi giyer, incilerimizi takardık... Rahmetli eşim Aziz Bey -toprağı bol olsun- kravatını takmadan çıkmazdı sokağa.
- Pek doğru söylüyorsunuz. Zaman çok değişti efendim... (Garsona) Evladım bir limonata daha alabilir miyim zahmet olmazsa?

Nerede o eski dilenciler?

Odakule dolayları, akşam üzeri:

- Allah rızası için... Bebem aç... Ceylan gözlü ablacım nolur ver bi ekmek parası, köyden daa yeni geldik...
- (Elini cebine atar, eline gelen parayı bakmadan verir) Al bakalım (Yürümeye devam eder.)
- (Dilenci paraya bakar) Neee?!! İki yüz elli bin lira mı? Bak çöpe atarım!!!

Nerede o eski rakı sofraları?

Asmalı mescit civarları, akşam saatlerinde bir meyhane:

- Sağlığınıza... Gerçi artık rakı da içemiyoruz ağız tadıyla... Sahtesini yaptılar, millet sapır sapır dökülüyor.
- (Servis yapan garson) Merak etme abicim altın kapaklı bunlar, için rahat olsun...
- Hadi o zaman sağlığımıza, dostluğumuza...
- (Hep beraber) Unutulmuş birer birer/eski dostlar, eski dostlar /ne bir selâm, ne bir haber /eski dostlar, eski dostlar

***

Bu kocaman şehrin, en kalabalık caddesinde, tek başıma yürüyordum... Attığım adımlar yüzlerce insanınkine paraleldi ama onlar sadece ve sadece benim adımlarımdı, biliyordum. Ben sorumluydum onlardan... beni götürecekleri yerden ve olacaklardan. Yapayalnızdım kalabalığın içinde... korkmuyordum. Geçmişimi düşündüm. Ne fazla ne eksik, her insanınki kadar acıyla dolu olan geçmişimi... “Nerede o eski günler?” demek gelmedi içimden. Bir zamanlar ağzımı musluğa dayayıp su içebildiğimi, sabahtan akşama kadar bisikletin tepesinden inmediğimi, annemin leziz yemeklerini bin bir nazla yediğimi, sabahın köründe işe gitmediğimi düşünmem değiştiremedi bu gerçeği. Evet beni ben yapan geçmişimdi. Ama ben yapacak olan da geleceğim... ve saniyeler ilerliyordu. Adımlarımı hızlandırıp, yürümeye devam ettim.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
20 Aralık 2012*
Gölge
Welcome To Kay-ıp-bedenler Kulubü
İntihar
P - Lastik
Tez
Dedem
Randevu
Kırmızı
Biz: Bekleyenler

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hayaletperest [Şiir]
Mesih [Deneme]
Savunma Mekanizması [Deneme]
Film Şeridi [Deneme]
Aşka Dair Monolog [Deneme]
Terk [Deneme]
Post Modern Putperestlik [Eleştiri]
Bu İşte Bir 'Yanlışlık' Var [Eleştiri]
Aşkın Ömrü 300 Yıldır [Eleştiri]


Yeşim kimdir?

Okuyucularımı şaşırtmak ve yüzeysel olmayan tarzda düşünmeye yönlendirmek en büyük hedefim. Güneşin muhteşem batışı, kuş, böcek tasvirleri, sevgi pıtırcıkları bana göre değil… Güneş gökyüzünde, kuşlar ağaç dallarında zaten yeterince güzel… Ben dünya üzerindeki en karmaşık şeyi insan psikolojisini eşelemekten ve bunu yazılarıma aksettirmekten büyük keyif alıyorum. Üzerinde çok fazla yazılmış, çizilmiş, fazla tartışılmış konular bana göre değil. Yazarken edebiyat yapma kaygım yok. Soyut olan düşüncelerimi, karakterler vasıtasıyla somutlaştırmak amacım. Yazdıklarımı anlaşılması zor bulanlar var. . . Çünkü ben yazarken kendi hayal gücümü ya da kurgu yeteneğimi ispatlamak adına yazmıyorum; -kendi hayalgücüm bana yetiyor, fazla bile geliyor! -Okuyucuya hayal gücünü zorlatmayı hedef alıyorum. "Eğer Leonardo, Mona Lisa tablosunun altına şöyle yazsaydı ona nasıl değer verebilirdik ?: 'Hanımefendi gülümsüyor çünkü sevgilisinden sakladığı bir sır var' bu izleyiciyi gerçeğe zincirlerdi ve ben bunun 2001'e (Space Odyssey) olmasını istemiyorum" (Stanley Kubrick)

Etkilendiği Yazarlar:
Ayn Rand, Dostoyevski, Sarah Kane, Annem, Bent, Smoke City, Beyoğlu, desteğini hep hissettiren İzzet Harun Akçay


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yeşim, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.