|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
27 Kasım 2003
Film Şeridi
Yeşim
Doğum ve ölüm... İki benzer yolculuk... Biri bilinmeyenden gelinen, diğeri bilinmeyene gidilen... |
|
“Nerdeyiz biz? Dünya mı? O da ne? Güneş sisteminde bir gezegen mi? E kimiz biz? İnsan mı? O da ne? Ben mi? Ne işimiz var burada? Bu da kim? Anne mi? Anne de ne?... Dünyaya ağlayarak açmışım gözlerimi. Hatırlamıyorum çok küçüktüm, annem öyle anlattı. Senelerce kandırmışlar beni. Leylekler getirdi seni, leylekler diye. Öyle güçlüymüş ki hayal dünyam inanmışım. Sevmişim beni besleyen, büyüten kadına, bağlanmışım... Sormuşum anneme “baba ne demek” ? Baba benim kocam, aşık olduk evlendik, seni istedik sen de geldin. Aşık da ne? Aşık aşkı yaşayan, hisseden kişi! Aşk mı? Anne o ne? Büyünce görürsün çocuğum...Ben şimdi görmek istiyorum, beni aşk’a götür hadi götür...Hadi aşka gidelim...Baba ühühü annem beni aşka götürmüyooo!!! Bak hanım bizim oğlan ne diyo, bu zamane çocukları çok alem, hahaha hiç güleceğim yoktu, ilahi... Zamanla anladım aşka gidilmeyeceğini. Şansa evdeysen o gün tıklatıyomuş kapını, yoksa çeker gider ama haa...Ha benim kapımı çaldığı gün mü? Çıkmak üzere hazırlanıyodum, bi baktım ki bu gelmiş. İçeri buyur ettim, ayıp olmasın... Aşk ne masraflı bi misafirmiş. O günden sonra hep bende kaldı. Bikaç kez niyetlense de gidiyim artık diye ben müsade etmedim. Annem bana öyle öğretti. Zaman geçti, evim şenlendi çocuk sesleriyle. Çocukken babam ‘seneler su gibi akıp geçti’ derdi. Nasıl yani böyle musluktan akan su gibi mi?... Annemler beni istemiş leylekler de kırmamış getirmiş hadi...ben de istemişim onları demekki. E ne diye ağlamışım o zaman peki? Ağlamışım, ağlamışım çok da sevmemişim demekki...Madem öyle neden bi türlü geri gitmek istemiyorum şimdi?”
:: Herkesin düşünmesi gerekeni neden tek kişi düşünür |
Gönderen: ahmet beşer / diyarbakır/Türkiye
|
10 Aralık 2004 |
|
| Aslında yazınızda kendi çelişkilerimi gördüm. Herkes bir gün durup kendine neden varım ve ya neden bu dünya var diye sormuştur. Cevapsız sorular bunlar belki ama elimizdeki tek silah olan soruyu da kullanmasak bu hayat gerçekten çekilmez oluyor. Kendinize ve bize soru sorabilme cesareti gösterdiğiniz için teşekkürler Yeşim hanım. Saygılarımla |
:: Davetsiz Kanarya |
Gönderen: Görkem İnanç Özdemir / Sakarya/Türkiye
|
29 Mayıs 2004 |
|
| hani bazen tek başımıza kalırız,canımız çok sıkkındır.kimseyle görüşmek,konuşmak,yüzyüze gelmek istemeyiz.bizi boğar sanki diğerleri.hay aksi!kapıda biri oluverir birden.kanarya sesli zilimiz ötmeye başlar.ilkten tedirgin oluruz.nereden çıktı bu şimdi diye.oysa ki bilemeyiz o güzel kanarya sesinin bizim kalbimizdeki kanaryalara seslendiğini.kargalar gaklayarak kanaryaları susturmaya ve kanaryalar da daha da şiddetli öterek dışarıdan gelen sese cevap vermek ister.kalbimiz sarılarla-hain siyahların meydan savaşına evsahipliği yapar.koltuğumuzdan kalkıp kapıya doğru yönelmeye başladığımız da huysuzlaşıverir o hain siyahlar.o anda kargalar galip geldiğini sanır.çünkü geri dönmüş oturmuşuzdur.kanaryalar tedirgindir,fakat savaş daha bitmemiştir.kanaryalar dışarıya ulaşmak için son kozlarını ortaya sürerler.birkaç saniye içinde geçmişimizi "film şeridi" gibi gözlerimizin önünden geçirirler.evet evet en güzel,en mutlu geçirdiğimiz günlerin kanaryalı günler olduğuna karar veririz.tüm sarılar son gücüyle öterek bizi kapıya kadar götürürler.fakat bir terslik vardır.o güzelim sesler tekrar tek taraftan çıkar.kapıyı açıveririz ve karşımızda ; o betonları görür,gürültü kirliliğini tanıklık ederiz."Davetsiz Kanarya" başka bir kapıya konmak için kanat çırpmaya çoktan başlamıştır bile!işte şimdi o soruyu annemize sorma zamanı gelmiştir."Neden anne neden,kötüler hep galip gelir"?...
Yeşim Hanım,yazınızı okuyunca bunlar dökülüverdi monitorumda nedense.güzel bir deneme yazısı çıkarmışsınız.ellerinize ve yüreğinize sağlık.sevgiler saygılar... |
:: Peki ben kimim?? |
Gönderen: Banu / earth.)
|
24 Mart 2004 |
|
| Sorular ardı ardına sıralanırken hayatta,tek keşfettiğimiz kendimiz oluruz sonunda..umarım..Kendimize doğru olduğu varsayılan bu görünüşteki kısa yolculukta,yanliz olmadığını insanın bilmesi hoş...
sevgimle..banu |
:: İlginç! |
Gönderen: Kâmuran Esen / Mudurnu
|
7 Mart 2004 |
|
| Merhaba Yeşim;
İlginç tespitler ve ilginç bir anlatım.Hoş bir yazıydı...Demek ki bir geldi, bir daha da hiç gitmedi Aşk...Tevekkeli bize hiç gelmedi.....Demek oradaymış...:)))))))
Sevgiler.....
Kâmuran Esen |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Okuyucularımı şaşırtmak ve yüzeysel olmayan tarzda düşünmeye yönlendirmek en büyük hedefim. Güneşin muhteşem batışı, kuş, böcek tasvirleri, sevgi pıtırcıkları bana göre değil… Güneş gökyüzünde, kuşlar ağaç dallarında zaten yeterince güzel… Ben dünya üzerindeki en karmaşık şeyi insan psikolojisini eşelemekten ve bunu yazılarıma aksettirmekten büyük keyif alıyorum. Üzerinde çok fazla yazılmış, çizilmiş, fazla tartışılmış konular bana göre değil. Yazarken edebiyat yapma kaygım yok. Soyut olan düşüncelerimi, karakterler vasıtasıyla somutlaştırmak amacım. Yazdıklarımı anlaşılması zor bulanlar var. . . Çünkü ben yazarken kendi hayal gücümü ya da kurgu yeteneğimi ispatlamak adına yazmıyorum; -kendi hayalgücüm bana yetiyor, fazla bile geliyor! -Okuyucuya hayal gücünü zorlatmayı hedef alıyorum. "Eğer Leonardo, Mona Lisa tablosunun altına şöyle yazsaydı ona nasıl değer verebilirdik ?: 'Hanımefendi gülümsüyor çünkü sevgilisinden sakladığı bir sır var' bu izleyiciyi gerçeğe zincirlerdi ve ben bunun 2001'e (Space Odyssey) olmasını istemiyorum" (Stanley Kubrick)
Etkilendiği Yazarlar:
Ayn Rand, Dostoyevski, Sarah Kane, Annem, Bent, Smoke City, Beyoğlu, desteğini hep hissettiren İzzet Harun Akçay
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|