Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates |
|
||||||||||
|
İki heceyi sözcük biçimiyle kullandığımda ne kadar kararlılık ve kesinlik seziyorsam, sözcüğü ortadan bölüp elimdeki yargıyı arasına yazdığımda o derecede kararsızlıklar yaratıyorum. Ancak yargımız ya-sa’nın arasına girmeden önce olumsuz cümle haline gelmeli; veya olumsuzun olumsuzu olarak olumlu cümle haline. Bilimde yasalar kanıtlanmış teorilerdir. Aşkta ise kanıt olamaz. Bu yüzden Pisagor’un işi kolaydı. “Yasa : Dik kenarların karelerinin toplamı hipotenüsün karesine eşit oluyor” “Ya olmuyorsa” Bir cetvel, bir kalem, bir sayfa kağıt. Yasa ispatlandı, ya-sa çürütüldü. Peki ya aşkta durum nasıl ? “Yasa : Beni seviyor” “Ya beni sevmiyorsa.” İşte hayatı böyle biçimlendiriyoruz. Önce kendimize yasalar yaratıyor, buna inanmaya çalışıyor, sonra bu yargıları olumsuz cümle haline çevirip ya ile sa’nın arasına koyuveriyoruz. Cesaret testi. Meleğimizle veya şeytanımızla diyalogumuz. Melek yasayı kullanırsa şeytan ya-sa ile çıkıyor karşısına; veya tersi. -O’nu seviyorum -O da seni seviyor mu? -Seviyor -Ya sevmiyorsa? -Seviyorum diyor. Denemeliyim -Dikkatli ol -Beni yüzüstü bırakmaz -Ya bırakırsa? -Üzülür müyüm sence? -Soru sorma. Yargıda bulun. Ben senin meleğinim; sadece ya-sa’ları yazarım yerine -O harika biri. Nazik, becerikli, duyarlı, romantik -Ya değilse? -Ona yakıştığımı düşünüyorum. O da öyle düşünüyor -Ya O öyle düşünmüyorsa? -Ne yani? Benden faydalanıyor mu? -Soru sorma dedim -Hiç zannetmiyorum; benden faydalanıyor olamaz -Ya faydalanıyorsa? -Çok gıcıksın -Benim işim bu -Haklısın galiba. O beni ne yapsın? Bir sürü hoş kız var etrafında. Bana göre çok iyi. Duygusal olarak tatmin edemeyebilirim onu. -……… -Çok kültürlü. Yetişebilir miyim? Hayır. Sonuçta yanında sürekli ezik hissetmek de var. -……… -Bir gün beni çirkin bulmaya başlarsa . Terk eder veya aldatır. Buna katlanamam. -……… -Konuşmuyorsun. Cevap versene -Konuşmuyorum, çünkü artık ikna oldun. Yasalarını çürüttüm ya-sa’larımla -Ama yasaları ben yazmıştım zaten. Sen sadece olumluyu olumsuz yapıp dikildin karşıma. Olumsuz olsam olumluyla çıkacak mıydın karşıma? -Hayır. Çünkü ben korkuyu yönetirim; sevgiyi ve cesareti değil. Olumsuzu olumluya çevirme işi şeytanına aittir. Ancak, onun elinde hep hayaller vardır ve bilirsin hayaller kırılgandır. Korku da bir tür hayaldir ama sonunda kaçış vardır. Korkuyla kendini korursun. Senin olanı kaybetmene engel olur belki ama senin olmayanı asla kazanamazsın. -Aşk yasasında ‘Korkmak’ yazmaz -Aşkın yasası yoktur. Aşkın ya-sa’sı vardır. Korkuyu da ya-sa’lar yaratır -Bu güne kadar kazandıklarımda ya-sa’lar yok muydu? -Aşk mı? Kazandın mı? Sen mi? Güldürme beni Allah aşkına -Tabii kazandım. Doya doya yaşadım aşklarımı ve sonunda da terk eden hep ben oldum -Saf olma. Terk eden kaybedendir. Sevgini, arayışlarını, hayallerini ve umutlarını kaybettiğin için terk ettin. Kısaca aşkı kaybettiğin için… Aşk kime daha çok acı veriyorsa o kazanmıştır. Tabii ki giden değil, kalan çeker acıları. -Kalan nasıl kazanır ? Beni kaybediyor işte -Aşkı konuşuyoruz; seni değil. Aşkı kaybeden sevgilisini de kaybeder. Sen ikisini de yitirdiğin için gidiyorken nasıl kazanmış olabilirsin ki? Bıraktığın adamlarda hiç olmazsa aşk ve umut kalıyordu. O kazandım zannettiklerinde de ya-sa’lar vardı. Hatırlatmam gerekecek sanırım. Yeni tanışmıyoruz ve eski aşklarını hep benim ya-sa’larım yüzünden terk ettin. -Nasıl yani? -Baya. Hep ‘Ya sevmiyorsa’ korkusuyla soğudun. Hep ‘Ya bırakırsa’ korkusuyla terk ettin. ‘Ya benden faydalanmaya çalışıyorsa’ ihtimalinden kaçtın sürekli -Benden ne istiyorsun? Neden bozuyorsun yaptıklarımı? Melekler iyi olur zannederdim -Benim yaptığımı şeytan bozar; onun yaptığını da ben. Sen hep şeytanla başladın aşklarına; benimle bitirdin. Kırılgan hayallere çatman onun suçudur benim değil. Kırılgan aşkların da hayallerinin sonucu… -Seninle bir şeye başlayamaz mıyım peki? -Tabii ki başlayabilirsin ama kafanın içinden geçen ya-sa’ları benim mi yoksa şeytanın mı fısıldadığını bilemezsin. Başlangıcın yine şeytansı olabilir. -Anlamanın bir yolu yok mu? -İnsanın zekası bunun için var. Her şeyi benden bekleme. Ama bir ipucu verebilirim. -Nedir? -Benim ya-sa’larım genelde caydırıcıdır. Şeytanınkiler ise teşvik edici. En baştaki aşk heyecanı insanı caymaya karşı inatçı kılar; teşvike karşı ise zayıf. -Yani en başta sevdiğim adamla ilgili söylediklerim... Gerçek olabilir miydi? Sadece beni caydırmaya mı çalışıyordun ? Ben de saf gibi inandım sana. Korkmama gerek yok o halde -Ya korkman gerekiyorsa? -Başlama yine. Hoşça kal. O’na gitmeliyim -Ya SON Sözün bittiği yerde yazı da bitiyor “Ya söylenecekler bitmiyorsa?”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Faik Murat Müftüler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |