|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
28 Aralık 2004
Boyama Kitabı
Faik Murat Müftüler
Sol yaprak matbaa renklerinin huzursuzluk verici mükemmelliğinde; sağdaki ise becerisi şüpheli bir çocuğun titrek ellerine ve sınırsız hayal gücüne feda edilmeye hazır durumda. Boyama kitapları hep böyle mi olmalı? Bir çocuk içinse evet. Ya senin içinse? |
|
Boyama kitabının sağ alt köşesinde küçük bir panda figürü ve kitabın markası Panda yazısı görülüyor. Kapakta Silvester ile Tweety’nin canlı renklerle bezenmiş sevimli figürleri, kim bilir hangi kovalamaca sahnesinin sonsuz durağanlığa mahkum edilmiş karesinden alıntı. Her ne hikmetse kaçan da kovalayan da gülümsüyor. Tabii; çocuklara gülümsemek gerek…
Kapağı çevirip ilk sayfalara bakıyorum. Sol yaprakta Mickey ve Minie Mouse çifti bir laterna eşliğinde dans ediyor. Sağ yaprakta da aynı manzara. Sol yapraktaki vals, matbaa renklerinin huzursuzluk verici mükemmelliğinde; sağdaki ise becerisi şüpheli bir çocuğun titrek ellerine ve sınırsız hayal gücüne feda edilmeye hazır durumda. Boyama kitapları hep böyle mi olmalı? Bir çocuk içinse evet. Ya senin içinse?
Ondört yaşının baharında sanal bir boyama kitabı aldın eline; içinde sadece renksiz figürler olan. İlk sayfasında atının üzerinde bir prens figürü; renksiz. At beyaz olmalı zaten. Hiç kurumayan yağlı boyalarınla o baharın en güzel renklerine boyadın prensini; boyaların bitinceye dek. Çocukluğundan gelen hayallerinin yeni yetme yüreğinde çırpınışlarıydı renklerle hayat bulan . Ya sonra ne oldu? O senin prens zannettiğin adam elinin tersiyle dağıtıverdi eserini ve hiç kurumayan boyaların alını morunu birbirine kattı. Sonra yeni bir boyama için spatülle kazıdın ilk resminin üzerinden boyaları. Çünkü sana lazımdı onlar. Ömrünün sonuna kadar her aşkı renklendirebilmen için.
Her hayal kırıklığında dağılan, birbirine karışan renklerin ne yeşili yeşildi ne sarısı sarı artık. Bir umutla sürdün boş figürlere o bulamaçları ve her keresinde yine dağıldı. Yine sürdün ve yine dağıldı. Yine. Yine.Yine.
Şimdi ben, renksiz ve siyah-beyaz halimle, olanca sadeliğimle karşında dururken, en büyük korkum senin o boyalarına bulanmak. Sadece senin geçmişinin yarattığı adı konulmaz renklerin korkulu karanlığına bezenmek istemiyorum. Varsın beyaz üzerine siyah çizgiler halinde kalayım. Anlamak istiyorsan eğer bu halimle anlaşılayım.
Siz kadınlar neden gördüklerinize kendi umutlarınızın veya korkularınızın biçimini katmaksızın bakamazsınız? Neden o yakıştırmalarınıza, size anlatılmaya çalışandan daha fazla inanıp o inancınızı da “Kadınca sezgi” kisvesinin altına gizlersiniz? Neden acı çekmenize bir kez olsun engel olamamış o kadınca sezgilerinize sahte şeyhin saf müridi gibi inatla inanmaya devam edersiniz? Neden inandığınızın yalan çıkmasından korkarcasına gerçeklerle yüzleşmekten kaçarsınız?
Çek şu fırçayı yüzümden. Boyayarak bakışıma katacağın şeytanca anlamı kendi geçmişinde ara. Ben gidiyorum. Renksiz ama hiç olmazsa yalınlığımla.
Sevemeyip terk eden değildir aşktan korkan ; aşık olup terk edilmekten kaçandır.
:: belki.. |
Gönderen: ayşegül engin / İstanbul/
|
26 Ocak 2005 |
|
| belki kadınların sadece söz verilen prensleri vardı.. belki o tek ayakkabı, o balkabağı, o üvey anne, kabus kardeşler, yedi adet cüce.. hatta belki bir kurbağa.. belki ellerinde kalan sadece renklerdi.. benim sevgilim kırmızı diyen kaç kadın kaldı?.. ya da mavi.. belki, ne renkler sevdiler, ama o renkler aslında yoktu:) belki sadece düşlediler ve sildiler.. |
:: Yine de iyi birşey dilediğime emin değilim:) |
Gönderen: Sevil Duha ERKEN / İzmir/Türkiye
|
2 Ocak 2005 |
|
| Yal(ı)nızlığınıza sağlık.. |
:: Erkekler de boyar. |
Gönderen: Faik Murat Müftüler / Muğla/Türkiye
|
30 Aralık 2004 |
|
| Kâmuran öğretmene uyarısı için teşekkür ediyorum . Doğal olarak erkek bakışıyla sadece kadınların boyama alışkanlıklarına değinmiştim yazımda .
Tabii ki erkekler de boyar ama bir farkla.
Erkek sevdiği kadını boyar, kadın boyadığı erkeği sever (veya ondan kaçar).
Yani . Erkek sevdiği zaman, zaten türlü renklerle bezenmiş olan kadınını kendi istediği gibi boyamaya, renklerini değiştirmeye başlar. Göğüs dekoltesini karalayarak kapatır. Etek boyunu acemi çizgilerle ayak bileğine kadar uzatır. Sevgilisinin davranışlarını, arkadaşlarını, alışkanlıklarını değiştirmeye çalışır. Bu aşamada kadının bir şansı vardır .İtiraz edebilmek, Canına tak ettiğinde de çekip gitmek veya seviyorsa kabullenmek.
Kadın ise boyadığı erkeği sever (veya ondan kaçar). Yani türlü sezgilerin (!) fırçasıyla karşısındakini biçimlendirir. Güzel bir şey çıkarsa ortaya sevebilir fakat geçmiş yenilgilerinin sezgilerine açtığı yaralar kaşındığında ve kadın kabuğuna çekildiğinde erkeğin hiç şansı yoktur . Rüştünü ispat etme şansı verilmemiş bir erkeğin o sezgilere galip gelmesi imkânsız görülüyor. Bu davranışında kadının şanssızlığı ise o boyalarının ardındaki gerçeği er geç farkedip pişmanlık duyma ihtimalinin çok yüksek olmasıdır.
Yorum kısmını forum kısmına çevirmeden bitireyim bari. Hepinize dürüst sevgiler ve sevgililer diliyorum. Hoşçakalın . |
:: Ben beğendim.. |
Gönderen: Meryem Uçar / İzmir/Türkiye
|
30 Aralık 2004 |
|
| Olması gereken, doğrusu belki başka ama olagelen daha çok senin yazdıklarındaki gibi diye düşünüyorum..
Çocukların oyun hamurlarına benzetirdim ben çoğu zaman kadın- erkek / insanları..
Siz/biz kadınlar, siz/biz erkekler ve "olduğu gibi" likten çıkarak yapaylaşan kadın/erkekler ve ilişkiler diye gördüm hep..
"beyaz üzerine siyah çizgiler halinde" olan, önce insan olup sonra erkek ya da kadın olanları istedik çoğumuz.. Ham oyun çamurunu aldık ve yoğurduk, yoğurduk, değiştirdik, başkalaştırdık, ya da böyle olmasını istedik.. Ve kaybettik çoğu kez..
tebrikler yazı için.
Ben beğendim
|
:: Güzel .......... |
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
|
30 Aralık 2004 |
|
| Merhaba Sevgili Faik Murat Müftüler;
Bir boyama kitabındaki figürlerden yola çıkıp, konuyu, kadınların yanlışlarına ustalıkla getirişiniz, takdire değer....Ama elbette ki tartışılır, vardığın sonuç......Önemli olan, seçtiğiniz konuyu işleme tarzınız.....İlginç bir yaklaşım, ustaca bir anlatım.......Ama yüzü boyananalar,sadece kadınlar değil.Bu boyama konsunda çok usta(!) olan erkekler de var....Sevgiyle kalın.....Kâmuran Esen |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
Faik Murat Müftüler kimdir? |
|
|
Profesyonel hayalperest , amatör yazar
Etkilendiği Yazarlar:
Orhan Pamuk'u çok beğenirim . Etkilenmeye çalıştım , beceremedim . Taklit bile edemem .
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|