Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
. Gecenin çingene saatinde, dolup, dolup; boğazımdan taşarken, yazıyorum gene. Sayfaları böyle kirletmek, aslında gururuma dokunuyor. Bu değil benim işim! Ancak, bu sayfalara demir attığımda, rahatlıyorum.. Böylesi sınırsız, yalansız kiminle dertleşebilir ki insan? Hem de öylesine geçmiş ve yine öylesine geçecek bir kocaman zamanın sırtında. . Uğurladığım yılları düşündüğümde, önüme açılan bir yaşam kütüphanesi.. Hangi kitabı karıştırsam olumsuzluklar, hangi sayfaları çevirsem hüzünler.. Attığım adımlarda, düğümlenmiş sorun yumakları.. Sayfalara bıraktıklarım 'Satıcı tezgahındakileri satar' derler ya hani, aynen öyle... Günlerim azaldıkça, daha hırpalamaya başladı satışa sunduklarım. Oysa bundan yirmi, hatta on yıl öncesi, böyle zengin değildi bu satıcı.. Bütün bunlara kırk derece üzeri sıcak, sigara, çay, kahve eklenince, kalbimde garip sızılar, dalgalanmalar, çırpıntılar.... En kötüsü de umudun sessizliği.. Hiçbir şevkin, hiçbir zevkin kalmaması.. Sanki yarın bitti, sanki ne varsa yaşandı, ya da yaşanmadan tüketildi... Diyorum 'aldığım dersin son saatleri mi? Az sonra teneffüs mü başlayacak, çalan zil sesleriyle? ' * Umutla, uğurdu yaşamımı renklendiren. Susadıkça, çay içercesine yudumlardım; üşüdüğümde, göğsüme sarardım onları... Yandıkça gözleriyle serinleyendim. Ya şimdi? ? ? Nerden bulaştırdığımı anlayamadığım hüzün virüsü ikisini de uzaklaştırdı. Yazgı utansın desem, o benim yüzüne tülkürüyorum hergün. Utanmaz ki.. Dost dediğim ötekiler; o virüsü sizlere de bulaştırır, istemeden zararım olur mu ki? Beni bilmeseydiniz, tanımasaydınız, daha fazla mı mutlanırdınız? Ya da, sorunlarınızın ortasına, bir de karıştırarak 'ben'i, 'sadece biz değilmişiz' diyerek sevindiyor muyum sizleri? . Şaka, maka işte, yine esir aldı sizleri bu hatun, deli saçmalarıyla.... Dedi ya, beyaz sayfaları kirletmekte çok ustadır.. Değişmek mi? İstedi, denedi, olmadı... Hala da istiyor, istiyor da bu saatten sonra olmaz der gibi birileri. Demeyin şimdi 'hiç de öyle değil'... Siz susun birşey söylemeyin. Sadece, evet sadece bağışlayınız yeterli.... . 28/07/2005 Nesrin Göçmen
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nesrin Gocmen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |