Bilim şaşkınlıkla başlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Güneş yavaş yavaş bu sessiz , deniz kokan balıkçı kasabasını terketmiş , aslında hiç batmak istemezmişçesine direne direne sulara gömülmüştü ufukta . Her şeyin sırasıyla olduğu , herkesin birbirini tanıdığı , güzel insanların yaşadığı , tipik bir balıkçı kasabasıydı Karavomilos . Yani küçük ahşap kulubeler , önlerinde direkler arasına gerilmiş balık ağları , ağların üzerinde bir önceki avdan kalan yengeç , yosun ve her türlü deniz sakini . Sağda solda tamir edilmeyi bekleyen sandallar ve balıkçılık için gerekli bir sürü alet edevat . Aslında akşam çoktan olmuştu , ama genç kadın kabul etmek istemiyordu . Batan güneş , genç yüzündeki çukurlara çoktan gölgeleri doldurmuştu . Hayatın tüm zorluk ve mücadelesine rağmen , hala insanın nefesini kesecek bir güzelliğe sahipti ; yumuşak yüz hatları , okyanus kadar derin gözleri ve güneş gibi saçları . O güneş saçlarını gelişi güzel toplamış , erkeğinin ona ilk buluşmalarında hediye ettiği tokayı altın saçlarına gömmüştü . Yüzünde , ‘’Hayır daha erken , nasıl olsa gelecek ‘’ diyen ve yüreğinin derinliklerinde bunu ufka haykıran bir ifade ile bekliyordu . . Kucağındaki küçük kızı her şeyden habersiz , havada oyunlar oynayan martılara vermişti tüm dikkatini . O nu bu zorlu dünyaya rağmen , sırf kocası bir kızı olmasını çok istiyor diye dünyaya getirmişti . Küçük kız da , hemen doğumunun arkasından eve bir bolluk ve umut getirmişti . Dünyaları vermişti erkeğine kadın , ‘’ Sana bir kız çocuğu doğurdum’’dediğinde . Bu küçük kız çocuğu da annesi gibi güneşi kıskandırırdı saçları ile . Genç kadının öbür yanında , diğer elini tutan erkek çocuğu , onların ilk çocuklarıydı . İlk çocuk olmanın şımarıklığını hiç göstermemişti , bebekliğinden dirayetli ve gürbüz bir erkek olacağı belliydi . Her akşam yaptığı gibi ; sağ yana taradığı , babasından aldığı şüphesiz kumral saçları , temiz üst başı ve parlak yüzü ile annesinin yanında , dimdik bir şekilde babasını bekliyordu . Bu diklik aslında babasına verdiği sözü tutmuş olmanın gururuydu . Öyle söz vermişti çünkü sabah evden çıkarken kendisini öpen babasına . O dönene kadar evin erkeği olacak , annesi ve kız kardeşine göz kulak olacaktı ve olmuştu da . İşte onun dikliğiydi bu . Ancak çocuk biraz daha büyük olduğu için bir terslik olduğunu sezebiliyor ama tam da adını koyamıyordu küçücük aklıyla . Babaları , daha güneş doğmadan kalkmış ve hayretle bir kez daha kendisinden önce kalkıp , kahvaltısını hazırlamış olan kadınına bakıyordu . Ne şanslı bir erkek olduğunu düşündü ; sadık , çalışkan , seven ve erkeğine 2 çocuk vermiş bir kadını vardı . Acele ile kahvaltı etti ve çocuklarını öptü çıkmadan . Oğlu yine uyanmıştı ve babasına ‘’ Sen merak etme babacığım , sen yokken eve ben bakarım . ‘’ demişti . Bir erkek daha ne ister ki diye düşündü ve oğlunun alnına bir öpücük kondurdu . Soğuk ve denizden dolayı artık sertleşmiş elleri her zaman garip bir güven vermişti oğluna . Onun babası çok güçlü bir adamdı ve o yüzden elleri bile taş gibiydi . . Kadın usulca kızını kucağından indirdi . Martılara dalmış olan kızı , poposunun üzerine kuma oturduktan sonra , artık midyelerle oynamaya başlamıştı. Ama oğluna bir şey söylemesi gerekiyordu. ‘’ Baban gelmeden çabuk şu ağları temizle ‘’ dedi , tatlı sert bir ifade ile . Uzun eteklerini eliyle toplayarak olduğu yerde arkasını döndü ve bir anlık bir duraklamadan sonra seri adımlarla kulubeye girdi . Endişesini gizlemek için , bir şeyler yapıyormuş gibi görünmek istiyordu . Ama , bir anda eli , evin tek süsü olan evlilik resminin çerçevesine çarptı ve çerçeve bir anda ellerinin arasından kaydı . Donmuş ruhu , çerçeve camının kırılma sesi ile bir anda hayata döndü . Cam yüzlerce parçaya ayrılmıştı ve bu uğursuzluk demekti . Sesi duyup , seslenen oğlu içeri girmeden kırıkları toplamalıydı . Güzel elleri ile yatağının altına süpürdüğü kırıklar yer yer ellerine batıyordu ama bu acı yüreğindekinin yanında neydi ki ? Bir anda arkasına döndü , ‘’ Anne !! ‘’ diyen oğluna . -Ağlıyor musun ? dedi, -Hayır oğlum , dedi . Kanayan ellerini arkasında gizleyerek. Ama çocuk görmüştü ve annesinin önüne kadar geldi . O kocaman gözleri annesine öyle bir baktı ki , kadın , oğlunun ellerini göstermesini istediğini anladı . Oysa tek bir kelime bile etmemişti çocuk . Kadın artık dayanamıyordu ve ağlamaya başladı ellerini gösterirken . Çocuk , birkaç ay önce ellerine batan kıymıkları tek başına çıkarmıştı ağlamadan , anne ve babasının şaşkın bakışları arasında . Yine aynı soğukkanlılıkla biraz su getirdi , bi parça temiz bez ve bir tabure çekti kendisine , yatağa oturttuğu annesinin karşısına . - Üzülme anne , gelecek babam , yeter ki senin güzel ellerini bu şekilde görmesin , dedi . Artık iyice geç olmuştu , kasabanın bütün balıkçıları dönmüştü . Genç balıkçının sandalını bağladığı yerin boşluğu herkesin dikkatini çekmişti . Birkaç balıkçı belirdi kulubenin kapısında ve her gün kendi ailelerinin başlarına gelebilecek bir manzara ile karşılaştılar ; hepsi gördükleri manzara karşısında donakaldı. Ama onların oğulları bu kadar mert olabilecek miydi ? Küçük çocuk kulübenin içinde yatakta oturan annesinin omzuna elini koymuş , dimdik ayakta duruyordu . Diğer eli ise usulca kız kardeşinin karyolasını sallıyordu . Ama , o dimdik duran çocuğun açık pencereden ufka bakan gözlerinden sicim gibi yaş akıyordu , sessizce . Hatta annesi bile başını oğluna yasladığından ağladığını anlamamıştı . Gelen balıkçılar evin erkeğinin sandalını açıkta boş olarak bulan balıkçılardı , saatlerce denizi taradıktan sonra , hava karardığı için mecburen boş sandal da beraberlerinde kasabaya dönmüşlerdi . Hayat nasılda gülümsüyordu ailelerinin üzerine , genç balıkçı sabah evden çıkarken . Oysa şimdi belki de her şey bitmişti . Genç kadın birden ayağa kalktı ve birden dışarı çıktı . Sanki yüzlerce metre ötede , kara haberi getirenlerin sesini , anlatacaklarını , öyle ya da böyle evin bir parçasının geri döndüğünü hissetmişti . Kapının eşiğinde , merakla uzaktan gelenlere baktı . Sanırım , ortalarında hep beraber tuttukları battaniyenin içinde bir şey taşıyorlardı . Kadın bir anda bütün gücünün bittiğini hissetti , anlamıştı . Ayakta kalabilmek için kapının eşiğine tutundu . Evdeki o şen kahkahalar susmuştu ve artık belki de kendi hiç eskisi gibi gülmeyecekti . Artık gecenin karanlığını hissediyordu .O ana kadar hissetmemişti karanlığı . Gördüğü halde hissetmemişti. Aradan sadece 3 gün geçmişti . Parlak güneş yine doğmuştu ve küçük kız yine kumdaki midyelerle oyuna dalmıştı , çocuk ise babasının sandalından hiç inmemişti sabaha kadar . Hummalı bir hazırlık içinde idi . Kadın ? Güneş kulubeye doğarken , kapıda beliren annesine baktı çocuk . Sarı balıkçı rüzgarlığını giymiş olan güzel kadın , parlıyordu o sabah güneşinin altında hele o güneş saçları . Zaten annesini bekliyordu ,çünkü akşam annesi ile anlaşmışlardı . Artık evin erkeği oydu ve babasının yerine balığa giden annesinin yanında olmalıydı . . . Belki hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı .Hatta küçük çocuk , babasının hayalindeki gibi bir doktor da olamayacaktı . Ama bilecekti ki uzaklardan bir yerden O’nu seyreden babası , her zaman oğluyla gurur duyacaktı . Çünkü ; O , sabah evden çıkarken babasına verdiği sözü hep tutacak ; evin erkeği olacaktı . . Güneşin , üzerinize her zaman , sevdiklerinizle beraber düşmesi temennisiyle . . Sevgiler . . Avşın 08 / 05 / 2005
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Avşın Çağrı ÖZHAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |