..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Güven Uluköse




17 Mayıs 2005
Harbiye - Fatih Tramvayı  
Bir bayram gezisi

Güven Uluköse


Bayramlarda, gece fener alayını görmek için yapılan tramvay gezintisi


:DCFF:
Fatih’te doğdum, çocukluğum ve genç kızlığım burada geçti. Harbiye-Fatih ve Beşiktaş-Fatih tramvayları son durakları olan meydanımsı bir açıklıkta ileri geri giderek, rayların makaslarında gideceği yöne göre taraf değiştirirken biletçi de koltukları gidilen yöne çevirirdi. Bizim oturduğumuz apartman bu meydana açılan Şehit Kubilay sokağındaydı. Annem beni ve kız kardeşimi gezdirmeyi, dolaylı olarak kendisi de gezmeyi, çok severdi. Bu gezmelerimizden biri de bayramlarda, gece fener alayını görmek için yapılan tramvay gezintisiydi. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamasını okulda yapardık, bayraklarla sınıfı süsler, toplu olarak okul bahçesinde marşlar söyler, konuşmaları dinlerdik. Geçit törenlerinin yapıldığı alanlara götürülmezdik.
Annem akşam yemeğinden sonra - ekim ayında havalar erken karardığı için yemek erken yenirdi - beni ve kardeşimi alır, babam bu gezmelere hiç katılmazdı, bize çok yakın olan tramvay durağına gider, Harbiye-Fatih tramvayına bineriz ve otururuz. Tramvayda oturmak çok önemlidir, tutunma kayışlarına küçüklerin boyu yetişme, büyükler de vatmanın ani frenleri ile dengesiz durumlar yaşar, arada düşerler veya bir başka yolcunun kucağına abanırlardı. Biz oturur ve etrafımıza bakmaya, Cumhuriyet Bayramı kutlamasının ışıklı süslemelerini görmeye başlardık. Tramvaylar Beyazıt Havuzunun etrafını yarım dolaşarak Çarşıkapıya yollanırlardı. Havuzun fıskıyeleri açılır ve altından ışıklandırılırdı. Çarşıkapı, Çemberlitaş, Divanyolu, Gülhane Parkı ,Sirkeci duraklarını geçip Galata Köprüsüne geldiğimizde vapurların ışıklandırmalarını görürdük. Tüm şehir hattı vapurlarına en yüksek direğinden iki tarafa doğru üçgan şeklinde ışıklandırma yapılırdı. O zaman vapurlar Galata Köprüsü’ne yanaşırlardı. Köprünün belirli yerlerinden iskelelere inmek için merdivenler bulunurdu. Galata Kulesi de aydınlatılmış olurdu. Tramvay Karaköy’den Bankalar Caddesine dönünce buradaki büyük binalar bayraklarla donanmış ve ışıklandırılmış olurdu. Bankalar Caddesinin devamı Şişhane Yokuşu idi. O dik yokuştan tramvay adeta nefes nefese çıkardı. Şişhane Yokuşu bitince Altıncı Daire ( şimdi Beyoğlu Belediyesi) durağı nefes alma yeri idi. Orası da ışıklandırılmış olurdu. Haliç’in karşı tarafındaki camiler şimdiki gibi ışıklandırılmazlar, minarelerdeki şerefelerin ışıkları yakılırdı. Tepebaşı ve oradan İstiklal Caddesine dönülünce ışık seli başlardı. Bazen caddenin ortalarında, bazen Taksim Meydanına yakın yerde Fener Alayı bizi karşılardı adeta. Annamin amacı bize fener alayını göstermekti. Askerler ellerinde uzun sopaların ucundaki yağ kandilleri olmalı, uzun bir konvoyla tramvayın yanından geçerlerdi. Çoğu kez dönüşümüzde tekrar fener alayını yakalardık. Çünkü Tünele kadar gidip dönüyorlarmış. Tramvayımız Taksim Meydanı’na gelince Atatürk Anıtı ışıklanmış ve etrafında çok çelenkle donanmış olurdu. En güzel görüntü Taksim Meydanı’ndaki sulardı. Maksemde biriken sular bazen şelaleler şeklinde, üzerine ışık hüzmeleri vurdurularak akıtılır, bazı yıllar fıskıyeler halinde yükseğe ,yine ışık hüzmeleri altında fışkırtılırdı. Bizim bayram gezimizin adı ; fener alayını ve suları görmeye gittik veya gideceğiz, şeklinde idi. Tramvayımız Harbiye’ye doğru Elmadağ caddesi’nden devam eder, Harbiyede bir u dönüşü yaparak tekrar Taksim’e doğru yoluna devam ederdi. Annem bize kalkmamamızı söyler ve yeniden üç tane bilet alırdı. Tramvaylarda biletçi vardı. Elinde ahşap, kapaklı bir kutunun içinden bilet keser ve üzerine hangi duraktan bindiğimizi kırmızı kalemle işaretlerdi. Arada bilet Kontrolü için görevli biner ve bileti yırtardı, herhalde tramvayın gidiş yönüne doğru işaretlenmiş durağa da bakıyordu.
Gidiş, dönüş bu yolculuğumuz iki saat kadar sürerdi. İstanbul’u ışıkları, bayrakları,Fener alayı coşkusu içinde yaşamış olurduk. Bu gün hala gözümün önünden gitmez gördüklerim ve içimdeki coşku silinmez. Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kırklı yıllarda sadece okullarda ,resmi dairelerde ve Hükümet Erkanı tarafından bir seremoni biçiminde olmayıp, ana babamız,tüm vatandaşların katıldığı bir coşku ile kutlanırdı. Ne mutlu bizlere ki bu çoşkuyu yaşadık, hala yaşıyoruz ve genç kuşaklara bir şeyler söylemeye çalışıyoruz. Cumhuriyetin Kurucusu Ulu Önder ATATÜRK, ben sana minnettarım.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Yetişemedim de
Gönderen: nida / İstanbul/Türkiye
23 Mayıs 2005
Her bindiğimde bir boynuzu düşerdi, boynuzlunun. Ben korkardım. En son arkada oturuyordu tahta sandıklı, biletçi. İşinin erbabı, azrail kılıklı... Kaçak biner, yakalanırdık. Fatih, Harbiye hattı tramvay ha, vay da vay! Görgüsüz kuşların telgraf direklerini parsallediği gibi mi? İstanbul üzer beni, daha eskisini kıskandığından. Saygılar.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Çocukluk Döneminden Gençlik Dönemine [Eleştiri]
Matematikte ve Günlük Yaşamda Aritmetik Ortalama [İnceleme]
Öğrenme Aşamasında Matematik [İnceleme]
Dilsel Zeka Gelişimi [İnceleme]
Sıfır ve Sayma Sayıları ile Yakın Çevre İlişkisi [İnceleme]
Neden Öğrenemiyoruz [İnceleme]


Güven Uluköse kimdir?

Ben Güven

Etkilendiği Yazarlar:
Azra Erhat, Selim İleri


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Güven Uluköse, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.