Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Nedir bu temel? Bir önceki sınıfta öğrenilenler mi? Yoksa okuma yazma öğrenmenin başladığı ilk okul birinci sınıfa mı dayanıyor? Bu kadar gerilere gidersek çarpım tablosu ve dört işlemle karşılaşırız. Vurgulanmak istenen bu temel mi? Tartışalım: Yardımcı ders kitapları satan bir kitapçıya girdiğinizde, raflarda ilkokul birinci sınıfına ait test kitapları da göreceksiniz. Okuma öğrenen yedi yaşındaki bir çocuğun eline verilen test kitabı; neden! çünkü okumayı öğrendi, okuyabilir ve a b c d seçeneklerini tanır ve birini işaretleyebilir. İlköğretimin birinci kademesi olan ilkokulda öğrenciler aritmetik ve basit geometrik yüzeyleri ve hacimleri tanırlar. Aritmetik sayılar, büyüklük, küçüklük, sıfır kavramlarının öğrenilmesi ile başlar ve sıra ile dört işleme geçilir. Öğretmen soyut aritmetik kavramları somutlaştırmalıdır, öncelikle. Otuz kırk yıl önce (benim öğrenciliğimde ) öğrenciler evlerinden fasulye, kibrit çöpü getirirler ve saymayı, deste yapmayı öğrenirlerdi. Bir iki örnekle bu kavramların yerleşmediğini vurgulamak istiyorum. Yakınlarımın küçük öğrenci çocukları ile, öğretmen öğrenci ilişkisine girmeden yaptığım konuşmaları aktarayım: Birkaç malın fiyatını söyledikten sonra, en pahalısı hangisi, sorusuna cevap alamadım. Kendisinin ve babasının boyunu metre veya santimetre olarak karşılaştıramadı. Saat şimdi on buçuk, on bir olmasına kaç saat, kaç dakika ver, sorusuna da cevap alamadım. Çocuklar ikinci ve üçüncü sınıf öğrencileri ve başarılılar,fakat kitap sayfalarından dışarı çıkmayan bir aritmetik dersinin sonucu ne yazık ki böyle. Buradaki temeli kim atacak ! sonraki yıllarda temel konusu dile getirilmesin. Öğretmenlerin ders programlarını, amaçlarını ve uygulamasını anlatan kılavuz kitaplarında açıklayıcı bilgiler vardır, konuların hayata uygulanabilir şekilde işlenmesi üzerinde durulmuştur. Öğretmenin öğrencilerine aritmetik işlemlerden önce çevrelerini görmelerini, tasarlamalarını, saymalarını veya elleriyle karşılaştırmalı tartmalarını söyleyerek, nesneleri tanıtmalıdır. Bunları ana,baba, ağabey, abla da yapabilir ve yapmalıdır. İlkokul öğrencilerine gezegenlerin yörünge hesaplarını öğretmiyoruz ki, elleri iel tutamayıp, gözleriyle göremesinler. Tüm aritmetik işlemlerin, yaklaşım karşılıkları yakın çevremizde vardır Temel atmak için toprağı kazmaya başladık. Öğrenciler aritmetikteki işaretlerin, günlük yaşamda karşılıklarının olduğunu da öğrenmelidirler. Çıkarma işareti ( - ); eksilen, azalan , fark için kullanılır Toplama işareti ( artı ); artan, eklenen, fazlalık Çarpma işareti (x) Kat, kere anlamında Bölme işareti ( bölüm ) Büyük, küçük işareti; çokluklar arasındaki sıralama için kullanılır Bu işaretler dersin ve kitabın içinde kaldıkça, problemler aritmetik diline çevrilemez, yani problemler çözülemez. Ana babalar da problemleri çözmekte çok zorlanırlar ve çocuklarına hak verircesine “çok zor" olduğunu söylerler; çünkü onlar için de problem aritmetik diline çevrilemez, Konunun başlığı Dört işlem problemleri; yani toplama, çıkarma, çarpma ve bölme yapılacak, ama nasıl, aritmetik diline çevrilemiyor ki. Aradaki fark; biri diğerinin şu kadar katı veya şu kadar da biri, beşi; hepsinin toplamı, bu örnekleri çoğaltabiliriz. Bir problemde birbirinin neden ve sonuç ilişkisi içinde iki veya üç cümlecik vardır. Her cümle dört, altı kelimedir. Okuyup aritmetikteki karşılığı olan işaretleri, aralarındaki ilişkiyi düşünerek kullanacağız. Bunu başaran öğrenci temelini atmış oluyor Artık üzerine duvar örmeye başlayabilir, Çünkü okuduğunu anlıyordur, bu iş yavaş olacaktır. Neden yavaş dediğimi açıklayayım: Aritmetikte sayılar, dört işlem; rasyonel sayılar, dört işlem; ondalık sayılar, dört işlem olmak üzere ilk üç, hatta dört yıl böyle tekrarla geçer. Geometri bölümünü daha sonra ele alacağım. Dördüncü sınıfta yüzde ve faiz hesapları, onlar da ondalık sayı hesaplarının uygulaması niteliğindedir, eklenir. Şimdi sizlere soruyorum, nerede temel atılacak, neden temeli yok sözü daima gündemde? Çünkü en başta aritmetiği ders olarak öğrencinin önüne koyar, hayattan koparır, sonra hayatın içinden alınan örneklerle oluşturulan problemleri çöz, derseniz, karşımıza bu tablo çıkar. Lise son sınıfa kadar işte bu temelsiz denilen durum öğrencilerin, dolaylı olarak velilerin kabusudur. Bir başka denemede buluşmak üzere.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Güven Uluköse, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |