Sıfır ve Sayma Sayıları ile Yakın Çevre İlişkisi

Kredi kartları döneminden önce biz büyükler de paramızın sonlandığını “bir kuruşum kalmadı” deyişi ile anlatmaya çalışırdık. Bu başlangıç SIFIR kavramına yakınlaşmak içindi.

yazı resimYZ

Bu yazıma YOK ile başlamak istiyorum. Küçük çocuklar çok sevdikleri şeyleri, çukulata, şeker, birden fazla oyuncak gibi, devamlı isterler; bir, iki verdikten sonra “bitti, artık yok” yanıtını vererek isteklerini sonlamaya çalışırız. Kredi kartları döneminden önce biz büyükler de paramızın sonlandığını “bir kuruşum kalmadı” deyişi ile anlatmaya çalışırdık. Bu başlangıç SIFIR kavramına yakınlaşmak içindi. İlkokul birinci sınıfta öğrenci alfabeyi ve sayıları öğrenmeye başlıyor. Türk alfabesindeki yirmi dokuz harfin içindeki Ğ tek başına kullanılmaz, sayıların 0’ı vardır tek başına bir çokluk göstermez. Konumuz aritmetik olduğu için SIFIR’dan yola çıkalım. Sınıf öğretmeni sayıları 1,2,3,4,5,6,7,8,9 ve 0 şeklinde yazdıracak ve okuyacaktır. Çocuk YOK’u önceki yaşamından biliyor, ama burada bir de karşısına SIFIR çıktı, ne yapacak, bunları birbiri ile nasıl bağdaştıracak!
Matematiğin günlük yaşamımızda kullanılan ve birebir karşılıkları olan alt dalı aritmetik ve aritmetik işlemlerdir. On, on beş yıl öncelere gidelim; büyük alış veriş merkezlerinin sayısı çok azdı; daha çok bakkal, kasap, manavdan alış veriş yapılırdı. Cebimizde paramız ile oralara gider, kilogramın katları veya yarım kilo, iki yüz elli gram ağırlıkta veya üç tane beş tane gibi sayılarda mal alırdık. Bunların ederini yaklaşık hesaplar ve paramızın yetmesi için toplamını da aklımızdan yapmaya çalışırdık. Yanımızdaki bir şeyler daha almak isterse, “para kalmadı, para yok” denirdi. Ne yaptık; aldıklarımızın ederini topladık, cebimizdeki paradan çıkardık, sonunda SIFIR kaldı. Bu somut bir olay ve aritmetik problemi; içinde çarpma, toplama, çıkarma var.
Gelelim bu günkü duruma; cebimizde paramız yok, poşete istediğimiz miktar veya sayıda malı doldurup alış veriş arabasına yüklüyoruz, kasanın ekran görüntüsünü bile, çoğumuz izlemeden, kredi kartını uzatıyor, kasadan çıkan kağıdı imzalayıp, satış fişini alıyor, belki toplamına bakıyoruz. Bu kadar sayılardan ve dört işlemden uzaklaşan bir toplumda yaşayan ana babaların çocukları ilkokula başlıyor.
Çocuklar okuma, yazma öğreniyorlar, ama aritmetik nasıl öğrenilecek! Şu sıfır denilen işaret kendi başına bir şey ifade etmiyor, sağa geliyor, sola geliyor, zaten daha sağ ve sol kavramı bile oluşmamış, bu kadar soyut bir dil ile başlayan öğrenememe sürecinin ilerisi için olumlu neler düşünebiliriz!
İlkokul, somut, elle tutulan, gözle görülen nesnelerin tanınması ile başlayan ve uzun zaman sonra soyuta geçilen bir eğitim sürecini kapsamalıdır. Aritmetik dili soyuttur, bunu küçük sınıflarda tanıtım yolu ile, çevreden örneklerle, öğrencilerin hayal güçlerini kullandırarak, tanıdıkları nesneleri gözlerinin önüne getirmelerini ve sayı kavramını somutlaştırmaları gerektir. Aritmetik işlemler ders olarak verilmeye çalışılır, ama hep havada kalır, en basit bir toplama işlemini problem şekline dönüştürünce, çocuk yapamaz. Çünkü aritmetik onun için sayılardan oluşmuştur. Üç kilo elma, yedi kilo portakal, sepetin ağırlığı bir kilo, kaç kilo yük taşımış oluyorsun? Bu problem ona yabancıdır, sayıları alt alta yaz, topla derseniz, yapabilir.
Aritmetik; sayıların (tam sayılar, ondalık sayılar, rasyonel–kesir-sayılar) yazılması, okunması, toplama, çıkarma, çarpma ve bölmedir. Bunları öğretmemizin nedeni, problem çözebilmek ve ilerdeki matematik konularında, nasıl kitap okurken önce okuma yazma öğrenmiyorsak, okuma, yazma bilir gibi bunları kullanmak, daha açıklık getireyim, matematiğin alfabesini bilmek, demektir. Bu nedenle çocuklar, özellikle ilköğretimin birinci döneminde, okuduğunu anlar gibi, matematik dilini de öğrenmelidirler. Bunun yolu test çözdürmek, sayfalar dolusu işlem yaptırmaktan geçmiyor. Çocuklarımız lise son sınıfta bölme işleminde, bölünenin indirilen basamağında bölen yoksa, bölümde o basamak için bir sıfır konuluru, bilmiyorlar, bu demektir ki aritmetik okuyamıyor, öğretelim. Karşımızdaki gençleri tüm bunları öğrenip geldi, diye düşündüğümüz içindir ki genel sınavlarda matematikten SIFIR alan öğrencilerle, orta öğretimi bitirmiş, liseyi bitirmiş, karşılaşıyoruz.
Çocuklarınızla ilgilenebilmek için sizlerin de aritmetikle hem hal olmanız gerektiğini hiç düşündünüz mü?
Bir başka yazımda buluşmak için hazırlık yapıyorum.

1 mart 2005 Moda

Başa Dön