..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
En bilge insanlar bile arasıra bir iki zırvadan hoşlanırlar. -Roald Dahl
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Yeraltı > Baran Yurdakul




25 Aralık 2004
Vicdan Azabı  
Baran Yurdakul
Kapının ağzına geldiğimde, yüzünü belli belirsiz seçiyordum. Elleri, akan göz yaşlarının yere ulaşmasını engellemek için sürekli bir çaba içindeydi.


:BGIC:
Kapıda belirdiğimde söyleyeceğim sözleri ben de bilmiyordum. O tahmin ediyordu, ya da ben öyle zannediyordum... Batmakta olan güneşin aydınlattığı yüzünü net bir şekilde görünceye kadar ona yaklaştım. Aramızda üç adımdan az bir mesafe kalmıştı. Nefes almalarını duyuyordum. Benim atan kalbimin sesiyle düet yapıyordu sanki. Gözlerime bakıyordu. Derken dudaklarımdan kelimeler dökülmeye başladı.
"Yaralar kapanmak üzere açılırlar. Vicdan azapları ise asla kapanmazlar. Sana verdiğim her bir yara, her bir kanlı çizik, yarım yamalak bir hatıra olup bilincinin bir köşesinde eskiyecek. Sana, bende yara açmak için zaman versem, bu sefer sana en derininden bir vicdan azabı bırakacağım. Kapanmayacak. Her aklına geldiğinde ölmeyi dileyeceksin. Ölemeyeceksin üstelik. Düzeltmeye çalışacaksın, olmayacak. Bir paradoksa sürükleneceksin, asla çıkamadığın, asla birinin seni çıkartamadığı. Vicdan azabın kapanmayan bir yara halini alacak. Sana bunu yapmaya hakkım yok. Yarayı sana, vicdan azabını kendime armağan ediyorum"
Sustum. Bir süre o da sustu. Gözlerimden akan yaşlar, onun gözlerinden akan yaşlardan sonra yere ulaşıyordu. Sessizliği hıçkırığı bozdu. Ses bir bıçak gibi kalbime saplandı. Öldüğümü sandım.
Sessizlik...
Gözlerimi kapattım. Kapalı gözlerimden yaşlar hala akıyordu.
Güneş batmıştı. Karanlık.
Boynuma sarılmasını hissettim. Öyle sıkı sarıyordu ki, asla bırakmaya niyeti yokmuşçasına. Söylediklerimin yalan olmasını diler gibi. Bir rüyadan uyanmaya çalışır gibi.
Artık hıçıkırıkları kulağımın dibindeydi. Gözlerinden süzülen yaşlar, benim yaşlarıma karışıyordu. Hıçkırıkların arasından belli belirsiz bir kaç cümle çıktı :
"Seni unutacağımımı sanıyorsun. Bu yaranın kapanacağınımı sanıyorsun. Bencilliğimi sencilliğin üzerine kurmadığımımı sanıyorsun..."
Artık hıçkırıkların kalbimi tuzla buz eden sesi daha ağır çıkıyordu. Kolları daha bir sıkıydı. Derken kollarım bana ihanet edip boynunu sardı. Kum saati devrilmiş, zaman durmuştu. Derken kolları ve kollarım yavaşça gevşedi. Yüzümü, yüzüne döndüm. İki avcunu iki elimin arasına aldım. Nemli gözlerimle, nemli gözlerine baktım... Hıçkırıklar azaldı. Söyleyeceklerimi bekler gibi bir hali vardı, ıslak mavi gözlerinin... Yalvarırım konuş, diyorlardı. Yalvarırım konuş...
"Seni o kadar çok seviyorum ki, sana bu iyiliği yapıyorum... Zamanla acıların azalacak. Benimkilerse katlanarak artacak. Belki, bundan sonra aynaya bakamaycağım. Vicdan azabı her gün kalbimi ve beynimi kemirecek. Her gün büyüyecek. Her gün büyüyeceksin gözlerimde. Bense bir nokta olacağım senin gözlerinde bir zaman sonra. O zaman beni anlaman dileği..." Cümlemi tamamlamamı engelleyen dudaklarıma yapışan dudakları olmuştu. Devrik kum saati şimdi paramparçaydı. Zaman bu sefer durmamış, tamamen yok olmuştu sanki.
Gözlerimi açtığımda yeniden gözlerim gözlerine değdi... Sağ eliyle acemice göz yaşlarını silmeye çalışıyordu. Az önce beni saran kolları, bu sefer beni iki adım geriye atan bir hamle yapmıştı. Ve ardından zamanı yok eden dudaklarında bir isyan vardı... "GİT!. Allahın belası git artık..."
Kapının ağzına geldiğimde, yüzünü belli belirsiz seçiyordum. Elleri, akan göz yaşlarının yere ulaşmasını engellemek için sürekli bir çaba içindeydi. Sokak lambalarının aydınlattığı sokağı göz yaşlarımla ıslatmak için kapıdan çıktım. Kapının kapanma sesi, onun hıçkırıkları arasında kayboldu...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Parça Kağıt Bir Parça Zaman
Ve Bitti...
İnsanlar, Hayatları ve Maskeleri
Bir Avuç Sen, Bir Parça Ben
Ölmek Dediğin
Uyanış - I -
Kayıp Kalem
dün - "bugün" - yarın
Kayıp Ruh
Bir Düş.. Sadece Bir Düş(tün)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ölüm Planları [Şiir]
Kaçak [Şiir]
Biraz Farklı - Biraz Aynı [Şiir]
Bir Ömür Boyu Yalnızlık [Şiir]
Sıra [Şiir]
Yalnızlık [Şiir]
Özgür Aşk [Şiir]
Daha ne diyeyim sana [Şiir]
Her Biri - Hiç Biri [Şiir]
Sensizlik [Şiir]


Baran Yurdakul kimdir?

- yazar değilim ben

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Baran Yurdakul, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.