..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > 21. Yüzyıl Gençlik Kültürü > Onur Özdemir




30 Ekim 2004
Sanal Aşk ve Yabancılaşma  
Onur Özdemir
İnternette aşk yaşanır mı?


:CHAF:
"Yabancılaşma nedir" sorusunu cevaplamakla başlayalım konuya. Sosyolojik yanı ile ilgileneceğimiz "yabancılaşma" kelimesinin tanımını şu şekilde yapmamız mümkün: "Belli tarihî şartlarda insan ve toplum etkinlikleri ürünlerinin, bu etkinliklerden bağımsız ve bunlara egemen olan unsurların değişik biçimde kavranması".
Konuya geçmeden önce hemen "aşk"ın da sözlük tanımını yapalım: "Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu"

Günümüzde belki de yabancılaşmaya en açık kavram aşk kavramıdır. Teknolojinin ve özellikle internetin gelişmesi gün geçtikçe daha çekingenleşen insanın çekingenleşmesine katkıda bulunarak ona farklı bir kapı açmıştır. Bu sayede insan hiç olmadığı karakterlere girerek kendini (ki aslında bu kendi olmayan kendidir) daha farklı ifade edebilmektedir. Örneğin gerçek hayatında korkak olan birisi kendisini daha cesur, utangaç olan bir kişi de kendisini daha rahat hissedebilmekte ve bunu böyle yansıtabilmektedir. Bu noktada teknolojinin iyi özelliklerinin yanı sıra "yabancılaşmaya itmek" gibi kötü bir özelliğinin olduğunu da vurguluyoruz. Bunu pek çok insan görmek istemez ve doğal olduğunu savunur. Doğal olan bir şey var doğru, o da insanın kendini farklı hissetmek istemesidir. Ancak kötü olan ise duyguların körelmesidir.

Şimdi aşk konusuna derinlemesine girerek toplumsal örneklerle açıklayalım. "Sanal Aşk" dediğim zaman birçoğunuz "hadi be olur mu öyle şey, saçmalık" şeklinde düşüneceksiniz ancak böyle düşünenlerin %80'inin en azından bir kere böyle bir duyguya düştüğüne eminim. İşin "sanal" boyutu ile ilgilenmeyeceğim çünkü internetin girdiği konularda mutlaka bir "sanal" kelimesi geçiyor. Burada incelememiz gereken husus "aşk" meselesi. "Sanal Aşk" tanımlamasının ikinci kelimesi gerçekten de ilk paragrafta açıklamasını yaptığımız aşk mı? Yüzeysel olarak bakanlar ve kendilerini sorgulamaktan korkanlar "evet aynı şey" diyeceklerdir (böyle düşünenlerin buradan itibaren okumalarına gerek yok). Buradaki "aşk"ın aşkla bir alakasının olmadığı hakkında bir şeyler söyleyelim şimdi de. Bugüne kadar karşı cinsle ilişkiler konusunda başarısız olmuş; bir sevgilisi olmamış, olmuş ya da kısa sürmüş, olmuş ya da acı çekmiş insanlar bir noktadan itibaren aşktan soğumaya başlamışlardır. Kendilerine farklı ilgi alanları arayan bu insanlar buldukları her alanda aşkın eksikliğini hissedecekler ve bu ilgi alanlarında bu eksikliği ortaya çıkaracaklardır. İnternet dünyasına atılan insanlar başta örneklediğimiz kendilerini daha rahat hissetmenin etkisiyle duygularını belki de hiç olmadıkları kişilikte ifade etmekte, karşı cinsi etkilemekte, karşı cinsten etkilenmekte ve kendini buna zorunda hissetmektedir. Toparlarsak, "Sanal Aşk" kavramının ikinci kelimesi olan "aşk" aslında aşırı sevgi ve bağımlılık duygusu, değil sadece içsel dürtülerin baskısı sonucu ortaya çıkmış bir zorundalıktır. Karşı cinsin fotoğrafını gören birisi bu zorundalık yüzünden normal hayatta kendine hoş gelmeyecek birisini bile kalıplarına uydurmakta ve sesini duyduğunda etkilendiğini düşünmektedir.

Şimdi büyük ihtimalle aklınızda chat yaparken tanışıp evlenenler gelecektir. Burada iki durum söz konusu. Birincisi internette başlayan dostluk, sonrasında sıkı aile ve arkadaş çevresi ilişkileriyle sanal dünyayı unutturmuş ve iki dost olan insanın evlenmesi ile sonuçlanmış olabilir. Bu ilişkilerde sorun daha az olmaktadır çünkü ilişkinin sanal boyutu minimuma indirgenmiştir. Diğer durumda ise internette birbirlerine "aşkım, canım, hayatım" vb. tanımlarda bulunarak daha yüz yüze görüşmeden, ortak ve gerçel duygular paylaşmadan, aşk ilan edenler vardır. Bunlar daha sonra zorundalığın etkisiyle gerçek hayatı üstün körü geçerek evlenirler. Bu ilişkiler ise aşkın yabancılaştığı ve sonu pek de iyi olmayan olgularıdır. Bu ikinci durumda sonuç evlilikle sonuçlanmasa bile gerçek anlamdaki "aşk" olgusunun anlamını yozlaştırmakta ve basitleştirmektedir.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: bu konuda şaşılacak bir şey yok?
Gönderen: Alparslan Koca / , Türkiye
7 Aralık 2008
Yazınız için teşekkür ederim güzel bir yazıydı. Ancak ana tema açısından farkındalıkla ilgili bir problem olduğunu düşünüyorum. Aşkın tarihine baktığımızda değişim ve dönüşüm aşamalarında bu günkü haline gelmesi normal karşılanabilir. Daha sı asıl konu "aşk nedir?" sorusuna verilen cevaptır. Osözlük içinde bulunulan güne ve o dile göre bir cevap verebilir ama aşkın ne olduğunu sözlükten almak ve tam anlamıyla bir referans kabul etmek doğru değil. Şöyleki mesela divan edebiyatında aşk bambaşka bir anlama sahip.Sonra romantik dönem vs. Bu yüzden aşk dendiğinde bu gün ne anlaşıldığı önemlidir. Duygu boyutu zamana bağlı olarak körelen insanlıktan çok fazla şey beklemek olur.Geçmişi bu günde istemek eskide kalana hasretliktir. Bu yüzden bana göre ortada herhangi bir problem yok. yazınız için tekrar teşekkür ediyorum.

:: yaşanmaz mı?
Gönderen: zeynap görgün / Diyarbakır/Türkiye
21 Eylül 2006
Aşk güçlü sevgi bagımlılık diyorsunuz ve sonra ekliyorsunuz sanalda aşk sadece insanın iç güdüleriyle yaptığı sevgi gösterisi.İnsan belki hayal ettiği kişiyi burada bulmuştur.Olamaz mı?Ben sanalda aşık olmadım yanlış anlamayın ama bana aşık olduğunu söyleyen birisi var.Onun yaptığı canım aşkım hayatım demesi sadece içgüdüsünü tatmin etmek mi?İnsan sanalda her karşılaştığı kişiye "seni seviyorum" diyebilir mi?Ya da seninle bir ömür geçirmek istiyorum diyebilir mi?Benim yaptığım sanalda da olsa kendim gibi davrandım.İnsanlar sanal yada gerçek kendi gibi davrandıktan sonra sevgi onları bulur bence




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Adı Deniz Olmalı [Şiir]
Ekmek, Şarap, Sen ve Ben [Şiir]
Anne... [Şiir]
Kelebek [Şiir]
Şarap Şişesi [Şiir]
"Usta"ya... [Deneme]
Aşkınız Ne Kadar Yeni? [Deneme]
Mavi Gözlü Gökyüzü [Deneme]
Karma ve Şık [Deneme]


Onur Özdemir kimdir?

Romantik, duygusal, esprili ve hiç büyümek istemeyen biriyim. Çalışma hayatının zorlukları öncesi son antremanımı yapıyorum. Arkadaşlarımın ısrarı üzerine yazmaya başladım.

Etkilendiği Yazarlar:
Cezmi Ersöz, Yılmaz Erdoğan, Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Hasan Hüseyin


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Onur Özdemir, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.