..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevmek bir başkasının yaşamını yaşamaktır. -Balzac
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Politika > Hidayet Ersin




24 Eylül 2004
Gerçek ve Çarpıtılan Gerçek  
Taraflılığın Önlemez Yükselişi

Hidayet Ersin


Sorun gerçeğin benim yada sizin işinize gelmesi değildir. Gerçeğe ulaşmakla elde edilecek kazancın kişi başına ve topluma bölüşümü ve faydasıdır. Yöntem, araç, amaç ve insan gerçek ile kurduğumuz ilişkinin temel öğeleridir.


:AICI:
GERÇEK VE ÇARPITILAN GERÇEK

Taraflılığın Önlemez Yükselişi
(Bu yazı “hızlı tren” kazasının ertesi günü yazılmıştır.)
Öncelikle şunu belirteyim ki “beş saatlik treni” ilk günden beri yakından takip ettim. Buna Ecevit hükümeti de dahildir. Açıkçası TCDD’nin azmi ve yaklaşımını takdir de ettim. Çünkü bu ülke için yurdu demir ağlarla örmenin en doğru ulaşım politikası olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncem değişmiş değil. Yıllarca sağ iktidarlarca bir kenara bırakılan demiryollarımızın gene bir sağ iktidar tarafından önemsenmesini çok olumlu karşıladım. Çalışmalarını da yakından izledim. Görünüşte doğru adımlar atıyorlardı. Yaklaşım mantıklı ve bilimsel gözüküyordu. Yurdu demir ağlarla örmek isteyen biri olarak “beş saatlik tren” çalışması başarıya ulaşınca TCDD’ye bir takdir e-postası dahi yolladım. Bu noktada benim için en önemli referans olan üniversite ve konunun uzmanlarından (sendika dahil) kaynaklanan olumsuz bir habere rastlamadım.
Prof. Dr. Aydın Erel hariç hiçbir bilim adamının konuya ciddi bir eleştiri getirdiğini duymadım, okumadım ve bilmiyorum. Sayın Erel’in açıklamalarına da hiçbir yerde rastlayamadığım için ancak faciadan sonra haberdar oldum. Sayın Erel’i takdir ediyor ve onun şahsında bilime gösterilmeyen saygı ve ilgiyi “lanetliyorum!”

Ne Yapılmalı?
1)     Binali Yıldırım istifa etmeli.
2)     Süleyman Karaman istifa etmeli.
3)     Başbakan milletten özür dilemeli.
4)     Hızlandırılmış tren çalışması gözden geçirilip bilim adamlarının onayı alındıktan sonra hayata sokulmalı.
5)     Bu facia demiryollarının geliştirilmesi programını aksatmamalı tam tersine gerekli dersler alınarak aynı yönde çalışmalara devam edilmeli.

Esas Konu:
İnternet üzerinden tek tek gazeteleri inceledim. İnceleme sonuçlarını sunduktan sonra yorumumu okuyabilirsiniz:
1. Akşam: Gayet net ve sağ duyulu bir habercilik anlayışı ile olay yansıtılmış.
2. DB Tercüman: Ilıcakların Tercümanı Aydın Erel’den bahsetmiyor. Gazete hükümeti koruyan gerçeğin tüm yönlerini ortaya koyamayan klasik bir iktidar yanlısı gazete haberi yapmış.
3. Dünya: Düz ama tarafsız bir habercilik anlayışıyla haberi yapmış.
4. Evrensel: Henüz günlük yayın yapamıyor.
5. Fanatik: Futbol gazetesi olduğu için maalesef tık yok!
6. Fotomaç: Futbol gazetesi olduğu için maalesef tık yok!
7. Güneş: Hitap ettiği kitleye dönük gürültücü ama yeterli bir haber yapmışlar.
8. HO Tercüman: Akşam gazetesinin sağ versiyonu olan gazete net ve tarafsız bir habercilik yapmış.
9. Hürriyet: Manşeti sağda içi solda olan bu gazetemizin manşeti en ciddi ithamı içeriyor. İçerdeki haber doluluğu ve tarafsızlığı çok iyi. Hürriyet “çıplak gerçek” karşısında “iktidar yanlılığını” unutuveriyor,.. Allah’tan!
10.Milli Gazete: Sitede tarih 23 Temmuz 2004 yazdığına göre bugüne ait olmalı. Ama tık yok! Tık!
11.Milliyet: Hürriyet’ten daha iyi bir habercilik anlayışı var. Aynı grupta olmalarına rağmen Milliyet daha sol kitleye değil de daha “aydın ve eğitimli kitleye” hitap etmenin sorumluluğunda!
12.Ortadoğu: Tık yok!
13.Radikal: Aydın Erel’den tek bir satır yok!
14.Sabah: Hürriyet’e benzer. Bu gazetenin de kötü yanı bu özgün değil ama Umur Talu’nun yazısı gazeteye bir farklılık getirmiş.
15.Star: Sağlam bir manşet ancak düz bir habercilik.
16.Türkiye: İktidar yanlısı bir gazete nasıl haber yapar, işte örneği…
17.Vakit: Küçük bir haber olarak geçiyor. Yazık!
18.Vatan: Gerçekten Vatan gazetesinin hakkını vermek lazım. Manşet , içerik ve farklılık! Binali Yıldırım kazadan sadece 4 saat önce Vatan’ın Genel Yayın Yönetmenine “Herkes güvenle binebilir.” demiş.
19.Yeni Asya: Yazık tık yok!
20.Yeni Çağ: Gerçeğin başka bir şekilde çarpıtılışına örnek. Cem Uzan tarzı asabiliğin bir örneği. Bu acılı günde yapılacak en son şey buradan siyasi puan kazanmak olmalı.
21.Yeni Mesaj: Tık yok!
22.Yeni Şafak: Sabah yazdıkları “sabotaj” haberini öğleye doğru kaldırarak zevahiri biraz olsun kurtardılar. Ancak olayı ört bas etmeye çalışan eski Sovyetler Birliği gazetelerine benzer habercilik anlayışıyla Yeni Şafak kendine yazık ediyor.
23.Zaman: Evet gerçekler zamanla anlaşılıyor! Ne yazık ki zaman gazetesi gerçeklerle yüzleşemiyor.



YORUM:
Sorun gerçeğin benim yada sizin işinize gelmesi değildir. Gerçeğe ulaşmakla elde edilecek kazancın kişi başına ve topluma bölüşümü ve faydasıdır.
Yöntem, araç, amaç ve insan gerçek ile kurduğumuz ilişkinin temel öğeleridir.
Binali Yıldırım’ın Vatan gazetesindeki ifadeleri doğru ise aslında sorun da çözülmüş olmaktadır. Sayın Yıldırım bir bilim adamı hariç kimsenin “olumsuz görüş” bildirmediğini söylemektedir. Ne alakası var diyebilirsiniz ama o olumsuz görüş sahibi sayın Aydın Erel benim için artık siyah bir kuğudur.
Karl Popper’ın açık toplumun demokrasiler için ne kadar vazgeçilmez olduğunu belirlemek için geliştirdiği düşünce bütününün en önemli simgelerinden biridir “siyah kuğu”. Popper “herkes bütün kuğular beyazdır diyorsa birileri siyah kuğunun peşine düşmelidir” şeklinde özetlenebilecek önerisi ile demokrasilerin daha sağlam hale gelebileceğini söylemişti. Sayın Binali Yıldırım’ın amuda kalkmış mantık örgüsünü ayakları üstüne indirmesi gerekmektedir. Önce sistem kurup sonra da bunu bilim adamlarına danışmanın anlamsızlığını başka türlü nasıl açıklayacaktır? Daha da önemlisi bu noktada bir bilim adamının mantıklı ve ısrarlı iddialarının dikkate alınmamasıdır.
TCDD ve Ulaştırma Bakanlığı anlaşılan tüm toplumu ve sayın Başbakan’ı da kandırmıştır. Benim endişem artık havayoluna yönelmiştir. Çünkü orada da aynı “fütürsuzluğun izlerini” görüyoruz!
Yorumumun ikinci bölümünü medyada “gerçeğe gözlerini bağlayanlara!” ayırdım.
Medya gerçek ile ilişki kurmamızda çok hayati bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla “demokrasilerde” medyanın olabildiğince tarafsız olması çok önemlidir. Burada hem AKP’ye rakip olmaktan dolayı amansız eleştiri yapılmasını hem de AKP yandaşı olunduğu için eskiden Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi gerçeği çarpıtmayı eleştiriyorum. Çarpıtılan gerçek bazen kamyon olur üstünüzden geçer bazen de tren!
Ve unutmadan “sabotaj” seçeneğini de göz ardı etmiyorum. Bu olasılık da ciddiyetle araştırılmalıdır. Ancak sonuç sabotaj çıksa bile Halep oradaysa bilim buradadır…


SON SÖZ:

Ne olmuştur?
Bir tren kazası meydana gelmiş ve 36 masum insan ölmüştür.
Kusurlular kimdir?
1.Sıradaki kusurlu Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dır.
2.Sıradaki kusurlu TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’dır.
3.Sıradaki kusurlu bu projeyi yapan firmadır.
4.Sıradaki kusurlu muhalefet partisidir. Konunun takipçisi olmamıştır.
5.Sıradaki kusurlu bilim adamlarıdır. Durumdan vazife çıkarma cesaretini gösterememişlerdir.(Aydın Erel hariç)
6.Sıradaki kusurlu medyadır. Olayı tüm yönleriyle ele almamıştır.
7.Sıradaki kusurlu sendikadır. Ücret artışı için yaptığı eylemlerden birini dahi yapmayarak kuru bir basın açıklamasıyla yetinmiştir.
8.Sıradaki kusurlu ilgili STK lardır. Tüketici derneklerinden başlayarak konu ile ilgili ne bir tepki ne de bir itiraz gelmemiştir.
Sonuç
İlk iki istifa etmeli ve ilk üç yargılanmalıdır. “Cezalandırılmalıdır !” demiyorum bakın. Çünkü suç sabit oluncaya kadar demokrasilerde herkes suçsuzdur ve suçlu dahi bulunsa temyiz hakkı olmalıdır!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Nazizmin Kökleri - 1. Bölüm

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Beni Bekleme Piyale [Şiir]
Sinoptik Şiir [Şiir]
Ben Senin Yerinde Olsam [Şiir]
Tuğla [Şiir]
Seneye Nisan"da [Şiir]
Ezrael [Şiir]
Yolculuk [Şiir]
Avrupa"ya Sorular [Şiir]
Son Sevdiğim [Şiir]
Çelişki [Şiir]


Hidayet Ersin kimdir?

İçten,içsel,ivecen,ikirciksiz,cesur bir ısrarkeş

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski, Steinbeck, Attila İlhan


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hidayet Ersin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.