Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau |
|
||||||||||
|
İnsanlar arasında ilk aşk, Adem ile Havva arasında başladı. Adem, Havva' ya öyle bir tutkuyla bağlandı ki, şeytanın Havva' yı kandırdığını; yasak meyve olan elmayı yiyerek cennetten kovulacağını ve bir daha birebir Tanrı ile konuşamayacağını anlayamadı. Havva' nın kışkırtmaları sonucunda yasak meyveyi yedi ve ikisi birlikte cennetten kovularak dünyaya sürüldü. Yaratılmışlar arasındaki ilk aşk budur, tarihte sürgüne uğramış ilk aşk da budur. Dünyaya ayak bastıklarından sonra çocukları oldu, büyüdüler. Bu çocuklarından Habil ile Kabil' e birer eş bulup evlendirdiler. Evlenmesine evlendirdiler ama, tarihte ilk aşk isyanı Kabil' den başladı ve annesiyle babasına kafa tuttu, "Habil' in karısı güzel; benimki neden çirkin?" diyerek ortalığı birbirine kattı. Bu arada şeytan da cennetten kovulmuş ve durmadan Kabil' i kışkırtıyor, içinden de, " Siz insansınız, siz üstün yaratıksınız ha, ben size gösteririm benden üstün olmak, Tanrı ile aramı açmak ne imiş!"diyordu. Kışkırtılan Kabil, durmadan Habil' in eşini taciz ediyordu, işi o kadar ileri götürüyordu ki, anne ve babasına hakaretler yağdırıyor, kavga etmek için bahaneler arıyordu. Bir gün Habil' in karısını taciz ettiğinde, Habil kardeşinin hakaretlerine dayanamayarak kavga etmiş ve bu kavga sonunda Kabil, Habil' i öldürmüştü. Bu olay insanlığın ilk kanlı ve ölümle biten ilk aşk cinayetidir. Bugün bütün çektiklerimizin temelinde, Havva'nın Adem' i kandırması yatmaktadır. Aksi takdirde, hala insanlar cennette yaşıyor olacaklardı ve bugün çekilen acıların hiçbiri çekilmeyecekti...Eğer insanlar bugün bile aşk cinayetleri işliyorlarsa, Kabil'i örnek aldıklarındandır. Bütün bunlar şeytanın üstün başarısıdır. Daha sonraları, çok güzel bir insan olan Yusuf'un başına aşk yüzünden gelmeyen kalmadı. Mısır azizinin eşi(şimdiki karşılığı bakan) Yusuf' a aşık olur, bu dedikodular üzerine kendisi de bir prenses olan Züleyha, Mısır' ın kalburüstü insanlarının eşlerini, sadece kadınları saraya davet eder. Ellerine birer elma ile birer bıçak verdirir ve onlar elmalarını soymaya başlarken Yusuf'a seslenir ve içeri girmesini söyler. Yusuf içeri girince, elmayı soyan kadınların elinden bıçak kayar ve avuçları enine olmak üzere boydan boya kesilir. Avuçlarınızın içine lütfen bakın, gördüğünüz derin çizgiler o bıçakların izleridir ve onların cerimesini de biz çekmekte ve bu izi avuçlarımızda taşımaktayız. Bir gün güzel kadınlarla evli, maddi durumu iyi olan insanların çok mutlu olduklarını gören ve diğer güzel olmayan kadınlarla evli ve fakir olan insanlar Tanrı'ya topluca şikayete giderler. Derler ki, " Yüce Tanrımız, onlar hep güzel kadınlarla evliler, hepsi zengin, çocukları güzel giyiniyor, güzel yaşıyorlar; onlara neden çok akıl verdin, neden bizim aklımız kıt?" Tanrı, bütün akıllara emir verir; akıllar başlardan dışarı çıkar ve yere dizilirler. Tanrı der ki, herkes beğendiği aklı alsın, herkes gider yine kendi aklını alır. İşte o gün bugündür, kimse akıl danışmaz, herkes kendi aklını beğenir ve sil baştan en başa dönülür, ta ilk insanların ilk aşklarına, ilk cinayetlerine, sevgisizliklerine, aşklarına dönerler ve milyonlarca yılın sadece tekrarını yaparlar. Gelelim günümüzün ölümüne aşklarına; günümüzde hep görürüz aşkları, işte basından örnekler : Adam, eşini başkasıyla yakalar, cinnet geçirir ve ikisini birlikte, ya da sadece eşini öldürür. Kadın, dostu olan eşini gece uyurken bıçaklayarak öldürür. Sevdiği adamla birlikte yaşamak için evli kadın, gece uyuyan eşini dostuyla birlikte öldürür. Eşi evi terk edince, adam intihar eder. Üç çocukla ortada kalan kadın eşinin dostuyla kaçtığını söyler. Eşini başka erkeklere peşkeş çeken koca yakalandı. Eşini döverek zorla pavyona satan koca yakalandı. Eşi tarafından terk edilen kadın, çocuklarının uyuduğu bir sırada cinnet geçirerek evi yaktı, kendisi de feci şekilde can verdi. Karı koca başka bir evde, başka bir karı kocayla birlikte alem yaparken komşuların şikayeti üzerine gözaltına alındı. Bütün bunlar, son bir kaç gün içerisinde okuduğum gazete lerden başlıklar...Bu örnekleri çoğaltmak, değişik şekillerde anlatmak mümkündür. Ancak görülmektedir ki sevgi dolu, mutlu bir aile olmak çok zordur. Evlenmiş olmak için evlenenlerin, ya da evlenmeyi bir güvence sananların, nikahta keramet vardır diyenlerin ettikleridir bunlar. Ölümüne aşklar yok mudur, mutlaka vardır; ancak çok azdır. Bizim anlattığımız geniş bir kitledir, halktır. Evlenmeyi, bir cinsel dürtülerin giderileceği yer, bir güvence, çocuklarım olur, gün olur severim, durumu iyi, bana bakar şeklinde algılamamalıdır. Bu nedenledir ki, ekonomik özgürlüğünüzü elde etmeden, birbirinizi çok, ama pek çok sevmeden, çok iyi anlaşacağınıza inanmadan asla evlenmeyiniz! Öyle bir yaşam kurunuz ki, bu ölümüne bir aşk olsun; yuvanızda huzur, mutluluk, sevgi, saygı, karşılıklı güven, özveri, dayanışma, iyi ve kötü günde sahiplenme olsun; bunların birisi bile asla eksik olmasın! Hepinize gönül dolusu mutluluklar, ömür boyu sürecek; 'ölümüne aşklar' diliyorum!... ERDEN ERKİN ÖLÜMÜNE AŞKLAR
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ERDEN ERKİN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |