İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
Büyük sanatkar Cem Karaca’yı yitirdik. Bin dokuz yüz atmış yılının ikinci yarısında onun şarkılarıyla yoğrulmuştuk. Dadaloğlu ve Namus Belası şarkılarını her gün onlarca kez dinlemekten bıkmazdık Cem Karaca adı Atatürkçüler ve devrimciler için bir simgeydi. Kıbrıs çıkarmasında bile Namus Belası şarkısıyla coşmuştuk. Uzun yıllar yurt dışında sürgünde yaşarken bile unutulmayan bir isimdi. Keşke yurduna hiç dönmeseydi. Zira döndükten sonra karşımızda bambaşka bir Cem Karaca bulmuştuk. O artık eski Cem Karaca değildi. Gönüllerimizden silinip gitti. Zamansız ölümü, eski sevenlerini de çok üzdü. Eğer gerçekten bir vasiyetnamesi var ise ve dedikleri gibi alkışlarla uğurlanmayı istemediğini söylemişse, onun solculuğu bitmiş demektir. Zira alkışlarla uğurlanmak devrimcilerin tercihidir. Kendi seçeneği doğrultusunda Allah rahmetini üzerinden eksik etmesin. Güle güle sevgili Cem Karaca. Sen zaten bizim için çoktan ölmüştün. *** Belediye yönetimi ile devlet yönetimini birbirine karıştıranlar yüzünden yılların değişmez lideri Sayın Rauf Denktaş belki de yaşamının en zor günlerini yaşıyor. Bir de yanında nasıl bir başbakan olduğunu düşünürsek vay!!!! sayın Denktaş’ın başına gelenlere. Yüzlerce yıl beyazlar tarafından ezilmiş bir ırktan olan Annan’ın dayatmaları için akla şöyle bir soru geliyor. Çilekeş ırkının intikamını Denktaş’tan ve Kıbrıs Türk’lerinden mi? Almak istiyor. Yanlış adres bay Annan. Senin ırkını ezenlerin ve süründürenlerin yandaşları Rum’lardır. Kıbrıs Türk’leri değil. Amacın intikam almaksa Oklarını Rum’lara çevir. Sayın Denktaş Amerika yolcusu yalnız bir adam. Beraberinde götürdüğü başbakanı bile onun yanında değil. Neyse ki ver kurtulcuların ateş püskürdüğü danışmanı Profesör Mümtaz Soysal yanında. *** Siyasete dışarıdan bakmak ne kadar güzel. Her oynanan oyun daha yalın görünüyor. Meğer ülkede ne kadar çok deniz feneri varmış. Yıllardır idealleri doğrultusunda inandıkları partilerini seçilme umuduyla terk eden edene. Yapılan tüm kamu oyu araştırmalarında AKP önde gösteriliyor. Dolayısıyla da en çok adaylık baş vurusu AKP ye. Son açıklanan kamu oyu yoklamasında bu günkü hükümeti başarılı bulmuyorum diyenlerin sayısı yüzde yetmiş beşin üzerinde. Hangi partiye oy vereceksin sorusuna yanıt şöyle AKP yüzde otuz dokuz, Genç Parti yüzde on altı, CHP yüzde on bir, kararsızlar yüzde on bir diğerlerinin ise varlıkları ile yoklukları belli bile değil. Ben bu kamu oyu yoklamasının nesine inanayım. Oylamaya katılan deneklerin yüzde yetmiş beşi hükümeti, yani AKP yi başarılı bulmadıklarını söylüyorlar. O halde AKP ye neden oy versinler? Ama hükümet yanlısı araştırmacılar ve basın öyle olmasını istiyor. Nasıl olsa basın toplumu en çok etkiler ve yönlendirir diye düşünüyorlar. Oysa kazın ayağı öyle değil. Şişirilmiş rakamlarla en çok satan gazete beş yüz bin civarında. Bazı kişilerin tek gazete ile yetinmedikleri bilinmekte. Bunu da göz önüne aldığımızda bir milyon gazete okuru olduğu anlaşılmaktadır. Peki bu gazete okurlarının kaçta kaçı gazetelerin yalnızca spor sayfalarına bakmakla yetinmektedirler. Yetmiş milyon nüfuslu bir ülkede bir milyon sayısı çok önemli bir sayı değil. Boyalı basın yetmiş milyon insanı yönlendiremez. Seçim propagandaları sürecinde toplumu en çok etkileyecek olan televizyonlardır. *** Yıllar, yıllar. Hiç geçmiyecekmiş gibi çok uzun zannettiğimiz yıllar. Geriye dönüp baktığımızda bir arpa boyu bile yol kat etmediğimizi görürüz ve üzülürüz. İnsan ömrü ne kadar kısa diye. Anılar canlanır gözlerimizde dün gibi. Etrafımızda nice dostlar vardı dost bildiğimiz. Kader birliği ettiğimiz. Geçmişte benim sosyal demokratlığımı beğenmeyenler vardı. Beni burjuva revizyonistliğiyle itham ederlerdi. Zira ben mülkiyeti kutsal sayanlardandım. Oysa bazılarına göre mülkiyet ferdin hırsızlığıydı. Eski CHP senatörü ozan Şinasi Özdenoğlu Acısıyla Yanmak Türkiye’min adlı kitabında “aç iken sosyalisttiler. Zengin olduklarında yanlarında çalıştırdıklarının güvence paralarını bile yatırmadılar. Böylesine yoksun, böylesine zavallıydılar” diyor. Geride uzun yıllar kaldı. Etrafımdaki insanların çoğu Şinasi Özdenoğlu’nun dediği gibi değiştiler. Her hazan mevsiminde yapraklar dökülür. Her yıl yapraklar değişir. Ağaç ise değişmezliğini sürdürür. Özcan Nevres
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |